Tarih 17 Nisan 1978, Malatya Belediye Baþkaný Hamid Fendoðlu iki torunu ve geliniyle birlikte öldürüldü. Bombalý paketlerle suikaste kurban giden ilk kiþiydi Türkiye’de. Malatya’da halkýn sevdiði bir belediye baþkanýnýn öldürülmesi bir rastlantý deðildi elbette; Alevi-Sünni çatýþmasýnýn eþiðinden dönüldü son dakikada; onlarca iþyeri, yakýlýp yýkýldýktan sonra. Ýktidardaki CHP hemen MHP’yi, Adalet Partisi de CHP’yi suçladý. Ergenekon operasyonu olduðu iddiasý üzerindeyse kimse kafa yormaya gerek duymadý bile...
Malatya Savcýsý 2006 yýlýnda, Zirve Yayýnevi cinayetlerini soruþtururken, Hamido suikastýnýn “Siyah ve Beyaz Kuvvetlerce gerçekleþtirdiðini” öne sürdü; bu savýný kimi sanýklarýn üzerinden çýkan “belgelere” dayandýrdý. Bomba inceleme raporlarý, olay yeri tutanaðý, Hamido suikastýnýn darbeye zemin hazýrlamak amacýyla yapýldýðýný kanýtlýyor. Malatya’da çýkan olaylarý “daha önce hiç kentte görülmeyen kar maskeli adamlarýn halký tahrik etmesi sonucu” gerçekleþtiðini söylüyor görgü tanýklarý.
Þimdi, 12 Eylül “Bayrak Harekat Planýnda” darbe tarihi 1979 olarak belirlenmiþti; koþullar tam anlamýyla oluþmadýðýndan bir yýl ertelendi. Ülkede her gün “saðdan” ve “soldan” birkaç kiþi öldürülüyordu. Alevi-Sünni yurttaþlarýmýzýn yaþadýðý kentlerde “hareketlenmeler” vardý. Hatýrlayýn 1978 Nisan ayýný: Ankara’dan Hamido’ya, Kahramanmaraþ’ta Alevi Dedesi, CHP Ýlçe Beþkaný Memiþ Özdal’a, Adýyaman Emniyet Þube Müdür Yardýmcýsý Abdülkadir Aksu’ya bombalý paketler yollandý. Bu kiþilerin seçilmesi rastlantý deðildi. Bombalar üç ilde ayný anda patlasa ayaklanmalar baþlayacak, önü alýnamayacak çatýþmalar yaþanacak, asker “ortalýðý yatýþtýrmak için” olaylara el koyacaktý. Hamido’ya gönderilen paket 17 Nisan’da patladý, Memiþ Özdal paketten kuþkulandý geri verdi. Postanede iki memur paketi açtý, bomba patladý, memurlar öldü. Aksu kent dýþýndaydý. Bomba uzmanlarý paketi Ankara’ya getirdi. Ýngiltere’den gelen iki bomba uzmaný paketi etkisiz hale getirdi. Yazdýklarý rapora göre “Kapsül Türk yapýmýydý. Pakette askeri amaçla kullanýlan C-4 ya da benzeri patlayýcýmadde” kullanýlmýþtý.
MÝT raporlarýndaysa suikast sonrasý çýkan olaylarýn “örgütlenmiþ” olduðu belirtiliyor. Hamido’nun ölümünden sonra üç gün süren olaylarda 8 kiþi öldü, yüzlerce kiþi yaralandý, üç gencin cesedinin bulunmasý, kent suyuna zehir katýldýðý iddialarý olaylarý týrmandýrdý. Polis olaylarý önlemekte yetersiz kaldý, asker de.
Pekala 1978’de askeri amaçla üretildiði belirtilen patlayýcý madde nereden saðlandý? Malatya’da birden ortaya çýkan silahlý kiþilerin kimlikleri neden belirlenemedi? Hamido öldürüldüðü gün yerine vekaleten baþkan seçilen Naci Þavata, hemen o saat kontrgerilla diye haykýrmýþtý: “Failler devletin içindeki derin yapýlarda aranmalýdýr.” Hamido’nun öldürülmesinden sonra kente gazeteciler üþüþtü, ilk sorduklarý soru, Hamido’yu kimin öldürdüðüydü. Naci Þavata cevabý yapýþtýrdý, “Ne sað ne sol örgütler, Ecevit’in söylediði kontrgerilla öldürdü..” dedi teypler kapatýldý, kameralar durdu, ýþýklar söndürüldü, medya ortadan kayboldu.
Þavata: “Ýster adýna Ergenekon, ister Özel Harp Dairesi, ister Kontrgerilla, ister Gladyo deyin... Amaç Sünni-Alevi çatýþmasý çýkarmaktý. Ardýndan da darbe gelecekti. Sýkýyönetim üzerine bile gitmedi cinayetin de diðer bombalý paketlerin de... Güneydoðu’da terörün týrmanmasý, darbe için çok iyi bir gerekçeydi. ...Asker bana ‘bomba Atom Enerji Komisyonunda hazýrlandý’ dedi. Amaç belliydi bu yalanýn ardýndaki. Muhsin Yazýcýoðlu’ndan baþka bütün belli baþlý ülkücüler orda çalýþýyordu... Kar maskeli adamlar halký kýþkýrttý, sol önderlerle biz halký yatýþtýrmak için uðraþtýk ama nafile... Kenti dolaþan bir araba “þehir suyu zehirlidir, içmeyin’ anonsu yapmýþ; o araba hiç bulunamadý.”
Derken 1990’da Bahriye Üçok da bombalý paketle öldürüldü. Hamido’ya giden bombayla Üçok’a gönderilen aynýydý. MÝT Müsteþarý Teoman Koman, kýsa süre önce Üçok’a kendisine gelen paketleri açmamasý için uyarýldýðýný açýkladý. Hamido gibi Bahriye Üçok’a da kimlerin bombalý paket gönderdiði ortaya çýkarýlamadý. “Türkiye her gün birilerinin hedef tahtasýndadýr” sözü dün olduðu gibi bugün de geçerliliðini koruyor. Ancak Türkiye ne o günlerin Türkiye’si ne de asker o günlerin askeri...