Hayallerimiz kaderimizdir

Türkiye’yi hayallerinden uzaklaþtýran her þeyi, bizi bataklýða sürükleyen hamleler olarak görmediðimiz sürece yola çýkmanýn anlamý yok. Türkiye’nin hayalleri olmalý. Bu hayalleri gerçekleþtirecek bir ufku ve cesareti olmalý. Aksi takdirde tek hayali sizin hayallerinizin gerçekleþmesi olanlarý hayal kýrýklýðýna uðratmýþ olur.

Ýþte burasý önemli. Sadece bir kelime sizi anlatmaya ve tarif etmeye yetiyor aslýnda: Hayal. Sizi onlardan uzak durmaya çaðýranlarý, onlarý terk ettiðiniz takdirde sizinle yol yürüyeceðini söyleyenleri dinlersek kaybederiz. 

Son on yýl Türkiye’nin ‘ben de varým’ dediði bir dönem oldu. Bu coðrafyada varým ve benim varlýðým ayný zamanda kaderimdir dediði bir dönem. Korkularýndan kurtulmaya, arýnmaya ve kendisiyle kader birliði etmiþ herkesle yol yürümeye varým dediði. Varlýðýný ilan ettiði andan itibaren onca düþmanýn üzerine bir kat fazlasýný eklediði bir dönem.

Þimdi yeniden ve durmaksýzýn geri çekilmeye, haddimizi bilmeye, aklýmýzý baþýmýza almaya, razý olmaya, boyun eðmeye davet edildiðimiz þu günlerde bunlarý unutmayalým.

1 Kasým seçimlerinin sonuçlarýný pek çok açýdan konuþtuk. Anlamaya çalýþtýk. Bunca sýkýntýya, bunca baskýya, bundan ötesi bilgi kirliliðine raðmen milletin nasýl olup da böyle bir tercihte bulunduðunu kavramaya gayret ettik. Çok deðil sadece beþ ay önce, kýrgýn, küskün ve umutsuz olduðunu sandýða fýsýldayan milyonlarýn, nasýl olup da böyle bir hamle yaptýðýný; olup biteni anlamaya yetmeyen bilmem hangi disiplinin yöntemleriyle, deyim yerindeyse aðzýmýz açýk izledik.

Oysa bir tek mesajý vardý belki de olup bitenin...

Hayallerime sahip çýk. Kaderime sahip çýk. Bir kez varým dediysen, bir daha çýktýðýn yoldan sakýn ola dönme. Sana inandým, güvendim. Beni bir daha hayal kýrýklýðýna uðratma. Büyüklüðünü göster. Dün sana yan bakaný, yanýndan kaçaný, bugün uzak duraný, kimin ne dediðine bakmadan kucakla.

Düþene vurma, düþmek üzere olaný elinden tut. Hata yapaný affet. Siyasi sýnýrlarýna mahkum edildiðin günlerin alýþkanlýklarýný býrak. Mazlum edebiyatý yapma, maðdurum mazeretine hiç sýðýnma. Mazlumlarýn ve maðdurlarýn sana el uzattýðýný asla unutma.

Gönül coðrafyanda, gönüldaþlarýnla, kimin hangi dilden, dinden olduðuna bakmadan sadece ‘gönül dili’yle konuþ. Unuttuklarýný hatýrla, sana geleni geri çevirme. Kalbin bu coðrafyanýn kalbi olsun. Sözlerin onlarýn sözü, ahdin onlarýn ahdi olsun.

Eðer bu millet bunca eksiðimize, hatamýza ve zaafýmýza raðmen hala hayallerini emanet ediyorsa, hiçbir þey bundan daha deðerli olamaz.

Kimlerin kaderi bizimle bir, kimlerin hayalleri bizim hayallerimiz diye sormadan çýkýlan her yol tuzaktýr. Eðer hakikaten kalbimiz, bütün tuzaklarýn üzerinde olana ve onlarý parçalayýp bozana teslim olmuþsa, iþte o zaman emanet yerini bulmuþ demektir.

Yüzyýllar önce dört bir yandan kuþatýlan Endülüs Müslümanlarýnýn Sultan Beyazýd’a yazdýðý mektubun hitap kýsmýný bir kez daha hatýrlayalým:

‘Efendimiz, dinimizin ve dünyamýzýn güvencesi! Padiþahýmýz, Sultanýmýz, din ve dünya yardýmcýmýz! Adaletin dirilticisi! Zulme uðramýþlarýn koruyucusu! Araplarýn, Acemlerin, Türklerin ve Kürtlerin Sultaný! Darda kalmýþlarýn koruyucusu, kafirleri dize getiren efendimiz!’

Hayallerimiz kaderimizdir. Ötesi felaketimizdir.