Hareketsizlik sigara kadar kötü

İnsan vücudu hareket etmeye programlanmış. Günün büyük bölümünü hareketsiz geçirmek insan doğasına aykırı. Dolayısıyla hareketsiz geçen her an ölümcül tehlikelere yol açacak kronik hastalıklara davetiye çıkarıyor.

Dünya Sağlık Örgütü de 2013 yılında fiziksel aktivite yapmamaya bağlı olarak yaklaşık 6 milyon kişinin hayatını kaybettiğinin bilgisini verdi. Sigara içmek kötü bir alışkanlık ancak sigara içmek kadar tehlikeli bir durumun da fiziksel aktivite yapmamak olduğunu bilmelisiniz. Çünkü sigaranın akciğer kanseri olmak üzere kalp hastalıklarına doğrudan etkisi var. Aktivite yapmamanın da kanser ve kalp hastalıkları üzerinde azımsanmayacak kadar büyük bir etkisi bulunuyor. Aktif bir yaşam, yaşlanmayı önlemek, cinsel performansı artırmak, kas kuvvetini korumak, yağlanmayı azaltmak ve hormon dengesini sağlayıp hastalık etmenlerini de ortadan kaldırmak gibi pek çok hayati konu üzerinde söz sahibi. Düzenli yürüyen kişilerin insülin hormonları dengeli salgılanıyor, tiroit hormonları korunuyor, mideden tokluk hormonları daha kolay salgılanıyor  ve en önemlisi de vücudun toksin atma mekanizmaları karaciğerde hareketleniyor. Böylece birçok  hastalıktan korunma mekanizması da gelişiyor.

5 gün, 45 dakika!

Fiziksel aktivite olarak yüksek tempolu yürüyüş, koşu ve yüzme birçok hastalık için kalkan görevi görüyor. Ancak haftada en az 5 kez yapmak kaydı ile bu kanser ve kalp hastalıklarından koruyucu etki açığa çıkıyor. Aktiviteyi en az 45 dakika ve sürekli olarak yapmak gerekiyor. ABD’de  yapılan araştırmada sağlıklı beslenip düzenli yürüyen kadınların vücutta toksik öğeler düzeyinin sadece sağlıklı beslenip aktivite yapmayan kadınlara göre daha düşük olduğu bulundu. Japonya’da yapılan bir araştırmada ise insülin direnci olan gençlerin düzenli yüzme ile 2 ay içinde insülin dirençlerinde tamamen düzelme görüldüğü rapor edildi. Kanada’da  fitness yapan erkeklerin hiç aktivite yapmayan erkeklere göre cinsel performanslarının yüksek olduğu, kas yoğunluklarında ciddi artışların bulunduğu ve kolesterolün normal sınırlar için kaldığı görüldü.