Hay sizin yediğinize vay sizin içtiğinize...

İnsan umut etmeden yaşayamıyor....

Dün, yazıyı birlikte üzülme umuduyla bitirmiştim.

Belki çocuk yanlarım, Belki ölüme karşı yaşamı savunma inancım,

Belki de bu toprakların ortak acılarla yoğrulduğunu bilen hafızam yaptırdı bana bunu...

Bilmiyor ve ilgilenmiyorum...

Bildiğim ve anladığım birlikte üzülmek gibi bir tesellimizin bile olmadığı...

***

Büyük şirketler ve çalıştıkları ajanslar, yeni açılışların mesajını paylaşacak başka gün bulamadınız mı sahiden?

Abartılı sıfatlar kullanarak geçtiğiniz mesajlara böyle bir günde bırakın kayıtsız kalmayı öfke duyuyor insan.

Kapitalizmin bile bir aklı vardır, neden kullanmak aklınıza gelmiyor?

Sonra popüler karakterler...

Kimi gazeteci kimi her işi yapan, kimi oyuncu, kimi sadece baba parası yemekle meşgul olan...

Allah aşkına sosyal medyada yediğinizi, içtiğinizi, yaptığınız sporu, gittiğiniz mekanı, bilmem ne kutlamasını paylaşacak başka gün, zaman bulamadınız mı?

Bu kadar yabancı mısınız gerçekten bu ülkeye?

İnsanların canı yanarken sizin kendinizden başka ilgilendiğiniz başka bir şey yok mu?

***

Diyelim ki bu kadar kör kapitalist, kendisinden başka hiçbir şeyi umursamayacak kadar da narsist bir yapınız var.

İş yeri, şube açıyor, yeni bir ürünü pazarlamasını yapıyorsan müşteriye ihtiyacın var.

İnsanlar yaşamına imrensin, beğensin istiyorsan, o zaman da başkalarının ilgisine ihtiyacın var.

Farkında değil misin, ne müşteri olacak halimiz var ne de bir başkasının yaşamına öykünecek halimiz.

Biz hikayesi yarım kalan insanların acısında ve o acıdan bile faydalanmaya çalışanların derdindeyiz.

Yani bizim algılarımız hadım oldu ama siz hala “kaç çocuğun var?” diye soruyorsunuz...

***

Mutlu Aşk Yoktur şiirini bilir misiniz Aragon’un?

Eşi Elsa ile Paris yakınlarında değirmenden bozma bir evde yaşamışlardı, hikayeleri büyük aşklar arasında gösterilir.

Günün birinde Aragon, mutlu bir evliliği olmasına rağmen neden Mutlu Aşk Yoktur şiirini yazdığını açıklar:

“O şiiri yazdığım yıllarda Paris Nazi işgali altındaydı ve toplumsal mutsuzluğun olduğu bir yerde bireysel mutluluk olamaz diye yazdım o şiiri” der.

İnsanların canları yanıyorken, yok bilmem ne açılışı basın bülteni yollayanlar ya da “şunu yaptım,bunu tamamladım, ahan bunu da yedim” diyenler:

Anladık pek alakanız yok bizimle... O zaman gölge etmemenizi rica edebilir miyiz?