Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Hangisi Türkiye Yüzyılı'nın mimarları?

Ülkemizde yaklaşık aynı tarihe denk gelen iki olay yaşanır.

Birinci olay Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşir. Üniversiteye atanan rektörü; sırf bu milletin evladı olduğu için, Batı kültürüne teşne bir eğitim anlayışına sahip olmadığı için, laik olmadığı için kabullenemeyen öğretim üyeleri protesto eylemi gerçekleştirmeye başlarlar. Boğaziçi akademisyenlerinin her gün okul binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem halen devam etmektedir.

İkinci olay Selçuk Bayraktar liderliğinde Milli Muharip Uçağı (MMU) üretimi için başlatılır. Türkiye'nin savunma sanayisine katkıda bulunmak isteyen insanlar bunu gerçekleştirmek için kolları sıvarlar. Bayraktar önderliğinde bu ülke mühendisleri hem akademik eğitimlerini ilerletirler hem de Mini İHA, Bayraktar TB2 S/İHA ve AKINCI TİHA'nın üretiminde, geliştirilmesinde aktif şekilde yer alırlar. Türkiye'nin ilk uçan arabası CEZERİ ve TB3 SİHA ile birlikte ilk insansız savaş uçağı KIZILELMA MİUS (Muharip İnsansız Uçak Sistemi) projelerinde tedrisattan geçerler.

Nurettin Topçu: "Milletimizin üç asırdan beri geçirmekte olduğu buhranların sebebi ve kaynağı kültür ve maarif (eğitim) sahasında aranmalıdır." der.

Her iki olayın başlamasının ardından yaklaşık 700 gün geçtikten sonra ortaya çıkan manzara şu:

University Ranking by Academic Performance Araştırma Laboratuvarı'nca açıklanan "dünyanın en iyi 3 bin üniversitesi" listesine Türkiye'den 118 üniversite girmeyi başarırken Boğaziçi Üniversitesi listede yer alamadı.

Aynı tarihlerde kolları sıvayıp Selçuk Bayraktar önderliğinde mühendisler tarafından yapımına başlanan Milli Muharip Uçak, tamamlanarak görücüye çıktı. 3. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı'nda sergilenerek ziyarete açılan MMU, büyük beğeni topladı.

Sizce bu iki olaydan hangisi daha iyi sonuç vermiştir?

Hangi eğitim "eylemi" geçirmekte olduğumuz buhranın sebepleri arasında gösterilebilir?

"Orhan'ı yetiştiren, Fatih'i cihanda harika bir manevi olgunluğa sahip kılan muallimlerdir! Devletleri ve medeniyetleri yapan da yıkan da muallimlerdir. Muallim sadece bir memur değildir; genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir..." tespitlerinde bulunan Nurettin Topçu'nun muallim (eğitimci, akademisyen, öğretmen) tanımlamasına yukarıda zikrettiklerimizden hangisi girer?

Elbette çalışan, alın teri dökenlerin emekleri bu ülkeye gerçek katkıda bulunmuştur.

Aldığı maaşı son kuruşuna kadar hak eden kimdir, hak etmeyen kim? Hele de bu konu eğitim olunca başka bir önem ve hassasiyet kazanıyor.

Eğitimdeki zararların telafisi mümkün değil.

Şundan emin olabiliriz ki Boğaziçi'ndeki öğretim üyelerinin eğitime verdikleri zararların sonuçları yıllar sonra çok daha fazla hissedilecek.

İlk sonuçları iki yıl içinde ortaya çıktı.

Dünya sırlamasında 3 bin üniversite arasına girememek ne demek? Lütfen bunu hayalinizde canlandırmaya çalışın.

Söz konusu olan ilk 100, 500 veya 1000 değil...

3000 üniversite!

Ve siz bunların arasında yoksunuz!

Boğaziçi'ndeki akademisyenler bu durum karşısında şapkalarını önlerine koysunlar "Biz ne yapıyoruz?" diye düşünsünler.

Neyi protesto ettiklerini, kime tepki gösterdiklerini, kimlerin haklarına girdiklerini, koca bir okul öğrencilerinin gelecekleriyle nasıl oynadıklarını bir düşünsünler!

Lütfen artık gençlerimizin, üniversitelerimizin, ülkemizin geleceğine zarar vermesinler.

Üreten ve çalışan için bu coğrafya ve toplum her zaman hakşinas olmuştur.

Selçuk Bayraktar ve ekibi bunun en bariz örneği.

Bugün dünyada Türk İHA, SİHA ve Milli Muharip Uçak konuşuluyorsa bu; çalışmanın, eğitimin, vatan sevdasının, emeğin ve iş birliğinin sonucudur.

Eğer bugün dünya ülkeleri ülkemizden İHA, SİHA satın almak için sıraya girmişse bu; bir bahane üretmeyip işine dört elle sarılanlar sayesinde olmuştur.

Eğer bugün sınırlarımızdaki güvenlik sayesinde terör örgütüne büyük kayıplar verdiriliyorsa bu; ciddi çalışmanın, eğitimin ve özgüvenin sonucudur.

Ülke olarak örnek almamız gereken ve almamamız gereken olaylar için ilk sıralara bu iki olayı koyabiliriz.

Birisi bahanelerin ardına sığınıp çalıştığı kuruma, gençliğin geleceğine, milletine en büyük zararı verenler...

Diğeri ise gecesini gündüzüne katıp engelleri aşan ve ülkesini dünya sıralamasına koyanlar...

Siz hangisinden yanasınız?

Zarar verenlerin safında mı yoksa faydalı olanlar tarafında mı?