Hasan âli Yücel’in solcu olduðu da nereden çýktý

Adý, millî eðitim bakanlýðý ile özdeþleþti; fakat solcu olduðu sadece bir efsane. DP’liler ve milliyetçi gruplar onu solcu olmakla suçlayýnca, solcular da yýllar sonra ona sahip çýktýlar, mesele sadece bundan ibaret.

1946 seçiminden sonra kurulan Recep Peker hükûmetinde Hasan Âli Yücel artýk yoktu. Oysa Ýsmet Ýnönü’nün cumhurbaþkanlýðý döneminde Atatürk’ün ölümünden hemen sonra kurulan Celâl Bayar hükûmetinde Millî Eðitim Bakaný olmuþ ve bu görevini aralýksýz sürdürmüþtü. Ama Atatürk döneminde bakan deðildi. Yücel’in baþýna gelenler de bakanlýðýný yitirmesinden sonradýr.

Kenan Öner-Hasan Âli Yücel davasý

Soðuk savaþ döneminin hemen baþýnda gerek CHP, gerekse DP birbirlerini komünistlikle suçlamakta gecikmemiþlerdi. DP de komünistlik ithamý altýnda kalmamak çabasýndaydý. Dönemin ünlü DP Ýstanbul il baþkaný Kenan Öner, birden Yücel’i bakanlýðý döneminde komünistleri ve solcularý himaye etmekle suçlayýnca, iþ ciddiye bindi. Yücel hakaret suçlamasýyla Öner’i mahkemeye verdi ve dönemin en ünlü siyasî davalarýndan biri böyle baþladý. Öner’in þahitleri genellikle çok kýsa bir süre önce Irkçýlýk-Turancýlýk davasýndan önce mahkûmiyet ve daha sonra da beraat almýþ olan sanýklardý. 1944 yýlýnda açýlan bu diðer ünlü davanýn ardýnda Yücel’in bulunduðu söylentisi, neredeyse siyasî gerçeklik kazanmýþtý. Bu bakýmdan yeni dava, adeta eskisinin bir rövanþý olarak da algýlandý. Öner, Yücel’in bakanlýðý döneminde ünlü solcu ve komünist isimleri himaye ettiðini, onlarý önemli pozisyonlara getirdiðini ileri sürerek, ayný zamanda CHP’nin komünistliðini kanýtlama çabasýndaydý. Elbette bu davanýn tek baþýna ele alýnmasý yeterli olamaz; aksine Amerika ile iliþkiler, Köy Enstitüleri’ne karþý yükselen eleþtiri sesleri, üniversitede solcu hocalarýn tasfiyesi ile birlikte tüm solun tahribi süreci içinde önemli bir yere sahiptir.

HASANOÐLAN KÖY ENSTÝTÜSÜ KOMÜNÝZMÝ YAYIYOR ÝDDÝASI

Ýddialara göre; Yücel, bakanlýðý dönemde DTCF’de açýlan felsefe bölümüne “komünistliði ile tanýnan” Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Niyazi Berkes, Mediha Berkes ve Muzaffer Þerif Baþoðlu’nu atamýþtý. Boratav, Almanya’da eðitimi sýrasýnda “Türkiye’den gelen rejim yoldaþlarý ile temas etmek, Almanya’da takibe uðrayan Yahudi evlerinde oturmak, milliyetçilik aleyhinde sözler söylemek gibi hareketleri ile talebe arkadaþlarýnýn dikkatini çekmiþ ve kendisine ihtaratta bulunulduðu halde, dinlememiþ ve arkadaþlarý tarafýndan resmen þikâyette bulunulmuþtu.” Bunun üzerine Almanya’daki öðrenci müfettiþi ve halen Recep Peker hükûmetinde Millî Eðitim Bakaný olan Reþat Þemsettin Sirer tarafýndan söz konusu ihbarlar incelemeye alýnmýþ ve haklý görülerek, Boratav Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmýþtý. Boratav, yine ünlü solcu Yurt ve Dünya dergisinin yayýncýsý ve sahibiydi; “Hasanoðlan Köy Enstitüsü’nde komünizmin teessüs ve intiþarýna yardým” etmiþti. Behice Boran da, ayný derginin sahip ve yazarýydý. Ayrýca yine Hasanoðlan Köy Enstitüsü’nde öðretmendi. Niyazi Berkes de, ayný derginin yayýncýsý ve yazarýydý. Muzaffer Þerif Baþoðlu da bir baþka solcu Adýmlar dergisinin sahibiydi. Kendisi eðitim için ABD’ye gitmeden önce 1944 yýlýnda komünist olduðu gerekçesi ile yirmi gün kadar tutuklu kalmýþtý. Adý geçen bütün kiþiler halen DTCF’de görevliydiler.

