Hay Way Zaman

Hay Way Zaman’ýn Ankara galasý da yapýldý. Nezahat ve Kazým Gündoðan çifti çok deðerli bir hikaye anlatýyorlar.. Dersim’in yüzlerce kayýp kýzlarýndan birinin hikayesini, gözyaþlarý içinde izliyor ve film bittiðinde içinde bulunduðunuz zamaný adeta unutuyor, kendinizi bir karabasanýn içinden uyanmýþ gibi hissediyorsunuz.

O karabasanýn içinde kimler yok ki..

Ýsmet Ýnönü, Mustafa Kemal, Celal Bayar, Abdullah Alpdoðan Paþa ‘manevi kýz’ Sabiha ve sair efratlar, yani kavruk Anadolu çocuklarý, yani Kürtlerle, Domuz ve Kurt arasýnda bir fark görmemesi saðlanarak harekata sürülmüþ askerler.. Asýl efratlarýn hiçbiri bugün yaþamýyor.. Ama sair efratlarýn bazýlarý yüzyýlý çoktan devirmiþ olsalar da hayattalar. Dersim’e nasýl kýydýklarýný, her þey sanki dün yaþanmýþ gibi anlattýlar.. Çok insan öldü dediler, ölenlerin bir suçu yoktu, aslýna bakarsanýz ortada bir isyan filan da yoktu dediler..

***

Bir on yýl kadar oluyor..

Dersim katliamýndan sað kurtulmuþ ve harekattan sonra, Ýstanbul’a yerleþmiþ bir maðduru dinlemiþtim.

Anlattýðýna göre, katliamdan kurtulanlar Ýstanbul’da hamallýk yaparak hayata tutunmaya çalýþmýþtý. Dersimli Dr. Sait Kýrmýzýtoprak iþte bu Dersimli hamallarla-ki sayýlarýnýn o vakitler 10 bin civarýnda olduðu söyleniyor- 1960’lý yýllarda çok dostluklar kurmuþ ve Kýrmýzýtoprak 49’lar davasýndan tutuklandýðýnda hamal dostlarý onu cezaevinde yalnýz býrakmamýþ, ziyaretine gelmiþ, ihtiyaçlarýný karþýlamýþ ve kazançlarýný hemþerileriyle paylaþmýþlardý. Kýrmýzýtoprak ve hamallar arasýndaki bu dostluða 49’lar davasýndan tutuklu olan diðer Kürt aydýnlarý bile þaþýp kalmýþlardý.. (Orhan Miroðlu-Hevsel Bahçesinde Bir Dut Aðacý/Canip Yýldýrým-Everest Yayýnlarý)

***

Benim Dersim’de karþýlaþtým amcanýn yolu, Ýstanbul’da Dr. Sait Kýrmýzýtoprak’la deðil ama Abdullah Alpdoðan Paþa’yla kesiþmiþti. Bir gün sýrtýna bir yað tenekesi yüklenir, eline bir adres verilir. Sýrtýnda yað tenekesi, o adresin olduðu binayý bulur ve tarif edilen dairenin zilini çalar. Yaþlý bir kadýn açar kapýyý ve onu içeriye alýr. Sýrtýndaki yað tenekesini indirip geri dönmeye hazýrlanýrken içerden bir ses duyulur.

Salonda olduðu anlaþýlan bir adam, belli ki eþi olan kadýna, gelenin kim olduðunu sorar. Kadýn bir hamalýn geldiðini ve ýsmarladýklarý yaðý getirdiðini söyler. Bunun üzerine adam karýsýna, ‘Gönderme onu, beklesin’ diye seslenir.. Sonra salondan çýkýp hole doðru gelir. Kýsa boylu, esmer ve yaþlýca olan bu adam, hamala yaklaþýr ve aralarýnda þu diyalog geçer:

- Nerelisin evladým?

- Dersimli’yim efendim

- Beni tanýdýn mý?

- Hayýr efendim, sizi tanýmadým.

- Evladým ben size kýyan Alpdoðan Paþa’yým. Bugün olsa yine kýyarým, hiç piþman deðilim..

Dersimli hamal susar, susmayýp ne yapacak ki zaten..

Ama Alpdoðan Paþa konuþmaya devam eder. Her nedense harekat sýrasýnda en çok kýydýðý aþiretlerden söz eder. Sonra da o aþiretlerden Ýstanbul’da yaþayan var mý diye sorar. Hamal evet var diye cevap verince, ‘bana’ der, ‘onlarý bulup buraya getirir misin, onlarý görmek istiyorum.’ Hamal o aþiretlere mensup insanlarý bulup Alpdoðan Paþa’nýn evine getireceðine söz verir. Ama korkudan bir daha o semte bile uðramaz.. 

