Hayatýn mantýðý ve eleþtirinin paha biçilmez katkýsý!

Bilimsel olduðu varsayýlan bir akýl yürütme biçimine göre, “akýl; hayatý, gücümüzün en iyi þekilde çýkarlarýmýzý koruyabilmesi için, en verimli oranda, geçici olarak parçalara ayýrma tarzýmýzdýr.” Daha iyi bir hayat yaþamak için, hayatýn bütün sorunlarýný total bir potada toplayýp tek þeymiþ gibi karþýlamaz, onlarý yönetebileceðimiz kývama getirecek þekilde parçalara ayýrýrýz. Bu durumda ve bu anlamda akýl, hayatýn birtakým pragmatik amaçlar için hazýrlanmasý ve düzenlenmesinden öte bir þey deðildir ve dolayýsýyla onun ürünü olan “fikirlerin” de geçerliliði ve doðruluðu “hakikat manasýnda” bundan daha fazlasý olamaz.

Burada esasen geçici olarak parçalara ayýrdýðýnýz aklýmýz ya da gücümüz deðil, bizzati hayatýn kendisidir. Aklýmýzý ve gücümüzü hayatla orantýlý hale getirmiyoruz, tam tersine aklýmýz ve gücümüzle çýkarlarýmýzý en iyi þekilde temsil edecek oranda, hayatý parçalara bölüyoruz. Ýsteklerimizi, arzularýmýzý baþka türlü rasyonel hale getirmek hem çok maliyetli bir iþtir, hem de eleþtirel düþünce yeteneðimizi köreltir. Çünkü hiçbir perspektif ya da siyasi teori, ifadesi olduðu çýkarlar üstüne eleþtirel olarak düþünemez. Nitekim eleþtiri için yalnýzca kendini kullanabilen bir araç, kendi kendisini nasýl eleþtirebilir ki?

15 Temmuz, tarihin Türkiye’ye altýn bir tepside sunduðu paha biçilmez bir fýrsattýr. 15 Temmuz gerçek manada yeni Türkiye’yi, yeni baþtan inþa etmenin imkanýdýr. Bu büyük imkanýn en büyük çimentosu bizzat 15 Temmuz’u doðuran deðerlerin toplamýdýr. Nitekim hepimiz tarihin 15 Temmuz döngüsünde demokrasiye sýðýnarak, demokratik deðerler etrafýnda birleþerek o kaostan çýkmadýk mý? FETÖ’cü darbecileri yenen en rafine güç, demokrasi kültürüne baðlýlýðýmýz ve bu kültürün bizde oluþturduðu cesaretin dirence dönüþümü deðil miydi?

15 Temmuz’da darbecileri demokrasi ile karþýladýk ve yendik. 15 Temmuz sonrasý hala varlýðýný koruyan “darbe koþullarýný da” yine demokrasinin imkanlarýyla tarihin çöplüðüne atacaðýz. Bunun için Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn dediði gibi her konuda “at izinin it izine” karýþmamasýna özen göstermeliyiz. Bu formül sadece FETÖ darbecileriyle mücadelede rehberimiz olmamalý. Ülkemizi ilgilendiren bütün sorunlarýn çözümünde bu siyasi pusuladan bir milim bile þaþmamaya gayret etmeliyiz.

Ýçinden geçmekte olduðumuz tarihsel süreçte biriken sorunlarýmýz salt FETÖ’den ve onun enkaza çevirdiði devlet mekanizmasýnýn iþlevsizliðinden kaynaklanmýyor. Ýçeride yürüttüðümüz demokrasinin yeniden inþa çabalarýndan tutun, evrensel olarak bütün dünya ile iliþkilerimizin normalleþmesine kadar geniþleyen bir yelpazede, herkesle her þeyle tutarlý ve dengeli bir politik atmosferin içinde kalmaya büyük ihtiyaç var. Baþta ABD olmak üzere bir bütün olarak Batý Dünyasý ile makul, kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir iliþki, her zamandan çok bugün adeta elzemdir. Suriye meselesinde Ceraplus’daki varlýðýmýzýn “mülteci sorunu” ile  özdeþleþmesini saðlayan ve açýklayan yeni bir konsepte oturtulmasý, bütün dünyanýn desteðini yeniden saðlamak anlamýna gelecektir. Kürt meselesi gerçek bir küresel sorun deðil, ama mülteci meselesi en “hakiki küresel” bir sorundur. Akýl, Suriye’de sadece mülteci ve DAÝÞ sorunlarýyla birinci derecede ilgilenmeyi temel alan bir siyaseti, ulusal çýkarlarýmýza daha uygun buluyor!

Musul meselesinde Bölgesel Kürdistan Yönetimiyle imzalanan 50 yýllýk anlaþmanýn ruhuna sadýk kalacak bir siyasetin, Türkiye çýkarlarýna en uygun siyaset olduðunu söylemek, kahin olmayý gerektirmez. Ýçeride ya da dýþarýda dostlarýmýzýn sayýsýný çoðaltýp güçlendirmek ve zaten var olan dostlarla iliþkilerimizi daha köklü hale getirmek, her halûkarda Türkiye’nin çýkarýna olan siyasetlerdir. Güçlü ve dengeli siyasetin ekmek su kadar ihtiyacýmýz olduðunu öne çýkarmadan; her siyasi önerme ya da hamlede yeterince sakin ve saðduyulu davranmadan, Türkiye’nin sorunlarý hakkaniyet içinde çözülemez.

Kýssadan Hisse; Aklý baþýnda futbol yorumcularýnýn dediðine göre; her takým topun kaptýrýlmasý ihtimali için, artýk defans dengesini saðlamadan kontrataklara bile çýkmýyor. Çünkü defans dengesi saðlamadan çýktýðýn her atak kalene tehlike olarak döner.