Anayasa Mahkemesi Baþkaný Haþim Kýlýç’ýn kuruluþ yýldönümü nutku, o törende sarfettiði sözler her þeyden önce kýrýcý ve yakýþýksýz olmuþtur. Bir Anayasa Mahkemesi Baþkaný’na yakýþmamak bir yana en çok da Haþim Bey’e yakýþmamýþtýr. Türkiye siyasal sisteminin, demokrasisinin, hukuk sisteminin problemlerinin ne olduðunu en iyi bilenlerden birisi olarakKýlýç, yaþanan bütün deðiþimin dýþýndan bir yerden konuþtu. Bariz bir Eski Türkiye sedasý vermiþtir. O Türkiye’nin en çok gadrine uðrayan, o ülkeden en çok rahatsýz olan bir isim olarak, mimarisi böyle bir konuþma yapmasý þaþýrtýcý ve þoke edicidir. Fikirleri deðil, konuþmasýnýn hedefi, imalarý ve gerginliði þok etkisi yaratmýþtýr.
Bu konuþma ne yazýk ki iyi bir hatýra olarak anýlmayacaktýr.
Bir prensibi hatýrlayalým... AYM’nin kararlarý bazen siyasi olabilir. Neticede TBMM’nin siyasi yöntemlerle ürettiði kanunlarý deðerlendirmektedir. Gayet tabii ki mahkeme tarafýndan yapýlan her tercih, iptal ya da onay siyasi bir kimlik taþýr. Toplumun ve siyasi yelpazenin bir kýsmýný memnun eder diðer tarafýný da edemez. Bir kanun veya þimdilerde baþlayan bir kiþisel müracaat AYM’ye gitmiþse iki farklý siyasi kampýn ikisini birden tatmin etmek de zaten imkansýzdýr. Dolayýsýyla yüksek mahkemeler toplam memnuniyet baskýsýndan arýnmýþ olmak zorundadýr.
Verecekleri kararýn siyasi sonuç üretmesi doðaldýr ama bu kararý verirken siyasi düþünmeleri öyle deðildir.
Yüksek yargý siyasi polemik yapamaz
Bu temel prensibin ýþýðýnda mahkeme baþkanýnýn pür siyasi bir konuþmayla toplum önüne çýkmasý asla doðru deðildir. Siyasi olamayacak, hele hele üst düzey perdeden siyasi polemik yapamayacak birisi varsa o da AYM Baþkaný’dýr. O zaman kaçýnýlmaz olarak devreye sempati kazanma çabasý, toplumun farklý kesimlerine mesaj verme gayreti girer ki bu halde ipin ucunun kaçýþý da engellenemez.
Kýlýç’ýn konuþmasý siyasi polemik hevesi yüzünden ipin ucunun kaçýþýna dair bariz bir örnektir. Ertesi sabah gazeteleri açtýðýnda, yýllardýr kendisine destek veren medyanýn kritiklerine karþýlýk yine yýllardýr eleþtiren kalemlerin övgüsünü okuduðunda bunu anlamýþ olmalýdýr. Bu tablo anormaldir ve anormal olan bir þeyde sorun var demektir.
Haþim Bey gibi kimliði, kiþiliði, kariyeri malum bir profilin de böylesi sansasyonlara ihtiyacý olmamalýdýr. O sansasyonun kariyerine katký yapmadýðýný, birkaç günlük bir medya malzemesi saðlamaktan baþka sonuç doðurmadýðýný bilmelidir.
Türkiye demokrasisinin aðýr paralel tehditle karþý karþýya olduðu günlerde böyle bir konuþma yapmak; hukukun temel ve evrensel ilkelerine deðil hukuksuzluðun devamýna hizmet eder.
Beni þaþýrtan þey de Haþim Bey gibi demokrasinin yaþadýðý tehdidi herkesten iyi gözlemleyebilecek bir tecrübe insanýnýn bu hakikati ýskalamýþ olmasýdýr. Her þeyin, atýlacak her adýmýn hukuk içinde olmasý olmazsa olmaz bir kuraldýr ama bu, yüksek yargýnýn vesayete karþý mücadele duyarlýlýðýna mani deðildir. Çaba göstermek herkesin þahsi tercihi olsa da sorumlu kiþilerden duyarlýlýk beklemek toplumun hakkýdýr.
Ayný vesayetin ayak izleri
Demokrasiyi ve hukuk sistemini; dolayýsýyla hukuk devleti ilkesini koruyup ayakta tutacak olan sadece hükümet ve parlamento deðildir. Ýþte o zaman en çok þikayet edilen þey olur ve çoðulculuk deðil çoðunlukçuluk tahakkuk eder. Yine de AYM Baþkaný kendisini böyle bir þeye mecbur hissetmeyebilir ama en azýndan Eski Türkiye alýþkanlýklarýnýn avdetine aracýlýk yapmak hakký yoktur.
Sistem üzerindeki vesayet arzusu ve giriþimleri bitmiyor...
Refah ve Fazilet partileri kapatýlýrken, baþörtüsüne özgürlük getiren anayasa deðiþikliði anayasaya aykýrý bir þekilde iptal edilirken ve 367 ayýbý kabul edilirken bu ülkenin sorunu neyse bugün de paralel tehdide karþý aynýdýr. Bunu Haþim Bey’den daha iyi kim bilebilir!..