Haniyye ile Netanyahu: Cennet ve cehennem gibi

Bazı gazeteci arkadaşlar gibi Hamas'ın siyasi büro şefi İsmail Haniyye ile tanışmak, röportaj yapmak nasip olmadı bana. Herkes gibi medyaya yansıyan haberler vasıtasıyla tanıdım kendisini. Filistin davasına sadakatini, Gazze'nin siyasi iradesini temsil ederken ki asaletini, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulması için verdiği mücadeleyi gördükçe hayranlığım arttı.

Bilhassa üç oğluyla dört torununun Ramazan Bayramının birinci günü İsrail tarafından hedef alınarak şehit edildiğini duyunca verdiği tepkiyle hakikaten sarsıldım.

Ama o sarsılmamıştı. Şehadetleri dolayısıyla Allah'a şükrettikten sonra vakur bir duruşla dedi ki "Oğullarımın kanı diğer Gazzelilerin kanından daha aziz değil".

Ailesinden 60 kişiyi Mescidi Aksa savunmasında, İsrail işgaline direnişte şehit vermişti İsmail Haniye.

Ve dün, 31 Temmuz 2024 günü gece saat 02 gibi, İran'ın koruması altındayken başkent Tahran'da şehit edildi "şehitlerin şeyhi".

Geride kalan oğlu, ailesi, halkı şehide yakışan bir metanetle karşıladı bu haberi.

Diğer milletlerde ve hatta ümmette olmayan bir hal var Filistinlilerde.

Ölüme hep çok yakın ve çok hazırlıklılar.

Allah'a, ahirete, cennet ve cehenneme o kadar güçlü şekilde inanıyorlar ve teslim oluyorlar ki gıpta etmemek imkansız. 5 yaşındaki çocuklar da böyle, 80'inine erişen de böyle. Kadını erkeği hepsi böyle.

Bu halleriyle cennete en çok yakışanlar onlar. Zaten patır patır şehit olanlar onlar.

İsmail Haniye gibi hepsi. İzzetli... İmanlı... En zor, en dar anlarında bile zillete, acziyete düşmeyen tertemiz Müslümanlar hepsi.

Cennet ehli Haniye ile diğer Gazzelileri düşünürken Netanyahu ile arkasındaki katil sürüsünün cehennemi ne kadar hak ettiğini düşünmeden edemiyor insan.

Cennet kadar cehennemde haktır elbette, boşa yaratılmamıştır. Bu dünyada insanlar eliyle tecelli etmeyen adaletin öte dünyada tastamam yerini bulacağına inancımız tam. Allah'ın vaadidir çünkü.

O vakte kadar biz de kendi sınavımızı vermekle mükellefiz. Kimin yanındasın, ne için uğraştasın. Haniye'nin, Hakk'ın ve mazlum Filistin'in mi yanındasın, katil Netanyahu ile hırsız İsrail'in mi yanındasın? Seçiminde özgürsün.

İSRAİL'İN ŞEYTANİ İŞLERİ

İran'daki şüpheli güvenlik açığı, muhtemel istihbarat sızıntısı yahut içerden bir klikçe yürütülen al-ver pazarlığı, Tahran'ın zaten çiziklerle dolu itibarının yerle yeksan oluşu...

İsrail'in 300 gündür üstelik ABD ve İngiltere başta olmak üzere bütün Batının desteğiyle işlediği soykırım suçuna rağmen Gazze'de ağır bir hezimete uğraması...

İzzettin El- Kassam Tugayına mensup bir avuç yiğidin destansı direnişiyle baş edememesi ve içerde dışarda başı sıkışınca ağababasını savaşa sokma planları yapması...

Gazze Kasabı NNetanyahu'nun Kongre performansı gösterdi ki İsrail ABD'nin değil artık ABD İsrail'in müstemlekesidir, vekil gücüdür, nereye isterse oraya çeker götürür.

ABD ve Avrupa lidersiz. İslam dünyası paramparça. Uluslararası sistem iflas etmiş. Yaptırım gücü olan kimse yok.

Bir tek Türkiye! İsrail'i durdurmak, Filistin'i güçlendirmek için uğraşmakta. Yeni adil bir düzenin inşası için güç topluyor.

Dolayısıyla 300 günde Gazze'den çıkamayan İsrail, bölgeyi Gazze'ye çevirmek ve yaşadığı yenilgi ve beceriksizliği başka aktörlerin üstüne atmak için tuzaklar kurup acem işi planlar yaparak, göğüs göğse çarpışmak yerine havadan sinsice saldırarak üç ayrı hamle yaptı üç ayrı başkentte.

1) Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Hizbullah'ın genel kurmayı denilen El Şükri'ye yönelik suikast.

2) İran'ın başkenti Tahran'da Hamas'ın siyasi büro şefi İsmail Haniye'ye yönelik suikast.

3) Irak'ta başkent Bağdat'a 40 km mesafede Haşdi Şabi karargahına saldırı.

Üçü de başarılı oldu. Bölge topyekun bir savaşa bir adım daha yakın artık.

Ayrıca İsrail ne Hamas'ın elindeki rehineleri ne de bölgede kendi geleceğini, güvenliğini ve huzurunu önemsemediğini bizzat kendisi teyit etmiş oldu.

Hiçbir hukukla, insani ahlaki dini kaideyle bağı olmayan, işlenebilecek her tür aşağılık suçu işlemesine rağmen durdurulmayan bilakis sırtı sıvazlanan azılı katil şimdi neden dursun zaten?

Kendisine vaat edildiğine inandığı toprakları elde etmek için şartların olgunlaştığını düşünüyorken üstelik!