Ýþe alýnanlarýn hepsi 'olaðan þüpheli'

Diðer yandan, Sadretin Celâl Antel de Ýstanbul Üniversitesi’ne Yücel tarafýndan atanmýþtý. Oysa kendisi komünist siyasî geçmiþi ile tanýnýyordu. Sabahattin Âli konservatuvarda çalýþýyordu. Adnan Cemgil de Ankara Atatürk Lisesi’ne öðretmen olarak atanmýþtý. Oysa ikisinin de komünist olduðu açýktý. Ankara Üniversitesi Rektörü Þevket Aziz Kansu da “galiba kýsa bir müddet hapse” girmiþti. Kansu, milliyetçilik aleyhindeydi ve enternasyonalist eðilimi ile tanýnmýþtý. Siyasî geçmiþi itibari ile de komünist olarak biliniyordu. Hasan Âli Ediz de komünistlik suçlamasý ile Askerî Týbbiye’den uzaklaþtýrýlmýþtý. Oysa Maarif Matbaasý’nda görev almýþtý. Yurt ve Dünya dergisine Millî Eðitim Bakanlýðý tarafýndan 300 adet abone olunmuþtu ve dergi bu þekilde desteklenmiþti. Yücel’in oðlu Can Yücel de, yine ayný fakültede benzer faaliyetler içindeydi ve hatta bu tür çalýþmalarý sevk ve idare ediyordu. Yücel aleyhindeki iddialar bu þekildeydi.

 Yücel, solcularý himaye ettiðini reddediyor

Yücel, kendisine yöneltilen iddialara yanýt verirken, Sadrettin Celâl Antel’e bakanlýðý döneminden önce üniversitede görev verildiðini; Antel’in bakanlýðý döneminde 1944 yýlýnda bakanlýk emrine alýndýðýný, ancak daha sonra Danýþtay kararý ile görevine yeniden geri döndüðünü belirtiyordu. Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Mediha Berkes, Muzaffer Þerif Baþoðlu ile Behice Boran’ýn atamalarý da bakan olmasýndan önce gerçekleþmiþti. Boratav, Yücel döneminde 1945 yýlý sonlarýnda Görüþler dergisine yazý yazdýðý için bakanlýk emrine alýnmýþtý. Ancak bu karar Danýþtay tarafýndan 26 Nisan 1946 tarihinde iptal edilmiþti. Muzaffer Þerif Baþoðlu da, ayný þekilde Yücel’in bakanlýðý döneminden önce öðretmen olarak tayin edilmiþ, daha sonra Amerika’daki ihtisasýný tamamlamasýnýn ardýndan üniversitedeki görevine Yücel tarafýndan atanmýþtý. Nitekim Behice Boran ile Muzaffer Þerif Baþoðlu’nun doçent olarak DTCF’ye atanmalarý 1939 yýlýnýn Mayýs ve Haziran aylarýna denk düþüyordu. Bu tarihler Yücel’in bakan olduðu dönemdi.

Rýfat Ilgaz da ayný dönemde görevde

Yücel, Baþbakanlýða 14 Mayýs 1946 tarihinde ulaþan yazýsýnda, kendisinin “politik eðilimi malum bulunan Görüþler adýndaki siyasî dergiye yazý göndermiþ, neþretmiþ veya vaaddetmiþ olmalarý sebebine ve fakültedeki çocuklarýn fikirlerini zararlý istikâmetlere yöneltmekte âmil olduklarý kanaatine dayanýlarak memurin kanununun 60. maddesi gereðince bakanlýk emrine alýnmýþ” olan Pertev Naili Boratav ile Niyazi ve Mediha Berkes’in Danýþtay’ýn iptal kararý üzerine göreve iadelerini talep etmiþti. 

Yine Yücel’in savunmasýna göre; Ahmet Cevat Emre kendisi bakan olmadan yýllarca önce milletvekili olmuþtu. Hasan Âli Ediz, Yücel’in bakanlýðý döneminde Maarif Matbaasý’nda görev almýþtý. Yücel’in bakanlýktan ayrýlmasýndan sonra da görevine devam etmiþti. Yücel savunmasýna þöyle devam ediyordu: Köy Enstitüleri’ne yönelik suçlamalar da asýlsýzdý. Bütün dönem boyunca sadece Eskiþehir Köy Enstitüsü’nde bir ihbar olmuþ ve yapýlan soruþturma sonucunda da ilgili kiþi görevinden uzaklaþtýrýlmýþtý. Halen mahkemesi de devam ediyordu. Rýfat Ilgaz, 1944 yýlýnda öðretmenlikten uzaklaþtýrýlmýþtý. Yeniden öðretmenliðe atanmasý ise, Yücel’in bakanlýk görevinden sonraya rastlýyordu.

