Aylardýr Özel Yetkili mahkemeleri tartýþýyoruz.“Özel yetkilerle donatýlmýþ bu mahkemelere dokunulursa, yeniden eski andýçlý, Ergenekonlu günlere geri döneriz, yargýlanmakta olan darbeciler intikam için aramýza döner”argümanýyla adeta yeri göðü inleten çevreler sessizliðe gömüldüler.
Özel Yetkili mahkemeler kaldýrýldý ama darbeciler meydanlara akýn etmedi. Aslýnda, göðsünü Özel Yetkili mahkemelere siper eden bu çevreler de biliyorlardý ki, bu deðiþiklik darbecilerin önünü açmak için deðil, özgürlüklerin önünü açmak için yapýlýyordu.
Ama ne hikmetse, bu çevreler, “250. madde deðiþirse, bütün Ergenekoncular, darbeciler dýþarý çýkar” masalýndan bir türlü vazgeçmediler. Doðrudan Baþbakan Tayyip Erdoðan’ý ve AK Parti iktidarýný hedef alan acýmasýz bir kampanya yürüttüler.
Hele bazý kalemlerin, insaf ölçülerini aþarak, “Ýktidar olduðunuz zaman dilimi içinde Türkiye’de askeri vesayete yol açan yasal zeminde hangi deðiþikliði yaptýnýz, neyi deðiþtirdiniz, neyi hallettiniz?” þeklindeki ifadelerini kabul etmek mümkün deðildir.
Eðer bu kampanyalarla yapýlmak istenen, Özel Yetkili mahkemelerin ilanihaye sürmesi, önüne geleni tutuklamasý ve bu mahkemelerin, hiç arzu etmediðimiz bir Ýstiklal Mahkemesi’ne dönüþmesi ise doðrusu bu Türkiye’ye de, demokrasiye de, hukuka da haksýzlýk olur.
***
Özel Yetkili mahkemeler 2004 yýlýnda kurulduðunda bir ihtiyaçtý. Çünkü, “vesayet” döneminin himayesinde iþlenen suçlarýn üzerine gidebilmek için olaðanüstü yetkilere sahip mahkemelere ihtiyaç vardý.
Oysa Türkiye, 2007’den baþlayarak darbelerle açýk ve kesin bir hesaplaþma sürecini yaþamýþtýr. Ve bu süreçte, askeri vesayet ve vesayet zihniyeti yenilgiye uðratýlmýþtýr. Kabul edelim ki, demokrasi yolundaki bu baþarý AK Parti iktidarýnýn ve Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn baþarýsýdýr.
Evet, bu vesayet mücadelesinde Özel Yetkili mahkemeler çok deðerli bir görev ifa etmiþtir. Ancak unutmayalým ki, siyasi irade kararlýlýk göstermeseydi, sadece yargý enstrümanýyla bu iþler baþarýlamazdý.
Nitekim, geçmiþte de bu ülkede yasalar ve yargý kurumlarý vardý ama siyasi iradenin böyle bir kararlýlýða mecali olmadýðý için ve de siyasi iktidarlar “vesayet zihniyeti”nin kuþatmasý altýnda olduðu için demokraside mesafe almak imkansýz haldeydi.
Ýþte yeni dönemde, siyasi iradenin bu kararlý duruþundan güç alan Özel Yetkili mahkemeler ve bu mahkemelerin savcý-hakim kadrolarý da vesayetle mücadelenin hakkýný vermiþlerdir. Bu sayede dokunulmazlara dokunulmuþ, demokrasinin ve sivilleþmenin kapýlarý ardýna kadar açýlmýþtýr.
Bugün, artýk Özel Yetkili mahkemeleri gerekli kýlan þartlar ortadan kalkmýþtýr. Dolayýsýyla, Özel Yetkili mahkemelerin dönemi de kapanmýþtýr.
Bu mücadele sürecinin kazanýmlarýndan çýkarak söyleyebiliriz ki; darbe, muhtýra, vesayet giriþimleri, andýç, faili meçhul gibi her türlü hukuk dýþý yollarý kullananlarýn yaptýklarý artýk yanlarýna kar kalmayacaktýr. Bu gerçek herkes tarafýndan anlaþýlmýþtýr.
Bütün bunlara raðmen, eðer hala birileri, toplumun zihninde bir “kötülük” nesnesi olarak yer eden yasa dýþý darbeciliðe tevessül etmeye kalkarsa, bilelim ki bu parlamento da, siyasi iktidar da daha þedit bir mücadele yapmaya kararlýdýr ve de muktedirdir.
Parlamento, Özel Yetkili mahkemeleri kaldýrarak ayný zamanda darbe ve darbeci zihniyetle, vesayetle mücadelenin doðal bir sürece girdiðini de ilan etmiþtir. Neticede, mahkemeler kaldýrýlmýþtýr ama bu sürecin temel gücü olan siyasi irade en güçlü haliyle ortadadýr.
Siyaset, bundan sonra da kanun ve uygulamalardaki vesayet maddelerini ayýklamaya ve demokrasiyi güçlendirmeye devam edecektir.