Halkýn umudunu küçük göremezsiniz...

Halkýn umudunu küçük göremezsiniz...

Gençlerin düþünce ufkunu, hayal dünyasýný, merakýný, icadýný, ruhunu ciddiye alan ve onlarý destekleyen bir nefes çýktý geldi: Teknofest! Þýrnak'tan, Uþak'tan, Hakkâri'den, Çankýrý'dan gençler, projeleriyle, icatlarýyla, hayal güçleriyle, sabýr ve çalýþkanlýklarýyla geliyorlar buraya. Gözlerini uzaya dikmiþ, kalbi semalarýn üstünde, zihin dünyalarý keþfetmenin tutkusuyla yanan, takým arkadaþlýk ruhuyla bir araya gelmiþ gençler bunlar. Yeni nesil otomobiller, uçaklar, elektronik aygýtlar, laparoskopik aletler, uzay gemilerinin kullanacaðý aparatlar, çizip, kendilerince inþa etmenin yollarýný arayan gençler bunlar... Biz onlarýn heyecanýný seyrederken gözlerimiz yaþarýyor.

Birileri de kalkýp hiç utanmadan sýkýlmadan, 'Ne bu Teknofest dedikleri, panayýrdan baþka bir þey deðil' diyerek, tabirimi mazur görün ama çirkefçe çamur atýyor...

Halk, kendi umudunu küçük görenleri, siyaseten hep göz ardý etmiþtir...

Siyasette vaatler, toplumsal gerçeklerle ne kadar yakýn orantýlý olursa, o kadar inandýrýcýdýr. Bu baðlamda 14 Mayýs seçimlerine giderken, siyasi arenada ciddi bir eþitsizlik var. Zira AK Parti, 22 yýllýk bir hizmet ve eser siyaseti tecrübesiyle konuþuyor. Halkýn satýn aldýðý hizmetler bunlar... Millet Ýttifaký ise, özelikle son seçimlerde kazandýklarý büyükþehir belediyelerinde yaþanan çöküþlerle ciddi güvensizlik yaratýyor. Yanan otobüsler, iþlemeyen metrolar, bir türlü vaktinde gelemeyen metrobüsler, kar yaðýnca, yaðmur bastýrýnca kapanan yollar, bir türlü kontrol edilemeyen þehir kalabalýklarý... Halk haklý olarak, ciddi bir tedirginlik içinde, sahipsiz büyük kentlerin baþýboþluðunu gördükçe, hizmetin sürdürülebilir olmasý konusunda yoðunlaþýyor...

AK Parti ve Cumhur Ýttifaký cenahýndaysa, istikrarlý bir yürüyüþ var. Yerli milli teknolojik hamleleriyle, etkin dýþ politikasýyla, dünyaca örnek alýnan saðlýk sistemiyle, savunma sanayiinde dünya markasý olan eserleriyle açýk ara öndedir. Dolayýsýyla, bu seçimde vaatlerin yarýþmasý söz konusu deðildir. Vatandaþ; 'Yaparsa Erdoðan yapar' diyor. Bunu en son Hatay'da geçirdiðimiz Ramazan ve Bayram izlenimlerimde de not etmiþtim. Millet en umutsuz zamanlarýnda bile, bu kadar uzun bir iktidar süresinin ardýndan yýpranmýþ olmasý gereken AK Parti ve Tayyip Erdoðan'a güveniyor. (En zorlu zaman, en içtenlikli tercihin doðduðu zamandýr. Erdoðan'ýn o anda bile tercih ediliyor olmasýnýn altýný çizmek gerek) Bu çok deðerli bir toplumsal güven duygusudur. Emniyet duygusudur. Ýnançtýr. Güvendir.

Millet Ýttifakýnýn ise bununla yarýþacak bir vaadi yok...

