Hamas Kuvay-ı Milliye'dir!

Azerbaycan'ın, Karabağ'ı işgalden kurtarmak için yaptığı saldırı ne kadar meşru ise Hamas'ın işgalci İsrail'e karşı yaptığı saldırı da o kadar meşrudur!

Rumların Kıbrıs'ı işgal için kalkıştığı darbe karşısında Türkiye'nin Barış Harekâtı ne kadar meşru ise Hamas'ın, İsrail'e karşı başlattığı harekât o kadar meşrudur!

İstiklal savaşında işgalcilere karşı yürütülen Milli Mücadele ne kadar meşru ise Hamas'ın başlattığı harekât da o kadar meşrudur!

Çünkü Hamas, tek hedefi işgale son vermek olan bir mukavemet örgütüdür.

Seküler kesimin Hamas'ı terör örgütü olarak değerlendirmesi, bilgi kaynaklarının Batı menşeli olmasından kaynaklanıyor.

Batı, İsrail'in güvenliğini öncelediği için İsrail nasıl bakıyorsa öyle bakıyor, Batı'yı kaynak olarak görenler de öyle görüyorlar.

İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak görüyor, Batı ve Batı'dan bilgi alanlar da aynı gözle değerlendiriyorlar.

Hele Hamas'ın, Kıbrıs davasında Rumları, Karabağ davasında Ermenileri desteklediği ve Uygur Türklerini terör örgütü olarak gördüklerini içeren bilgilerin tamamı, -eğer kasıtlı değilse- Orta Doğu'da dönen dolapları, Arap ülkelerinin politikalarını ve Filistin meselesini, seyrini ve örgütlerinin bakış açılarını bilmeyenlerin kafa karışıklığından ibarettir.

Hele, "DAİŞ'i, el Kaide'yi kuranların kurduğu Hamas" diyen okumuş cahillerin(!) marifeti, işgale karşı direnişten başka amacı olmayan bir yapıyı İsrail ağzıyla karalamaktan ibarettir.

Hamas, İslami Direniş Hareketi'nin (حركة المقاومة الاسلامية) kısaltılmış şeklidir. İslami duyarlılığı olan bir harekettir.

İslami duyarlığa sahip bir hareket olan Hamas, Müslüman Azerbaycan'ı bırakıp Ermenistan'ı desteklemez, desteklememiştir; Kıbrıs'ta Müslüman Türkleri bırakıp Rumları desteklemez, desteklememiştir; Müslüman Uygurları bırakıp Çinlileri desteklemez, desteklememiştir!

Bu kafa karışıklığı dediğim gibi (ortada kasıt yoksa!) bölgeyi ve bölgedeki yapılanmaları bilmemekten kaynaklanıyor.

İran'ın Ermenistan'ı destekliyor olmasından yola çıkarak Hamas'ın Ermenistan'ı desteklediği kanaatine varıyorlarsa çok fena yanılıyorlar!

Kıbrıs meselesinde kimi önemli Arap ülkelerinin Rumları desteklediği doğrudur ama işgale karşı direnen Hamas, Kıbrıs'ı işgale teşebbüs eden Rumları desteklememiştir!

Uygur Türkleri meselesinde Hamas ile FETH'i karıştırıyorlar anlaşılan. FETH yani Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Mahmud Abbas maalesef geçen ay Uygur Türklerini terörle itham etme gafletinde bulundu.

(FETHحركة تحربر فلسطين Hareketu Tahriri Filistin kelimelerinin baş harflerinin tersine okunmasından oluşturulmuştur. Bazıları bunu bir kelime zannedip başına bir de el koyarak el fetih şeklinde telaffuz ediyorlar ki yanlıştır.)

Ama FETH'in ideolojik yapısıyla Hamas'ın ideolojik yapısı tamamen farklıdır. AK Parti ile CHP arasındaki fark gibidir.

Türk halkının 1950 yılında CHP'ye yeter dediği gibi 2006 seçimlerinde Filistin halkı FETH'e 'yeter!' demiştir.

Başta ABD olmak üzere batının terör örgütü diye karaladığı Hamas'ın 2006 yılında seçimlere girmesine yeşil ışık yakarak FETH hareketini desteklediler. Hatta bizzat İsrail, FETH kazansın diye hapishanedeki tutukluları bile kullandı, onları canlı yayınlara çıkardı.

