Halka arzları kim engelliyor?

"B“lok satış yapılmasın, halka arz edilsin” tezimi paylaştıkça, sizlerden ve o kurumların-şirketlerin tepedeki çalışanları dahil her kesimden gelen elektronik postalar gün geçtikçe artıyor. Verilen desteğin yanında sorulan soru hep aynı; halka arz edilerek daha fazla gelir elde etme imkanı neden değerlendirilmiyor, şirketleri Türk halkı ile paylaşmak varken, neden yapılamıyor, kimler engelliyor?

Detaya geçmeden Başbakan Erdoğan’ın “Bürokratik Oligarşi” vurgusunu bir kez daha hatırlatıyor ve “neden” sorusunun cevaplarına uzanıyorum;

1- Bir “varlık veya gelir üreten bir dağıtım kanalı” blok satıldığında, satın alan o parayı nasıl ödüyor? Cevap çok kolay; ürettiği geliri bankaya plan halinde sunuyor, banka üstüne bir komisyon koyuyor ve bunu 20-25 yıllık bir kredi haline getirerek, parayı alana veriyor.

2- Bu alım-satımda “alıcı” kadar hatta daha fazla kim kazanıyor? Kilit soru bu! En çok kazanan “kredinin yani sabit getiri planının bugüne getirilerek nakit paraya çevrildiği BANKA” oluyor! Tekrar edelim; böyle bir devirde BANKA veya finanse eden kurum “en çok kazanan” oluyor!

3- Banka veya krediyi veren “bankalar takımı”, sadece böyle kazanmıyor. Kredinin “komisyonu, masrafı” ve daha birçok kalemde kazanılan para “halkın cebinden” çıkıyor.

Sevgili dostlar, yukarıdaki “çok önemli” bilgileri somut bir hale getirelim ve örnekleyelim; bir köprü, otoyol veya elektrik dağıtım şebekesi özelleştirildiğinde alıcının “kredi bulma kapasitesi” dışında hiçbir özelliği olması gerekmiyor. Alıcı “köprü-yol-şebeke” gelirlerini yansıtan bir plan hazırlıyor ve bunu X, Y, Z bankalarına tek tek veya “konsorsiyum” halinde sunuyor. Bankalar “nakit akışını” bugüne getirdikten sonra gerekli finansmanı kendine uyuyorsa sağlıyor ve aslında ihaleyi alan “bankalar” oluyor.

Çok önemli soru 1: Bir ülkede varlıklar, nakit akışı olan şebekeler ve kamu şirketleri halka arz edilirse en fazla kim kaybeder? DOĞRU BİLDİNİZ; BANKALAR! Ve diğer aracılık edenler...

Çok önemli soru 2: Peki böyle bir yapının hayata geçmesine ve ana yöntemin halka arz olmasını kim engellemek ister, DOĞRU BİLDİNİZ; BANKA VE FİNANSMAN SAĞLAYAN KURUMLAR ve uzantıları!

Çok önemli soru 3: “Halka arz edilmeli” tezini savunduğumuzda kamuoyunda ve sosyal medya şebekelerinde neden en çok bankaların aracı kurumlarının yetkilileri, besledikleri “yazar-uzman” kılıklı tipler bize saldırıyor? YİNE DOĞRU BİLDİNİZ; Halka arz bankaların “satışlara” ortak olmasının ÖNÜNÜ TIKIYOR!

Çok önemli soru 4: Türk Halkının bankalarda 1 trilyon TL’den fazla birikimi var ve “alacak mal olmadığı” için bu para çok düşük getiriler ile bankalara bırakılmış durumda. % 5-6 ile topladığını banka, riske göre 10-20 arasında satıyor-kredi kartı gecikmesi-taksit gecikmesi olarak yine aynı halka faturalandırıyor. Böyle bir yapı içinde halkın parasının bankacılık sisteminde “REEL GETİRİSİZ” yatmasını en çok kim ister? DOĞRU BİLDİNİZ; BANKALAR...

Sevgili dostlar, konu çok uzun ve detaylı olmasına rağmen ÖZÜ size aktarmaya çalıştım. Bu gerçekleri her türlü riski alarak sizlere benden başka kimse de bu kadar açık ve net yazmaz. “Görünen köy bu kadar kılavuzsuz ortada” iken, bu sistemin oluşturduğu lobi gücünün HALKA ARZ’ların önünü kesmesine “DUR demeli ve Türk Halkı olarak gereken karşı gücü oluşturmalıyız. Köprü, otoyol, elektrik, gaz dağıtım satılacak ise BEN-BİZ almak istiyorum-istiyoruz... Daha açık yazayım; halkın satılacak malı varsa, alacak olan yine KENDİSİDİR!

Sonuç: Türk Halkının kendisine arz edilecek “doğru modellendirilmiş” bütün varlıkları-şebekeleri alacak, hem de kredisiz alacak gücü var. Durum böyle iken daha ucuz fiyata “kredi kullanarak” bunları alanlara satmanın gereği de anlamı da YOK!

Son söz: Başbakan Erdoğan bu gidişe “DUR” demek adına çok önemli bir çıkış yaptı. Bu adımı Türk Halkının her ferdi sahiplenmeli ve bu lobiye karşı “kendi varlıklarının kendi çocuklarına kalması için” sonuna kadar “BİR” olmalı...