1950’den bu yana Türkiye’yi birbirine benzer, belki de ayný çizgiden (Menderes, Özal ve Erdoðan gibi) hükümetler yönetiyor. Bazý yorumcular bu durumu halkýn eðitimsizliðine ve sürekli olarak yanlýþ tercihlerde bulunmasýna baðlýyor.
Doðrusunu isterseniz bu tür yorumlarý ciddiye alýnýr kýymette bulmuyorum. Hiçbir toplum kendisini yönetecek kadrolar konusunda yarým asrý aþan bir süre boyunca ve % 50 civarýnda bir mutabakatla hata yapmaz. Daha da önemlisi, Türk toplumu gibi geçmiþi çok zengin siyasi deneyimlerle dolu ve dünyanýn en kritik bölgelerinden birinde adeta bilgelik kazanmýþ bir toplumu böylesine yüzeysel bir bakýþ açýsýyla deðerlendirmek yanlýþ olur.
Bu durumda yönetimin daha çok ‘sað’ olarak deðerlendirilen kadrolara teslim edilmesinin nedeni nedir?
Bu sorunun cevabýnýn elbette ideolojik yönleri vardýr. Toplum, kendi deðerlerine daha yakýn siyasi çizgilere daha çok teveccüh göstermektedir. Bunun yanýnda meselenin bir de teknik kýsmý bulunmaktadýr. Halk sorunlarýnýn çözümünü beklemektedir ve kadrolarýn iþ yapabilme kapasitelerine de bakmaktadýr.
Sol’un hayalleri
Siyasi tarihimize kýsaca göz attýðýmýzda sol siyasi akýmlarýn hayallerinin dahi sað kanat partilerce gerçekleþtirildiðini görmekteyiz. Örneðin 1960 ve 1970’lerde sol hareketlerin en büyük ideallerinden biri Türkiye’yi yeniden demir aðlarla örmekti. Bugün hýzlý tren, Marmaray gibi projelerle ‘sað’ýn bu hayali ‘sol’un elinden aldýðýný görüyoruz.
Ayný þekilde ‘sol’un en büyük vaatlerinden biri de toplu konut projeleri üretmek, düþük faizli kredilerle orta ve alt gelir gruplarýný konut sahibi yapmaktý. Son 10 yýllýk konut çýlgýnlýðýna ve TOKÝ uygulamalarýna baktýðýmýzda ‘sol’un bu haylinin de ‘sað’ kadrolarca adeta ele geçirildiði anlaþýlýyor.
Ýmkaný olmayan öðrencilere devlet tarafýndan ücretsiz kitap daðýtýlmasý veya üniversitelerde harcýn kaldýrýlarak tam anlamýyla ücretsiz eðitime geçirilmesi düþüncesi de köken olarak sol bir öneri olmasýna raðmen yine tam tersi kadrolarca uygulamaya geçirildi.
Bugün muhalefetçe ‘halk dilenciliðe alýþtýrýlýyor’ þeklinde eleþtirilen sosyal yardýmlarýn arttýrýlmasý, fakirlere kömür, yiyecek ve giyecek daðýtýlmasý önerileri de 1960 ve 1970’lerin en popüler sol propaganda malzemeleri arasýndaydý. Evde saðlýk hizmeti ve engellilere maaþ baðlanmasý da bu baðlamda deðerlendirilebilir.
Hatýrlayacaksýnýz, 1 Mayýs’ýn bayram ilan edilmesi ve emekçiler için tatil haline getirilmesi de sol, hatta sosyalist bir öneriydi. Bu önerinin gerçeðe dönüþmesi de sað bir iktidar döneminde olabildi.
Örnekleri çoðaltabiliriz. Bu bilgiler ýþýðýnda çok rahatlýkla söyleyebiliriz ki, solun öneri ve görüþleri eðer uygulanabilir ise sað akýmlar tarafýndan rahatlýkla ödünç alýnabilmekte, hatta uygulanabilmektedir. Buna karþýn sol cenahta benzeri bir örneði görmekte zorlanýyoruz. Belki de iktidarda geçen onca yýla ve zaman zaman görülen ciddi hatalara raðmen halkýn ezici çoðunluðunun benzeri kadrolarý iþ baþýna getirmesinin temel nedeni de budur.
Türkiye’nin sorunlarý belli. Bu sorunlarý sol ve saðýn birlikte çözmesi ideal olandýr. Kim iktidarda olursa olsun güçlü bir muhalefet güçlü bir demokrasinin olmazsa olmazýdýr. Bu anlamda yukarýda özetlediðimiz tablodan çýkarýlacak çok ciddi dersler olmalýdýr.