Uðraþ alanlarýnýn doðasý böyledir: Eli kalem tutanlar devleti yönetenleri yeterince takdir etmez, sevmezler de... Bunun tersi de doðrudur: Devleti yönetenler de eli kalem tutanlarý takdir etmez, onlardan fazla hoþlanmazlar....
Sadece bizde deðil, dünyanýn baþka demokrasilerinde de böyledir. Baþý medyayla derde girmeyen siyasetçi pek azdýr dünyada; gazetecisine en kötü muameleyi reva görmeyen siyasetçi de... Bu iki meslek birbiriyle iyi geçinmemek üzere icat edilmiþ gibidir...
Yandaþ’ veya ‘candaþ’ biçiminde ifadelerle birilerine yakýnlýk yakýþtýrýlmasýna bakmayýn, siyasetçiler ‘yandaþ’ veya ‘candaþ’ olaný da fazla sevmez; hiçbir ‘yandaþ’ veya ‘candaþ’ da siyasetçinin her yaptýðýný veya her aðzýndan çýkaný aslýnda beðenmez...
Ýki meslek erbabý mümkün olduðunca birbirlerine tahammül ederler...
Tayyip Erdoðan bu konuda da ‘istisnai’ bir siyasetçi; hayýr, ‘istisnai’ oluþu gazetecileri sevmesinden kaynaklanmýyor; o da takdircisi deðil gazetecilerin, hoþlanmýyor yazarlardan... Diðer siyasilerden farký, baþkalarý hislerini kendine saklar veya duyduðu rahatsýzlýðý patrona aktararak perde gerisinden sonuç almaya çalýþýrken Tayyip Erdoðan’ýn rahatsýzlýðýný herkesle paylaþmasý...
Ak Parti Ýstanbul il örgütünün geleneksel iftarýnda kameralar önünde söylediklerini iþitmeyen kalmadý. Dýþiþleri bakaný Ahmet Davutoðlu’nun kýyýma uðrayan Arakan müslümanlarýnýn derdine çare bulmak üzere Emine Erdoðan ile birlikte Myanmar’a gitmesini eleþtiren bir yazar için, doðrudan patronuna hitap ederek,
“Böyle birine nasýl köþe emanet ediyorsun?” dedi Baþbakan Erdoðan...
Dedi de ne oldu? Daha önceki medyaya dönük benzer çýkýþlarý gibi bu da sonuç getirmedi. Getirmez ve getirmemeli de...
Gazeteci veya yazar, siyasiler kendisinden hoþlanmadýðý için deðil, okurlarý tarafýndan beðenilmediði ve artýk okunmadýðý için ortalýktan çekilmelidir. Doðada bir kýsmý içimizde kusma hissi uyandýran renkler de var; ancak sadece en sevdiðimiz renkten oluþan tek-boyutlu bir dünyada yaþamayý herhalde kimse istemez.
Her türden fikrin serbestçe ifade edildiði bir ortamda doðrulara eriþilebilir. Yanlýþ söyleyen, yalandan medet uman varsa medyada, gerçeklerin peþinde olanlarýn eli armut toplamýyor ya, ânýnda cevabý verilir...
Siyasilerin hýþmýyla medyanýn dizayn edilmesinin herkesten önce siyasilere yararý dokunmaz; zararý olabilir ama... Son birkaç yýl içerisinde sütunlarýný kaybeden veya gazete deðiþtiren yazarlarýn hemen hepsinin faturasý -doðrudur, yanlýþtýr tartýþmýyorum- siyasete çýktý. Bunun zararý þu: Gazetenin artýk okunmadýðý için yollarýný ayýracaðý yazarlar bile, sýrf tepeden gelen baskýyla gönderildikleri görüntüsü vermemek için, yerlerinde kalýyor olabilir.
Kendi hesabýma, herkesin benim gibi düþündüðü, her yazarýn benimle ayný frekansta olduðu bir medya ortamýnda bulunmak istemem. Dayandýðýmýz bilgiler, fikirlerimiz oluþurken içinde yer aldýðýmýz çevre ve bizleri harekete geçiren temel ilkeler yazýlarýmýza yansýyor; geniþ kamuoyunun hakemliðinde itibarlar oluþuyor.
Ýtibarsýz ve söylediðine kulak verilmez yazarlar meþheri haline gelmiþ gazeteleri muhatap etmekle, siyasiler, hem o gazetelere hem de yazarlara gereksiz yere hayat öpücüðü sunmuþ oluyorlar.
Medya kendi haline býrakýlsa iç-hesaplaþma daha iyi sonuç verecektir.