Hamas'ın kaybedeceğini zannediyorlardı!

Buna rağmen nezaheti uluslararası gözlemcilerin de şehadetiyle tescil edilen o seçimde Filistin halkı %63 gibi büyük bir oranla Hamas'ı tercih etti.

Hamas, seçimleri kaybetmesine rağmen FETH'e ortak hükümet kurmayı teklif etti kabul etmediler.

Hamas hükümet kurunca da ABD ve AB ambargo uygulamaya başladı, İsrail'in yanında Hamas'ın karşısında tek millet oldular!

Bunları yazıyorum çünkü bizim kamuoyunda hala birileri Hamas'ı, FETH ile karıştırmaya ve terör örgütü olarak görmeye devam ediyor.

Hamas tıpkı bizim kurtuluş savaşımızda işgale karşı mücadele eden Kuvay-ı Milliye gibi Filistinin, 'Kuvay-ı Milliye'sidir.

İsrail, Filistin topraklarını işgal eden bir işgalcidir ve 75 yıldır Filistinlilere kan kusturan bir politika izlemektedir.

İsrail, Filistinlilerin topraklarını gasbedip oralara Yahudi yerleşim birimleri kuran yerleşimcileri de silahlandırıp Filistinlileri sürekli katleden bir işgal devletidir.

Başkan Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda gösterdiği haritada olduğu gibi Filistinlileri topraklarından tamamen uzaklaştırma politikası güden siyaseti herkesin reddetmesi gerekirken, insan hakları özgürlükler edebiyatı yapan Batı göstermelik bazı uygulamalar hariç İsrail'e destek olmaktadır.

İsrail'in kendini koruma hakkı diyerek işgale destek veren batı, Filistinlilerin kendilerini koruma hakkını ne hikmetse hiç görmezler.

Onlarca, yüzlerce Filistinli canlı yayında katliama tabi tutulurken sesi çıkmayan Batı, birkaç İsrailli hayatını kaybedince insan hayatının kıymetini hatırlamaktadır.

İsrail, Filistinlilerin ve topyekun Müslümanların kutsallarını çiğnerken sesi çıkmayan Batı Filistinliler harekete geçince birden duyarlı hale geliyorlar.

7 Ekimde Mescid-i Aksa'yı savunmak için başlatılan Aksa Tufanı Harekatı, askeri yönden, siyasi yönden, akıbeti yönünden eleştirilebilir.

Ama Hamas'ın terör örgütü olduğunu söylemek gerçeklere kör olmak demektir.

Elbette ki masumlara karşı hak ihlalini kimse savunmaz. Silahsız sivillere, kadınlara çocuklara saldırılmasını kimse tasvip etmez. Ama kadınıyla erkeğiyle Filistinlilere karşı silahlanmış insanları sivil diye de kimse lanse etmemeli.

Sosyal medyada yayınlanan her görüntünün gerçeği yansıtmadığını biliyoruz.

Ancak tekrar edelim ki Hamas kendi vatanını işgalden kurtarmak için teşekkül etmiş bir harekettir ve Hamas'ın mücadelesinin Karabağ'ı işgalden kurtarmak için yola çıkan Azerbaycan'ın hareketinden farkı yoktur.

Yine tekrar edelim ki milli mücadelede işgale karşı savaşan Kuvay-ı Milliye bizim için neyse Hamas da Filistinliler için odur.

Efendim İran yardım ediyormuş.

Filistinlilere kimsenin yardım etmediği bir ortamda kimden gelirse onu kabul etmek durumundadırlar. Tıpkı bizim kurtuluş savaşında Komünist Rusya'dan destek aldığımız gibi!

Eleştirelim, tavsiyede bulunalım ama terörist muamelesi yapmayalım.

Çünkü Hamas, vatanını işgalden kurtarmak için mücadele eden Filistin'in, Kuvay-ı Milliye'sidir.

Çözüm BM kararında olduğu gibi Doğu Kudüs'ün başkent olduğu bağımsız Filistin devletinin tüm müesseseleriyle kurulmasıdır.

İki devletli çözüm!

Nokta.