Birkaç yýl önce, bir toplantý vesilesiyle bulunduðumuz Washington’da, heyetten bir meslektaþ bir ara ortadan kaybolmuþtu; döndüðünde heyecanlýydý. Türkiye’nin en gergin dönemlerinde CIA adýna Ankara’da bulunan Ruzi Nazar’ý evinde ziyaret etmiþ... “Her þeyi anlatmaya hazýr göründü; ‘Kýzýnýz romancý, ona anlatýn, bana anlatýn’ diye üstelediðimde, ‘Daha erken’ cevabýný verdi” diye özetlemiþti görüþmelerini...
“Keþke ben de gitseydim” diye hayýflandýðýmý hatýrlýyorum.
“Daha erken” dediðinde Ruzi Nazar 90 yaþýndan gün almýþtý. Aslýnda macera dolu hayat hikâyesini yaþadýklarýný iyi bilen birine anlatmaktaymýþ: Enver Altaylý’ya... Altaylý’nýn þu sýralarda çýkan ‘Ruzi Nazar: CIA’nin Türk Casusu’ kitabý bir gerilim romaný gibi heyecanla okunuyor.
Avrupa’nýn ‘Hür Dünya’ ile ‘Sovyet Bloku’ arasýnda bölündüðü Soðuk Savaþ günlerinde, ABD’nin kendilerine en fazla güvendiði kiþiler, ülkeleri Moskova güdümüne düþmüþ Orta Asyalý aydýnlardý. Almanya merkezli CIA faaliyetleri neredeyse bütünüyle onlarýn eline teslim edilmiþti; radyolarla, dergiler ve kitaplar çýkararak Sovyet yayýlmacýlýðýný önleme çalýþmalarýna katký saðlýyorlardý. Hedef kitlelerinden biri de Türklerdi.
Ruzi Nazar ayný dönemde Almanya’dan ABD’ye gidip CIA’de göreve baþlamýþ, faal hayatýnýn bütününü Türkiye irtibatlý görevlerde geçirmiþti. 1960 öncesinde geldiði Ankara’da yararý dokunacak herkesle tanýþmýþ, merkezde görevliyken de ABD’ye yolu düþen Türklerle birebir iliþkiler kurmayý sürdürmüþtü.
Enver Altaylý 1960’lar Ankarasý’nda Ruzi Nazar’ýn kurduðu dostluklara da deðiniyor kitabýnda. Ýþ dünyasýndan, sanat, edebiyat ve basýn âleminden, siyasetçilerden oluþan bir dostluk hâlesiyle çevriliymiþ etrafý. Çetin Altan, Ýlhan Selçuk, Abdi Ýpekçi, Galip Erdem, Gökhan Evliyaoðlu, Prof. Aydýn Yalçýn, Fethi Tevetoðlu, Ali Naili Erdem, Aclan Sayýlgan, Cüneyt-Ayten Gökçer çifti ve Ayhan Þahenk ile yakýn dost olduðunu bu vesileyle öðreniyoruz.
Kitapta (s. 377), Altaylý, “Ruzi’ye göre” diyor, “Varlýðýný baþka bir ülkenin hizmetine sunan aydýn, memleketi için son derece tehlikeli ve zararlýydý.” Ülkemizde yaþadýðý 11 yýl içerisinde birçok Türk aydýnýn yabancýlarýn hizmetinde olduðunu üzüntüyle gözlemlemiþ...
Þu sýralarda sinemalarda gösterimde bulunan Ben Afleck’in yönettiði ve baþrolünü üstlendiði ‘Argo’ filmi, Ýslâm devrimi sonrasý ABD Sefareti’nde görevli bir grubun Ýran dýþýna kaçýrýlmasýný beyaz perdeye yansýtýyor. Gerçek bir olayý iþliyor film. Enver Altaylý filmin varlýðýndan haberdar olmadan yazýldýðý belli olan kitabýn ilgili bölümünde, altý ajaný film ekibiymiþ gibi Ýran’dan kaçýrma planýný da anlatýyor (387); Ruzi Nazar da o sýrada Tahran’daymýþ ve plana nezaret edenlerden biriymiþ çünkü...
‘CIA’nin Türk Casusu’ kitabýnýn en dikkatle okunmasý gereken bölümü, hiç kuþku yok, ‘Siyasi Ýslâm ve CIA’nin rolü’ baþlýðýný taþýyan bölüm (s. 398). Þimdilerde Afrika’nýn çeþitli bölgelerinde baþýný gösteren radikal hareketlerin ilk kez CIA eliyle Afganistan vesile edilerek örgütlendiðini anlatýyor kitap. El-Kaide ve Taliban’ýn kurucularý CIA parasýyla Peþaver’de kurulan irtibat bürosundan geçmiþler... “Ýþte CIA desteðiyle kurulan bu büro, El-Kaide terör örgütünün habercisiydi” diyor Altaylý...
Kitaptan Ruzi Nazar ile Alparslan Türkeþ’in 1960 öncesinde Washington’da tanýþmýþ iki yakýn arkadaþ olduklarýný öðreniyoruz. Çocuklarý kendilerine ‘Amca’ diye hitap etmekteymiþ. Sonradan MÝT’in baþýna gelecek Fuat Doðu’yu da Ruzi Nazar’a Türkeþ tanýþtýrmýþ. 1962 yýlýna kadar CIA’nin Türkiye irtibat bürosu MÝT’le ayný binayý paylaþýyormuþ. Mekân ayrýlýðý Ruzi’nin de onayladýðý bir süreçte Türkeþ-Doðu ikilisi tarafýndan gerçekleþtirilmiþ (355).
Türkeþ ve 13 arkadaþýný tasfiye eden Madanoðlu Grubu 14’leri kurþuna dizmeyi de planlamýþ. “O sýrada Ruzi inisiyatif kullanýp Amerikalýlarýn Cumhurbaþkaný Cemal Gürsel nezdinde tutuklanan 14 subayýn öldürülmemesi için telkinde bulunmasýný saðladý” diyor kitap (354).
Doðan Kitap’tan çýkan eseri okuyun derim.