***

Ne tuhaf..

Alpdoðan Paþa, hem Dersim kýyýmýný itiraf ediyor, bugün olsa bir daha yaparým diyor, hem de bu kýyýmdan kurtulanlarý evine davet ediyor..

Alpdoðan Paþa, aslýnda, Dersim hadisesini ‘devrim þartlarýnda olabilecek bir hadise’ ve normal bir þey gibi görüyor. Ama kýyýma uðrayan insanlarýn arasýnda, harekattan önce muhtemelen dost olduðu insanlar da vardý. Ekmeklerini yediði, sularýný içtiði insanlar. Ama iþte her ne olmuþsa olmuþ ve içlerinde ekmeðini yediði, sularýný içtiði insanlarýn da olduðu korkunç bir katliama yetkili bir general bir bölge müfettiþi olarak imza atmýþtý.

Yýllar sonra bile, katliamdan sað kurtulmuþ bir Dersimli’ye piþmanlýk duymamak anlamýnda olsa gerek ‘Bugün olsa sizi yeniden kýyarým’ diyebiliyor, ama kýydýðý insanlarý da yýllar sonra görme isteðinde bulunuyor.. 

Trajediye yol açan ideolojiye sadakat ve insan vicdaný arasýndaki kadim çeliþki. Bu çeliþkiyi hala yaþayan, kýyýmý mahkum ederken, kýyýma yol açan ideolojiyi kutsamaya devam eden ve bugün dahi bu yaman çeliþkiden kendilerini kurtaramayanlar var.

Olup bitenlere herkes gibi oturup aðlarlar, ama onlarý aðlatan hadiselerin müsebbiplerine toz kondurmazlar.

Hay Way Zaman’ýn kimi sahnelerinde Ýsmet Ýnönü ve Mustafa Kemal’in harekattan birinci derecede sorumlu gösterilmesine de muhtemelen üzülmüþlerdir.  

***

Hay Way Zaman’ýn galasý çok kalabalýktý. Sema Kaygusuz’un hazýrladýðý konuþmanýn tam metin olarak gazetelerin birinci sayfalarýnda yer almasý ne iyi olurdu. Böyle bir film ancak bu kadar güzel takdim edilebilir. Ne tek kelime eksik, ne tek kelime fazlasý vardý Kaygusuz’un.. Duygu dolu, his dolu, merhamet dolu kelimeleri yaðmur taneleri gibi salona savurdu gitti Sema Kaygusuz..

Salondaki, bütün koltuklar doluydu, filmi ayakta izleyenler oldu. Sayýn Kemal Kýlýçdaroðlu da galadaydý. Bir maðdur olarak, ailesinden birçok kiþiyi kaybetmiþ biri olarak filmi izlerken kim bilir ne kadar acý çekti.. Bu filmden sonra keþke bir gazeteci Sayýn Kýlýçdaroðlu’na mikrofon tutsa ve upuzun bir söyleþi yapabilseydi diye geçirdim içimden. Onun Dersim için, kendi trajedisi için söyledikleri geldi aklýma. Filmi izlerken, ne düþündüðünü merak edip durdum..

Bu tür belgeselleri seyrettikten sonra susmamak lazým.

Bu filmler, seyredenlerin kanaatlerinde bir deðiþime yol açýyor mu, açmýyor mu, katliamdan kurtulanlarla, katliamý yapanlarýn birebir anlatýcýlar olduðu bu muhteþem filmlere raðmen, insanlarýn bir kýsmý, hala da, ‘Dersim hadisesi devrim þartlarýnda normal’ demeye devam mý edecek, bu konuyu muhataplarýyla ve özellikle de Sayýn Kýlýçdaroðlu gibi maðdurlarla söyleþmeden, konuþmadan nasýl anlayabiliriz ki?

Bakýn Emoþ Gülver ne diyor: ‘Eðer okumuþ olsaydým, bu hayatým koca bir roman olacaktý..’ Filmin bir yerinde, böyle diyor Emoþ Ana.

Hikayelerin gücüne inanýyor o. Ama ne fayda, eli kalem tutmuyor ki! Tutsa oturup kendi romanýný yazacak. 

Neyse ki, Emoþ Ana’nýn hikayesini, inkarýn ve suskuluðun elinden çekip çýkarabilen Nezahat ve Kazým Gündoðan gibi deðerli insanlar var.

Onlar olmasa Emoþ Ana’nýn hikayesi hepten ölüydü!