Hasbünallah

“Hasbünallah” diye yazmýþ bayan öðretmen. “Allah bize yeter” demek. Þ. K. diye rumuzlayayým ismini. Görevden alýnmýþ, neden alýndýðýný bilmiyor. “FETÖ kriterleri”nin hiçbirine uymuyor durumu.

“28 Þubat döneminde de baþörtüsü yüzünden maðdur oldum”diyor.

Onun yazmadýklarýný Eðitim Bir - Sen yöneticisi anlatmýþ ondan habersiz. Þ.K. Haným o kadar onurlu ve gönlü kýrýlmýþ ki, baþka söze gerek duymamýþ: “Hasbünallah – Allah bize yeter.”

Bu küçücük kelimenin içinde o kadar çok þey var ki: O biliyor, O görüyor, O'nun bildiðini neden sýzlanarak bir kere daha seslendireyim ki...

Bir yerde “Hasbünallah” dendiðinde bizim yazdýklarýmýz da fazla görünüyor.

“Hasbünallah”ý zaman zaman Tayyip Bey de söyler. Bu Müslümanýn sýðýnaðýdýr çünkü. Müslümanýn dýþardan bakýnca güçsüz göründüðü durumlarda yüreðinde yankýlanan Hazreti Ýbrahim'in sýðýnaðý olan “Hasbiyallah – Allah bana yeter”, “Hasbünallah – Allah bize yeter” sözcükleri en büyük güçtür.

15 TemmuzTürkiye'deher bakýmdan ilklerin yaþandýðý bir tarihtir. Ýlk defa, dini zeminde oluþmuþ bir yapý, dindar bir siyasi kadroya karþý darbe giriþiminde bulunmuþ ve milletle birlikte darbeyi püskürten dindar siyasi kadro dini zeminde oluþmuþ yapýyý tasfiye sürecini baþlatmýþtýr.

Kemalist bir kadronun darbe giriþimi Türkiye'nin normalidir.

Darbelerin iktidarý devirmesi Türkiye'nin normalidir.

Ýktidardaki laik - kemalist kadrolarýn dindar toplum kesimlerini tasfiyeye yönelmesi Türkiye'nin normalidir.

Türkiye'de öteden beri siyasal - ideolojik farklýlaþmalar vardýr, hakim yapý genelde Kemalist karakterlidir ve dindar toplumsal varlýk, genellikle tasfiyeye maruz kalýr. Dini zeminde oluþmuþ bir yapýnýn darbe giriþiminde bulunmasý da, 15 Temmuz'a kadar düþünülmeyecek bir durumdur.

15 Temmuz'un ilkleri bu açýdan dikkat çekicidir.

Burada, dini zeminde oluþmuþ yapýnýn, dindar kadroya karþý darbe giriþiminde bulunmasý, o yapýnýn tefessühü açýsýndan acayiptir. Nasýl bir zihniyet pörsümesi yaþanmýþtýr ki, insanlar, yaný baþlarýnda saf tutan “kardeþler”ini kýymak üzere yola çýkabilmiþlerdir.

Darbe giriþimi baþarýsýz olmuþtur. Bu Türkiye için hayati bir durumdur.

Baþarýsýzlýk durumunda, darbe giriþimine iþtirak edenlerin en aðýr cezalara çarptýrýlmasý, yola çýkanlarýn bilebileceði bir hadisedir. Darbe baþarýlý olursa kendi hukukunu getirir, baþarýsýz olursa ihanetle yargýlanýr. Darbecilerin ihanetle yargýlanmasýnda bir sorun yoktur.

Ancak darbe ile iltisaklý yapýnýn, dini zeminde oluþmuþ bir “Cemaat” hüviyeti vardýr. Evet, “Cemaat” çok çok baþkalaþmýþtýr. Türkiye kurulu düzeninin islami alaný potansiyel tehdit olarak görmesinden kaynaklanan “korunma refleksi” giderek istihbarat yapýlanmasýna, “paralel devlet” halinde devlete nüfuza ve nihayet dindar bir kadronun iktidarýnda da, “Devlet benim” küstahlýðýna dayanmýþtýr. Darbe giriþimi bu güç zehirlenmesinin ürünüdür.

Ama bir de bizzat Sayýn Cumhurbaþkanýnýn “Ýbadet ve Ticaret katmaný” dediði alan vardýr. Üst paragrafta iþaret ettiðimiz zehirlenme, bu iki alaný ne kadar zehirledi, bu bilinmiyor. Ama “iltisaklý alan” denilen alanda, ciddi bir “geçiþlilik” bulunduðu anlaþýlýyor. Hem sýrf dini saikle o yapýnýn içinde bulunanlar hem de, baþka dini yapýlarla iliþkili olduðu halde, projektörler “dini alan” üzerinde dolaþtýðý için, yanlýþlýkla operasyona maruz kalanlar Türkiye gündemine “maðduriyet sorunu” olarak geliyor.

Tasfiyeler, kemalist bir kadro tarafýndan yapýlmýþ olsaydý, insanlar, baþka türlü “Hasbünallah” derlerdi kuþkusuz. Bu dönemdeki “Hasbünallah”ýn tamamýnýn içinde derin bir gönül koymuþluk bulunduðu açýktýr. Sayýn Cumhurbaþkaný Bahreyn'deki konuþmasýnda, etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep farklýlýklarýndan kaynaklanan çatýþmalarý örnek göstererek“Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyor”diyor. Buradan yola çýkarak “Bizler, diyorum, FETÖ çýlgýnlýðýný bertaraf ederken, “kendi kendini tüketme” sendromuna fýrsat vermemeyi baþarabilseydik.”