Hasan Cemâl sevdiðim bir arkadaþdýr. Otuz yýlý aþkýn hukûkumuz var. O bakýmdan baþýna gelenlere üzüldüm. Baþbakan’dan geldiði iddia edilen baský üzerine yazýsýný koymamak ve sonra nâzikâne kapýyý göstermek, eðer doðruysa bunlar, pek hoþ olmamýþ.
Zâten bu tür olaylar, arkadaþlarýmýzýn baþýna geldiði için deðil baþlýbaþýna, bizâtihî nâhoþ. O bakýmdan ben bu olanlara, kýdemli arkadaþlarýmdan Hasan Cemâl’in deðil de, o âna kadar adýný bile duymadýðým baþka bir meslekdaþýn baþýna gelseydi de üzülür, bu davranýþý eleþtirirdim. Eh, Hasan Cemâl olunca tabii bir mikdar daha fazla üzüldüm. Çünki, dedim ya, Hasan Cemâl’i severim, eski arkadaþýmdýr. Baþbakan’dan gelen baský, bâzýlarý bir telefon diyorlar, üzerine Genel Yayýn Yönetmeni’nin esas duruþa geçip derhâl o yazarý kapýdýþarý etmesi, neresinden bakýlsa zarif bir davranýþ deðil. Ama Baþbakan da bunu kesin bir dille yalanladýðýna göre böyle bir durumun doðru olmadýðýný varsayabiliriz...
Öte yandan bu konuda günlerdir yazýp çizen arkadaþlar haklý olarak ateþ püskürüyorlardý. Ancak böyle bir hâdisenin Bâbýâlî’de ilk kez vukû bulduðunu yazanlar yanýlýyorlar. Ben en az bir olayý daha hatýrlýyorum ki o da “Milliyet”de cereyân etmiþdi. 1980’lerde ben de “Milliyet”de sütun yazarýydým. Bir yazýmýn hoþuna gitmemesi üzerine devrin Baþbakaný olan zât yine tek bir telefonla benim kovulmamý saðlamýþdý! Mesut tesâdüf...
Ha, bunu anlatýrken aklýma ikinci bir olay daha geldi, beni o yýllar yine hoþa gitmeyen bir yazým dolayýsýyla “Cumhuriyet”den de kovmuþlardý. Hani þu “solcu” gazetemizden... O sýrada bana kovulduðumu teblið eden genel yayýn yönetmeninin adý da, þeydi, HasanCemâl... Benim de bir vedâ yazýsý yazmaya dahî imkâným olmamýþdý... Yâni böyle hâdiseler cereyân edebiliyor bâzen Türkiye’de... Genç arkadaþlara tavsiyem, öyle “ilk defâ” filan diye desteksiz atarak kendilerini gülünç duruma düþürmesinler!
Ancak burada yine dikkatimi çeken bir baþka husûsa daha deðinmeden edemeyeceðim:
Bugün Hasan’a karþý iþlenen haksýzlýðý haklý olarak alabildiðine eleþtiren, skandalize olan ve aðzýna geleni söyleyen arkadaþlardan hiç, ama hiç biri ben kendimi ansýzýn kapýnýn önünde bulduðum zaman zahmet edip tek bir kelime yazmak ihtiyâcýný hissetmemiþdi.
Her iki seferinde de!
Þimdi denebilir ki “E, Kardeþim, seni de her gitdiðin yerden kovuyorlarmýþ. Otursanaedebinle oturduðun yerde!”
Haksýz sayýlmazlar. Bana rahat batýyor zâhir.
Ne demeli, o eski güzel günlerin hasretiyle yanan birtakým arkadaþlarýmýz herhalde bugün “Zâlim ve demokrasi düþmaný” Erdoðan’a raðmen müdhiþ birer cesâret örneði sergileyebiliyorlarsa buna ancak þapka çýkarýlýr.
Sonra þapkanýn içinden de bir tavþan...
Ne diyordum?
Hasan’a üzülmedim desem yalan olur...