Yücel, Turancýlara yapýlanlarý anlatýyor

Yücel, milliyetçilere baský yaptýðý yolundaki iddialarý da yanýtlamaya çalýþýyordu: Hüseyin Namýk Orhun, Irkçýlýk-Turancýlýk davasýndan beraat ederek serbest kaldýktan sonra bizzat kendisi tarafýndan öðretmen olarak atanmýþtý. Ârif Nihat Asya, Yücel döneminde müdürlük görevinden alýnmýþ ve tayini bir baþka okula yapýlmýþtý. Emin Soysal, 1942 yýlýnda Kýzýlçullu Köy Enstitüsü müdürü iken görevinden alýnmýþ ve 1943 yýlýnda da cezalandýrýlmasýna karar verilmiþti. Ýbrahim Sururi Ermete ise, SCF’nin Balýkesir il baþkanlýðýný yapmýþtý ve ismi Menemen olayýna karýþtýðýndan mahkûmiyeti vardý. Ancak Millî Þef döneminde Fethi Okyar’ýn Adalet Bakanlýðý sýrasýnda Ýzmit hapishanesi müdürlüðüne tayin edilmiþti. Bir baþka nokta da, bakanlýðýn Yurt ve Dünya dergisine olduðu kadar, milliyetçi eðilimleriyle tanýnan Çýnaraltý dergisine de abone olduðuydu. Ayrýca 1944 yýlýnýn Mayýs ayýnda Yurt ve Dünya ile Adýmlar dergisinin kapatýlmasý baþbakanlýða resmen kendisi tarafýndan önerilmiþti.

Solcularý nasýl cezalandýrdýðýný anlatarak kendini savundu

Yücel’E sonradan kondurulan solculuk, sanýrým Köy Enstitüleri ile bakanlýðýn klâsikler dizisini yayýnlamasýndan ileri gelmektedir. Sonradan milliyetçi gruplarýn hýþmýna uðradýðýnda da savunulmasý gereken kiþi olarak görülmüþ olmalýdýr. Oysa Yücel’in savunmasý, kendisinin gerçekte solcu ve komünist olan bu kiþileri korumadýðýna, aksine onlarý cezalandýrdýðýna dayanýyordu. Yücel, bu sýrada adeta cadý kazanýna atýlan bu kiþileri savunmak yerine, aksine onlarý bakanlýðý döneminde nasýl ve niçin cezalandýrdýðýný anlatmak suretiyle bir anlamda temize çýkmaya çalýþýyordu. Kendisi de solcu deðildi. Solcularý da bakanlýk emriyle görevlerinden almaktan çekinmemiþti. Savunmanýn özü buydu; bu savunma tek baþýna Yücel’in solcu olmadýðýný anlatmaya yeter de artar bile. Fakat sol buna raðmen Yücel’i kendinden görmeye devam etti. Acaba Yücel’in iþinden ettiði ünlü solcular zamanýnda solun ona bu desteðini nasýl deðerlendirmiþlerdi? Herhalde acý acý gülümseyerek. Ama acý gülümsemeyi fark eden bir sol neden olmamýþtý?

Görevden alýnanlar Danýþtay kararýyla döndü

Muzaffer Þerif Baþoðlu, 1944 yýlýnda yedek subay okulunda “komünizm tahriki” nedeni ile gözaltýna alýnmýþ, ancak yaklaþýk bir ay sonra tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýlmýþtý. Niyazi Berkes, 1939 yýlýnda DTCF’ye atanmýþ ve daha sonra Görüþler dergisine yazý yazdýðý için bakanlýk emrine alýnmýþtý. Mediha Berkes de, 1939 yýlýnda ayný fakülteye tayin edilmiþ ve Görüþler dergisine yazý yazmasý nedeni ile 1945 yýlýnýn son günlerinde bakanlýk emrine alýnmýþtý. Adnan Cemgil, 1939 yýlýnda bakanlýkta görevlendirilmiþ ve Görüþler dergisine yazý yazdýðý için de bakanlýk emrine alýnmýþtý. Ancak bu karar Danýþtay tarafýndan iptal edilmiþti. Sabahattin Âli, Yücel’in bakan olmasýndan yýllar önce öðretmen olarak tayin edilmiþti ve Yücel görevine baþlamadan önce Ankara Devlet Konservatuvarý’nda görevli bulunuyordu. O da 1945 yýlýnýn Aralýk ayýnda bakanlýk emrine alýnmýþtý. Behice Boran, 1939 yýlýnda DTCF’ye atanmýþtý. Ancak Görüþler dergisine yazý yazdýðý için 1945 yýlýnýn Aralýk ayýnda bakanlýk emrine alýnmýþtý ve bu karar Danýþtay’ca 26 Nisan 1946 tarihinde iptal edilmiþti. Gerçekten de Vatan gazetesi 4 Mayýs 1946 tarihinde, 15 Aralýk 1945 tarihinde bakanlýk emrine alýnan Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Behice Boran ve Mediha Berkes ile ilgili kararlarýn 26 Nisan’da Danýþtay’ca iptal edildiðini duyuruyordu.