Partiler artýk sosyal medyalardaki videolarý ve klipleriyle yarýþýyorlar. Adalet ve Kalkýnma Partisi'nin Kýzýlelma'lý, uçak gemili tanýtým reklamlarý göz dolduruyor. Millet Ýttifaký ise, þimdilik elleriyle kalp iþareti yapmakla yetiniyor. (Temel Bey ise onu da yapamýyor bir videoda, parmaklarýyla uðraþýyor, bir þeyler deniyor ama bir türlü kalp yapamýyor. Bu kadar uzak düþmüþ ittifakýnýn beden dilinden)

Sizce de tuhaf bir yarýþ deðil mi bu? Bir taraf milli uçak gemimiz diyor, diðer taraf ise elleriyle kalp iþareti yapýyor, bir taraf uzaya çýkýyoruz diyor, Yusufeli Barajý diyor, emekliye, gençlere sosyal güvence diyor... Diðer taraf ise; 'Ama seçim güvenliði yok' diyor, henüz olmamýþ bir seçimin güvenliksiz koþullarýndan söz ediyorlar, doðmamýþ bebeðe don biçmek denir Anadolu'da buna... Ve Sayýn Kýlýçdaroðlu'nun zikrettiði dikkat çekici bir meydan okuma: 'Yiðide savaþ bayramdýr' diyor. Hayrola hangi savaþ açýldý da haberimiz yok, hangi savaþýn yiðidiymiþ bu diye irkiliyor iþittiðinde insan. Millet Ýttifaký'ný her nedense, ayrýþtýrmaktan ve bölmekten baþka vaadi yok gibi... Biri 'Ben Aleviyim' diyor, biri 'Ben Sünni'yim' diyor, sanki toplum onlara mezheplerini sormuþ gibi... Aslýnda böyle olmasý biraz da bünyeleri ile ilgili. Birbirine benzemeyen 7 partinin, bir siyasi mühendislik tezgâhýnda, bir araya getirilmesi sonucunda kýyýlan zoraki nikâh gibi bir þey bu bileþke... Kendi içlerinde birliði bütünlüðü saðlayamamýþ bir yapý, halka hangi vaatlerde bulunabilir ki, bulunsa bile nasýl gerçekçi kabul edilebilir...

Prof. Þerif Mardin'in aydýnlarla ilgili tespitlerinde kullandýðý bir kavram var: '..yerine düþünmek'. Aslýnda siyasi hayatýmýzda etkin olmuþ totaliter bakýþýn tavrýdýr bu. Milletin yerine düþünmek, halkýn yerine düþünmek, gençlerin yerine düþünmek, kadýnlarýn yerine düþünmek gibi akledemeyip fikredemeyenlerin yerine düþünmek þeklindeki bu inisiyatif alýþ, ciddi bir aydýn yabancýlaþmasýna da yol açmýþtýr. Halk/ Aydýn kopuþmasýnýn izdüþümleri, günümüzde halký tercihleri üzerinden yargýlayan; onlara kâh 'Bidon kafa' diyen, kâh 'Metastaz yapmýþ habis urlar' diye hitap eden zihniyetle devam etmektedir.

Bugün toplumun kurduðu hayalleri, gurur duyduðu icraatlarý küçültme yarýþýný da, 'Kaybetmeye hazýr mýsýnýz?' sorusunun medyatik kötücüllüðünde görüyorum. Oysa gerçek hayatta baþka bir þey iþliyor. Mesela küçük bir çocuk; 'Uçaða elimi deðdirdim' diyor veya Þýrnak'tan, Çankýrý'dan, Uþak'tan, Van'dan liseli gençler, TeknoPark'taki teknoloji yarýþmasýna katýlýyor, yaþlý bir amca; 'Uçak Gemisi'ni görebilmek için sabah dört saat kuyrukta bekledim ama deðdi' diyor...

Halkýn 'yerine geçerek' konuþanlar ise, tüm bunlarý, (umudu, çabayý, hayali, atýlýmý, enerjiyi, ufku, utkuyu, gayeyi, hedefi..) itibarsýzlaþtýrmak için, ellerinden ne geliyorsa artlarýna koymuyorlar.

Çok þükür ki milletimiz, çok partili hayata geçtiðinden bu yana kendisine dayatýlana deðil de kendi ruhundan çýkan ilhama, saðduyusuna, irfanýna, vicdanýna göre hareket etti ve vesayet odaklarýnýn yönlendirmesini kabul etmedi, aksine oy verdi...

Bu millet, kendisine had bildirenleri, kendisinin yerine geçmeye heveslileri hiçbir zaman tercih etmemiþtir.