Harika çocuk mu, şımarık hipster mı?

Cannes’ın da gözdesi olan Xavier Dolan, 25 yaşında. Hepsi A sınıfı festivallere seçilen beş uzun metrajlı filmin yönetmeni. Kanada’nın genç yeteneğini tanıyalım.

Kimine göre harika çocuk, kimine göre fazla şımartılmış bir hipster... Ama kendi kendisinin fetişi olduğu kesin! Tom Çiftlikte/Tom a la Ferme adlı filmi bu hafta Türkiye’de de gösterime giren Xavier Dolan, 19 yaşından beri sinema dünyasının gözdesi... Bugün 25 yaşında olan bir yönetmenin, hepsi A sınıfı festivallere seçilen beş uzun metrajlı filme imza atmış olması hakikaten şaşılası bir başarı.

Kanadalı Dolan yetenekli, yakışıklı, genç, kameranın arkasında da önünde de çalışıyor... Eh, günümüz sinemasında bundan iyisi Şam’da kayısı... Peki, başarılı olmanın her koşuluna sahip bir genç sinemacı mı Dolan yoksa bu özellikleri yüzünden mi başarılı sayılıyor? Doğrusunu isterseniz kim, neden, nasıl her filmini seviyor, benim için muamma! 67. Cannes Film Festivali’nde bir gazeteci arkadaşım yanımda Mommy’yi ayıla bayıla izlerken bana hafakanlar basıyordu... Oysa 2008 yılında yine Cannes Film Festivali Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterilen, Annemi Öldürdüm/J’ai tue ma mere adlı ilk filmini gayet de hoş bulmuştum. Ama sonrası, belki Laurence Anyways hariç, oldukça tartışmalı.

ROLÜMÜ BAŞKA BİRİ OYNAYAMAZDI

Dolan, geçen ay, Mommy ile Cannes’da yarışan en genç yönetmen unvanını kazanıp sinema tarihinin yaşayan efsanesi, 84 yaşındaki Jean-Luc Godard ile Jüri Ödülü’nü paylaştı! 67. Cannes Film Festivali’nde yarışan en genç ve en yaşlı yönetmen arasındaki bu paylaştırmanın ‘kültürsüzlük’ ve ‘görgüsüzlük’ olarak nitelendiğini sinemanın çok önemli kalemlerinin ağzından bizzat duydum! Ki Mommy’yi beğenenler arasında yer alıyorlardı... Ve Mommy, etkin ve yetkin eleştirmenlerin yorumlarına bakılırsa Kış Uykusu’nun en yakın rakibiydi! Jane Campion başkanlığındaki jüriden birilerinin de gönlünü çelmiş olmalı ki pek sevilen bir genç yeteneği es geçmeyelim dediler ve herkesten daha genç işi bir film çeken, dedesi yaşındaki Godard ile aynı ödüle layık gördüler. Kadrajı daraltıp, dikey bir görüntü elde ederek çektiği , anne-oğul-komşu kadın üçgenini konu alan Mommy ile bir dahaki Cannes seferinde ödül potansiyeli oluşturdu.

Peki aslen kimdir Xavier Dolan? Kanada’nın Quebec eyaletinden bir genç sinemacı... Annesi Genevieve Dolan tanınmış bir romancı. Babası Manuel Tadros tanınmış bir müzisyen. Kültür sanat çevresinin içine doğup dört yaşında çocuk oyuncu olarak adım attı mesleğe. Daha 18 yaşında annesiyle ilişkisine odaklanan bir senaryo yazdı. Bir söyleşisinde “Yönetmenliğe başladım çünkü oynamak istiyordum! Kimse bana iş vermiyordu, ben de kendi işverenim oldum. 14 yaşına geldiğimde kimse beni aramamaya başladı, seçmeler bitti, tık yoktu. Oyunculuğu özledim. Annemi Öldürdüm’ü yazdığım zaman, kendi hayatım olduğu için bu rolü benden başka kimsenin oynayamayacağı belliydi. Kimsenin yeteneğini tartışmıyorum; sadece benim hayatım olduğu için bu rolü başkası oynayamaz diye düşünüyordum. Bir yönetmene verilirse, irite edici bir yakışıklıyı işe almak isteyecek ve o rol ben olmaktan çıkacak diye düşündüm” diyordu. Annemi Öldürdüm’ün başarısı üzerine bütün kapılar ona açıldı. İkinci filmi Hayali Aşklar/Les Amours Imaginaires Cannes’da yan bölümden Resmi Program’a terfi etti. Popüler şarkılar üzerinden bir aşk üçgeni oluşturan, Truffaut klasiği Jules ve Jim’e gönderme yapmaya çabalayan Hayali Aşklar,  Belirli Bir Bakış bölümünün Gençlik Jürisi’ne cazip geldi ki kendisi ‘Hiçbir filme gönderme yapmam’ diyordu... Nasıl demeli, ukalaca ya da küstahça bir tavırla!

Venedik ve Toronto’ya seçilen Tom a la ferme/Tom Çiftlikte, tiyatro oyunundan uyarlama bir gerilim filmi olduğu için kendisine dair birçok özelliği janrın gerekleri uğruna geride bıraktı. “İlle de bana benzeyen şeylere ve kendi meselelerime takıntılı değilim. Film yapmaya  takıntılıyım, o öykünün ihtiyaç duyduğuna en uygun olan stile takıntılıyım. Stil ve estetik uğruna kendimi kısıtlamak ve bana ait olan pek çok şeyi geride bırakmak zorunda kaldım. Gayet cool bir mücadeleydi” diyor bu film için. Ama bir film yaptığında prodüksiyonun her aşamasını kontrol etmek ve mutlak söz sahibi olmak istediğini de itiraf ediyor.

Karakterlerin hiç susmadığı Mommy’den de gözlemlendiği üzere Dolan için bir film yazmanın en iyi, en sevdiği yanı diyalog. Tom Çiftlikte’nin oyun yazarı Michel Marc’ın diyaloglarını çizgiüstü buluyor: “Sözcükleri insancıl, samimi , komik ve küstahça. Tam da sevdiğim diyalog türü.”  Bu yıl Cannes’daki eleştirilere bakılırsa Mommy’de kendi de kıvamı tutturdu. Dolan’ın dehasına dair ortak kanılara şimdilik şerh koyacağım ama her sinemasever gibi bu genç enerjiyi takipteyim.