Arap Baharý ile baþladýðý kabul edilen küresel isyan hareketlerinin Tunus, Libya, Mýsýr ve Suriye ile sýnýrlý kaldýðýný mý düþünüyoruz?
Ýsyan hareketlerini sadece siyasal özgürlük talebi ile deðerlendiriyor, bazý Arap ülkeleri ile de sýnýrlandýrýyorsak bir þeyleri yanlýþ veya eksik okumuþ oluruz.
Mesela sadece yönetim deðiþimlerini düþünüyorsak Avrupa'da bile bir çok yönetim deðiþimi gerçekleþti. Hatta Demokrasinin beþiði Yunanistan'da ve Ýtalya'da dahi seçimli Hükümetlerin yerine teknokrat Hükümetler kuruldu.
Ýsyanýn tek nedeni özgürlük talebi miydi?
Arap Baharý hareketinin özüne, ilk fitili ateþleyen Tunus'taki pazar yeri kavgasýna baktýðýmýzda karþýmýzda siyasal özgürlük talebinden ziyade ekonomik özgürlük talebinin çýktýðýný görürüz.
Neydi Tunus'taki olay: Üniversite mezunu ama iþsiz bir genç seyyar satýcýlýk yaparken ruhsatsýz tezgahýna polisler el koyunca kendini yakýyor. Ve Arap Baharý baþlýyor.
Ýsyanýn ilk dalgasýna baktýðýmýzda kurallara uyulmasýný isteyen bir polis vakasý dýþýnda bir þey yok aslýnda.
Mesele asla diktatör yönetime isyan deðildi bu.
Eðer sorun diktatörlük ise bugün demokratik ve geliþmiþ batý ülkelerindeki bir çok büyük þirketlerin ve/veya baðýmsýz devlet kurumlarýnýn çok daha aðýr kural tanýmayan diktatör tutumlarýný görebiliriz.
Pazar yeri kavgasýna inecek olursanýz çok daha acýmasýz kartelleþmelerin serbest piyasa düzeninde, kapitalist ülkelerde oluþtuðunu görürüz.
Peru'da pazar yeri kavgasý ile insanlar polisle çatýþýrken ölümler olabilir ama geliþmiþ batý ülkelerinde bu kavgalar baskýcý sistem sayesinde nerede ise boy bile gösteremezler.
***
Bugün bir sürecin sonunu, buhranýný yaþýyor insanlýk. Geliþmekte olan ülkelerden tutun geliþmiþ ülkelere kadar ayný süreç gerçekleþmiþ. Demokratik ülkelerden tutun, diktatör ülkelerde de ayný týkanýklýk boy gösteriyor:
Ýsyanlarýn en büyük ortak hareket noktasý eðitimli ve genç bir nüfusun yüksek iþsizlik düzeyi görülebilir.
Bugün küresel ekonomik düzen adaletsizlik üzerinde zirveleri zorlamaktadýr.
Az sayýda ve yaþlý nüfusun elinde çoðu mali piyasalardan gelen vergisiz trilyonlarca dolarlýk servet birikmiþtir.
Bankalarýn elinde gelecekleri ipotek altýna alýnan bir nesil durmaktadýr. Çalýþan kesim yýllarca reel ücret kayýplarý sonucu ihtiyaçlarýný resmen bankalarýn kucaðýna itilerek karþýlamýþtýr. Oysa tüketici kredileri bir deðer üretmemiþ, sadece insanlarýn geleceðini ipotek altýna almýþtýr.
Ve bankalara kâr yazdýrmýþtýr.
Bugün yine kurtarýlan kesim iþte o bankalar olmaktadýr.
***
-Küresel zenginliðin zirveye ulaþtýðýný gören liderlerin makro zenginlik söylemlerine karþýlýk alt detayda sefaletin kol gezdiði bir dünya gerçeði duruyor.
-Seçim sistemleri ile demokrasilerin özgürlükleri saðladýðýný ilan eden liderlere karþýlýk baðýmsýz ve sorumsuz devlet kurumlarý büyük sermaye gruplarý ile iþbirliðine giderek en zalim baskýcý yönetimleri oluþturabiliyor.
Arap kýtasýnda "bahar" adý verilen sokak hareketlerinin batý ülkelerinde "isyan" olarak adlandýrýlmasý hiçbir þeyi deðiþtirmiyor.
Herkes özgürlük ve para istiyor.
***
Dünya bugün iki gerçekle yüzleþmek zorundadýr:
1-Kapitalizmin zenginlik yaratmadýðýný
2-Demokrasilerin de özgürlük yaratmadýðýný
görebiliyoruz.