Hayat var Jin yok
Reha Erdem’in olaðanüstü güzellikteki görüntüleriye çarpan filmi Jin, Doðu’daki barýþ süreci için simge olma potansiyeline sahip.
Ne-re-de ya-þý-yo-rum… 17 yaþýnda bir Kürt kýzý, gerilla olarak savaþtýðý daðdan inip hasta ninesini ziyarete gitmeye çalýþýr. Baþýnda kýrmýzý örtüsüyle açýk bir Kýrmýzý Þapkalý Kýz göndermesidir. Fakat ona vahþi hayvanlardan deðil erkek – avcýlardan zarar gelecektir. Hayvanlar dostu ve koruyucusudur, kötü kurt erkekler ise onu cinsel nesne ya da suçlu olarak görür… Ya uçkur çözerek ya üniforma giyerek bu masal kahramanýnýn serüvenine engeller çýkarýrlar. Eve dönmek isterken Odysseus misali karþýsýna düþmanlar çýkar… Jin, noktayla yazýldýðýnda Kürtçe kadýn anlamýna gelir ve kahramanýmýzýn serüveni biraz da kadýnýn serüvenidir eril dünyada.
Kýzýmýz, sivil giysiler çalmak için girdiði evde, yaþýtý olan kýzçocuðunun coðrafya kitabýný alýr. Bir maðara giriþinde heceleyerek okumaya çalýþýr onu: Ne-re-de ya-þý-yo-rum…
Sahi, nerede yaþýyor Reha Erdem’in kahramaný? Bir masal aleminde, kuþkusuz. Dost hayvanlarla ve pýnarlarla dolu, zümrüt içi gibi büyüleyici güzellikte bir ormanda. (Erdem ile sürekli birlikte çalýþtýðý görüntü yönetmeni FlorentHerry, görsel estetik açýsýndan üstün baþarýlarýný bir kez daha tekrar ediyor Jin’de.) Ama bu masal alemi Kaf Daðý’nda deðil… (Çekildiði yer Kaz Daðlarý, bir kez gidenin bir daha unutmayacaðý bir flora.) Zengin bitki örtüsüne atýfla Doðu Anadolu’da bir yerlerde olduðunu varsaymamýz gerek, kahramanýmýz PKK üyesi olduðundan. Bombalar yaðdýðýndan, çatýþmalar çýktýðýndan… Türkçe ve Kürtçe konuþulduðundan… Kahramanýmýz daðdan indiðinde çeþitli yol tabelalarý görmemizden ve Mersin’e giden otobüse binmesinden… Sürekli kimlik kontrolü yapýlmasýndan…
Günümüz realitesi daðdaki masal aleminin üzerine olanca þiddetiyle çöküyor… Kendi adýma Reha Erdem’in hiç mekan ismi vermemesini, filmde hiç konuþma olmamasýný, izleyicide kimlik sorgusuna yol açmamasýný, bu masalýn günümüz Türkiyesi’ndeki bitmek bilmeyen savaþýn kendisi deðil metaforu olmasýný tercih ederdim. Madem coðrafi konum belirtmek ve diyalog kullanmak ille de gerekli yönetmenin nazarýnda, realiteden kaçmak deðil ona direnmek istiyor, o zaman yerin bu kadar kafa karýþtýrýcý olmamasýný (Hangi daðdan iniyor bu kýz?) ve kahramanýn kurduðu cümleleri doðru aksanla telaffuz etmesini, bir metropolün göbeðinden ergen Türkçesi ve kýrýk Kürtçeyle idare etmemesini de tercih ederdim.
Türkiyeli olmayan, Türkçe ve Kürtçe bilmeyen izleyiciler nezdinde hiçbir anlam taþýmayan bu tatsýz ayrýntýlarý bir yana býrakýnca siyasi ve insani duyarlýlýðý, vicdanlýlýðý, barýþçýlýðý, ekolojik bilinciyle kalbe dokunan bir film olan Jin’in bir baþyapýt olmasýnýn önünde tek engel kalýyor. Ki o engel hala kaldýrýlabilir: Film çok uzun ve çok fazla sahne tekrar ediliyor. Kýz ayný kayalýklardan ine týrmana, ayný çavlanlardan seke seke fenalýk getirtiyor. Ayný yerleri, ayný hareketleri görmekten sýkýlýyorsunuz. Masallar bile az gitmiþ, uz gitmiþ, dere tepe düz gitmiþ bir de bakmýþ bir arpa boyu yol gitmiþ der ve o dereleri tepeleri anlatýp durmaz!
Kurgusunu genel anlamda bozmadan, sadece tekrarlanan sahneleri atarak bu filmi uçurabilirdi Reha Erdem. Bir baþyapýt oluþturmayý kurgu farkýyla ýskalamýþ, bence tarihi bir fýrsat kaçýrmýþ.
Tarihi diyorum çünkü Jin’in barýþýn eþiðine geldiðimiz bir dönemde simgeleþecek bir potansiyeli var! Þapkalý yazýldýðýnda Kürtçe hayat anlamýna gelen Jin’in baþlýca erdemi hayat hakkýna saygý duymak. Sinemanýn gücüyle bir ormana bomba düþtüðünde oradaki canlýlarýn ne kadar zarar gördüðünü hissettirebilmek…
Pablo Picasso’nun bombalanan Bask kentindeki dehþeti anlatan Guernica adlý tablosu Ýspanyol Ýç Savaþý’nýn simgesidir. Bu tablonun sol baþýnda bir kadýnla çocuðunun önünde çöktüðü, Ýspanyol kültürünün önemli simgelerinden boða faþizmi, ortada baðýran at ise halký temsil eder. Reha Erdem ise ekosistem içinde varolmanýn bilinciyle bir adým daha ileri gidiyor ve insanmerkezli olmamayý baþarýyor. Hayvanlarý bir fabl gibi kiþileþtirmiyor, masalýnýn kahramanlarý haline getiriyor. Her birinin payý var Kýrmýzý Baþlýklý Kýz’ýn serüveninde… Hele finaldeki tablo insani, siyasi, ekolojik açýlardan öylesine etkileyici ki! Sýrf onu görmek için bile Jin izlenir.
Jin – Yönetmen / Senaryo: Reha Erdem / Görüntü: FlorentHerry / Müzik: Hildur Gudnadottir / Oyuncu: Deniz Hasgüler