Hangisi yersiz?

Yaşadığımız bir olay birbirine zıt iki duygu ve düşünceyi bir arada yaşattı. Soma faciasının bütün gönüllerde yara açtığı bir abartma değildir. Halkımızın kültürünün en doğal sonucu acıları paylaşmaktır. Bunu ifade etmese bile yüreğinde hisseder. Yönetimin yas ilan etmesine bile gerek yoktu. Bu duyguyu zaten herkesin yüzünden okurduk. Gazetelerde her gün okunan kaza haberlerinin yazılma nedeni nedir? Bunu okuyanlar üzülürler ve kaybedilenler için dua okurlar. Hiçbir etkisi yoksa neden yazılıyor? Bunu herkesin kazalara karşı tedbirli kılmak için yazıldığı yeterli bir düşünce değildir. Halkımız, kim olursa olsun, birinin yaşadığı acıyı hisseder.

Kültürümüzde var olan ve bir acıyı bir ölçüde paylaştıran bu duyguya bir başkası eklendi. Şimdi siyaset, her duyguyu kullanıyor. Mesela muhalefetin hedefinin, mevcut iktidarı ayakta tutan liderin, halkın duygularına ters hareket ettiği düşüncesini yaratmak olduğu anlatılıyor.

***

Siyasette muhalefet hükümetin izlediği siyasetleri eleştirmeli ve halka doğru politikalarının neler olacağını söylemelidir. Bunların yerine karşı tarafın görünüşü diyebileceğimiz konularda büyük eleştiriler geliştirmesinin bir anlamının ya da faydasının olacağını sanmıyorum. Hükümetler, kendileri istemese bile, bu konuda karşı tarafa cevap verirler. Bu tavırlar neredeyse magazin sayfalarına benzer.

Mesela şu soruların cevabı yoktur. CHP’nin ekonomi politikası nasıldır? Mesela otomativ sanayiinde parçaların çoğunu ithal edip bunları kullanarak üretim mi yapacak yoksa tümünü kendisinin üreteceği malları üreten tesisler mi kuracak? Ülkenin enerji ihtiyacını nasıl karşılayacak? Bunun ilerde ülke içinde üretilmesini sağlamaya çalışıp günümüzde dış politikamızı belirleyen etkenlerden biri enerji güvenliğini sağlamak mı olacak? Dünyayı önce bir bütün olarak değerlendirip ülkemizin yerini ve siyasetini bu modele göre mi oluşturacak, yoksa her ülkenin günlük davranışı politikamızı belirlemekte etkili mi olacak?

Bu hüzün verici olay ülkemizin siyasi yapısı hakkındaki düşüncelerimizi destekliyor. Ülkemizde bir yapı, parayı kontrol ediyor ve bunu kendi siyasi hedefi için kullanıyor. Bu hedefin kendisinin olduğu da doğru değildir. Sermayesini sağlamış olan ve  günümüzde ekonomik olarak destekleyen bir odak, siyaseti asıl belirleyen, bunlar da gerçekleştiren konumundadır. Bunların en önemli araçları medyadır ve hedefe uygun yayın yaparlar. Mesela son olayda iktidarı eleştirdiler ve bunun bir bölümünü davranışları eleştirerek yaptılar. Oysa eleştiriler güvenlik önlemleri üzerinde olmalıydı ve halkın duygularını kötüye yönlendirmemeliydi.

Dış güçlerin siyasi yapımızı belirlemesinin önlenmesi gerçeklerin halka anlatılmasıyla mümkündür. Bu nedenle muhalefete cevap vermek yerine halkı aydınlatmak gerekir. Yani  muhalefete cevap verilmeyip olaylar halka anlatılacaktır. Bunun sonucunda muhalefet ve onu destekleyen medya güvensiz hale gelirler. Görünen manzara ülkedeki her olumsuzluğun iktidarın kusuru olarak kabul edileceği ve liderin bundan sorumlu olduğunun söyleneceğidir. Bu siyasetin ülkemizde yanlış anlaşıldığı, daha doğrusu her şeyin karşı tarafa yüklenerek onu bertaraf etme amacı taşımasıdır. Ülkemizdeki esas sorun siyasetin doğruyu bulmak için değil karşı tarafı yıkmak için kullanılmasıdır. Buna ulaşılırsa yıkan değil, arkada bekleyen kişi ya da kadro egemen olacaktır.