Sert diyaloglarýmýz oldu. Ama bütün bunlarý bir yana koyarak, hiçbir Genelkurmay Baþkaný komutanýmýzýn hükûmeti devirmek için bir cunta kurma veya siyasete yön vermek gibi bir niyetine tanýk olmadým.”
“Yargýtay 16. Ceza Dairesi, ‘Ergenekon Terör Örgütü’nün kim tarafýndan ne zaman kurulduðunun, suçlarýnýn, hiyerarþik yapýsýnýn ortaya konulmamasý, liderinin belli olmamasý gibi nedenlerle yerel mahkemenin ‘Ergenekon Terör Örgütü’ kabulünde isabet bulunmadýðýna hükmetti.”
Mesut Yýlmaz’ýn 28 Þubat için verdiði ve giriþte alýntýladýðýmýz ‘kararýn’ bir benzerini Yargýtay da ‘Ergenekon Darbe Davasý’ için verdi. Bu durumda, her iki ‘karardan’ geriye kalan, rahmetli Erbakan ve AK Parti’den baþkasý olamaz. Zaten Yýlmaz neredeyse açýkça 28 Þubat’ý Erbakan’a ciro ediyor. Týpký ulusalcýlarýn Ergenekon’u AK Parti’ye ciro etmeleri gibi.
28 Þubat ile Ergenekon’u birbirine baðlayan hattýn merkezinde Mesut Yýlmaz’ýn olmasý bir tesadüf deðil elbette. Yýlmaz eski Türkiye’nin prototip bir karakteri. Neredeyse her darbe döneminde sahneye çýkan bu karakteri Ergenekon tartýþmasýnda ve 17 Aralýk’ta da oldukça rahat bir þekilde bulmak mümkündür.
Hem 28 Þubat hem de Ergenekon, yaþandýðý dönemi aþan anlamlarý olan yapýsal müdahalelerdir. Yani salt konjonktürel geliþmeler neticesinde vuku bulmamýþlardýr. Dolayýsýyla, bu mahkemelerden dolayý hâkim önüne çýkanlar sadece kendilerini deðil, çok daha büyük bir zihniyeti ve yapýyý temsil etmektedirler. Her ikisi de yabancý baþkentler adýna asýrlýk vazifenin bilinciyle hayata geçirilmiþlerdir. Ne yaptýklarýnýn, ne için yaptýklarýnýn ve kimin için yaptýklarýnýn fazlasýyla farkýnda olan aktörler tarafýndan yeþertilmiþlerdir. Bu yönüyle, görül(e)meyen veya yürü(tül)meyen 28 Þubat davasýndaki zanlýlarýn ve þahitlerin þahýslarýndan ziyade, asýrlýk zihniyet yargýlanmaktadýr. Hukuki anlamda ete kemiðe kavuþmasý için gerekli olan delillerin tespiti de bu zihniyeti ele almadýðý sürece, milletin zekâsýna ve basiretine hakaret eder bir þekilde devam edeceði aþikârdýr.
Ayný þekilde, milletin gördüðü Ergenekon davasý ve aktörlerinin neler yaptýðý da Fetullahçý polisiye kumpas dünyasýnýn yargýladýðý Ergenekon’dan varoluþsal olarak farklýdýr. Fetullahçý ‘Ergenekon Davasý’, Paralel Yapý’nýn kendi açýsýndan ayný anda stratejik insan kaynaklarý planlamasý yaparken, seçilmiþlere karþý güç maksimizasyonu oyunlarýndan ibarettir. Milletin gördüðü Ergenekon ise aktörlerini 28 Þubat’tan yakinen tanýdýðý, cürümlerine þahitlik ettiði darbecilerin kendisidir.
Bugün ortaya çýkan neticeler ne olursa olsun, Mesut Yýlmaz’ýn kefaletinin milletin vicdanýnda hiçbir karþýlýðý bulunmamaktadýr. Benzer þekilde, Yargýtay 16. Ceza Dairesi’nin bulamadýðý Ergenekon Terör Örgütü’nün varlýðý veya yokluðu Türkiye’nin deðil, kendileri de ayný terör örgütünün mutasyonu olan Fetullahçý yapýnýn bir sorunudur.
2002-2009 arasýnda neredeyse her gün terör estiren bu zihniyet ve yapýnýn, Türkiye’nin hafýzasýndan silinmesi mümkün deðildir. Bu hafýza, dün nasýl Fetullahçý polis-mahkeme rezilliklerine ihtiyaç duymadan kanaatini oluþturduysa, bugün de mahkeme süreçleri ve kararlarýyla asýrlýk kötülüðü temize çekecek deðildir.
Türkiye’nin muhatap olduðu 28 Þubat Davasý ve süreci ortadan kalkmayacak kadar büyük acýlarla doludur. Ayný þekilde siyasetin maruz kaldýðý Ergenekon da, açýk tehditler ve müdahalelerle doludur. Milletin gördüðü ve tecrübe ettiði 28 Þubat ve Ergenekon’la Mesut Yýlmaz’ýn ve Fetullahçýlarýn davalarýnýn yakýndan uzaktan birbiriyle alakasý yoktur. Birisi bütün ülkeyi ateþe atan süreçlerin ismiyken, diðeri farklý cuntalarýn sistem içi rekabetinden ibarettir.
Dolayýsýyla, yaþanan geliþmelerle ne 28 Þubat ortadan kalkmýþtýr ne de Ergenekon ‘darbe’ sýfatýndan kurtulmuþtur. Olsa olsa Mesut Yýlmaz’ýn 28 Þubat’ý ve Paralel Yapý’nýn Ergenekon’u buharlaþmýþtýr.