Halkın sözcüsü müsünüz, Sevr heyeti misiniz?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşen Taksim Dayanışma Üyeleri sözcüleri “çıkışta” gazetecilere açıklama yapıyor.

Dayanışma heyeti değil, adeta “devrim komitesi...”
Bakışlar çakmak çakmak.

Üslup tepeden, buyurgan ve hoyrat...

Üniversite kantininde “devrim bildirisi” okuyan örgüt militanının ses tonu...

Meydan okur bir tarzda dikte ediyorlar taleplerini...
Evet, “dikte ediyorlar” ve bir haklılıktan geldiklerine inanmamızı istiyorlar.

Dediklerini yapmazsak, dünyayı başımıza yıkacaklar...

Böylesine temelsiz ve haksız bir özgüven...

Ne olacakmış?

Havaalanı yapılmayacak.

Başka?

Kanal İstanbul projesinden derhal vazgeçilecek.

Başka?

Boğaziçi’ne üçüncü köprü zinhar akıllara getirilmeyecek.

Başka?

Enerji santrallerinin yapımı durdurulacak.

Başka?

Hükümet istifa edecek... Başbakan, asla ve kat’a Başbakanlığa bulaştırılmayacak.

Başka?

Halkın reyi sorulmayacak. (Çünkü “halkın reyi” önemli değilmiş. Taksim’e ne olacağına halk değil, kendileri karar verirmiş. Referandum gibi şeyler asla telaffuz edilmemeliymiş.)

Başka?

Polis alanlardan çekilecek. Biber gazı soruşturması açılacak, mesuller cezalandırılacak.

Başka?

İsteyen, istediği alanda eylem koyacak. (Güvenlik, trafik, halkın gündelik yaşamı gibi “mecburiyetler” eylem yasağına mazeret teşkil etmeyecek.)

Başka?

Gezi Parkı, park olarak kalacak. Topçu Kışlası yeniden ihya edilmeyecek. Dünyanın akustiği en bozuk konser salonu AKM’ye dokunulmayacak. Yeni bir opera binası yapılmayacak.

En güzeli de şu: Belediye otobüslerini yakan, iş makinalarını çalışamaz hale getiren, ambulansları deviren, otobüs duraklarını parçalayan, “AK Parti” binalarını ateşe veren, kaldırım taşlarını söküp polise fırlatan, sosyal medya üzerinden asparagas haberler yayan, küfürlü pankartlar açan, Türk ekonomisini sekiz gün içinde 3.3 milyar dolar zarara uğratan “militanlar” asla kovuşturulmayacak, gözaltındaki yoldaşlar “derhal ve koşulsuz” serbest bırakılacak.

Hadi Gezi Parkı’nı, AKM’yi, polis karşıtlığını anladık da, üçüncü köprü niye yapılamıyormuş?

Kanal İstanbul projesinden niçin vazgeçiliyormuş?

Enerji santralleri niçin durduruluyormuş?

Niye Boğaziçi’ne üçüncü bir köprü yapılamıyormuş?

Elli yıl sonra IMF kovuldu. Elli yıldır ilk kez “haraç” ödemiyoruz...

Bu kadar mı sabredebildiniz?

Kaç aydır şehit tabutu gelmiyor...

Bu kadar mı dayanabildiniz?

Kanal İstanbul projesinden Merkel rahatsız...

Size ne oluyor?

Üçüncü havaalanı ve üçüncü köprü İngilizlere, Amerikalılara, İsraillilere hafakanlar geçirtiyor...
Size ne oluyor?

Halkın sözcüsü müsünüz, Sevr heyeti misiniz?

BUNLARI BİR KENARA NOT EDİN:

BİR: Doğan Medya Grubu “fabrika ayarlarına” döndü... Artık 28 Şubat’çılık yapıyor.

İKİ: Orman arazisi üzerinde oturan ve arkasından on binlerce ölü ağaç bırakmış Koç Üniversitesi, öğrencilerine “eylem izni” veriyor.

ÜÇ: Ece Temelkuran hemşiremiz “devrim” rüyaları görüyor.

DÖRT: Deniz Gezmiş’in idamına el kaldırmış partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eylemcilerin gözlerinden öperim” diye “ara gazı” gönderiyor.

Bir kenara not edin!