HAYATTA BİR AMACA TUTUNMAK ÖMRÜ UZATIYOR

Yaşamda tutkuyla bağlı oldukları amaçları olanların ölüm oranlarının daha düşük olduğu tespit ediliyor. Özellikle kalp ve dolaşım sistemine bağlı ölüm oranlarında daha belirgin düşüş gözleniyor.

Hayata tutunmanın en anlamlı örneklerinden biri 73 yaşındaki Halit Aydoğan. Eskişehir’de 12 yıldır torunu Melike Sarıtaş ile mavi kapak toplayan dede-torun 210 tekerlekli sandalye alarak bedensel engellilerin ihtiyaçlarına cevap verdi. 

Son dönemde hayatta çok büyük istekle tutunmanın, bir amaca sahip olmanın insan sağlığına etkileri ile ilgili birçok çalışma yapılıyor. Yaşama bizi motive eden de belirlediğimiz hedefler değil midir? Etrafınıza dikkatlice göz gezdirin. Her ulaşılan hedef sonrası yenisini bulanlar, genellikle yaşama sevinci en yüksek olanlar olarak gözlemlediklerimizdir. Çalışma hayatını kısa kesip evde oturup emekli hayatı hayali kurmak ne kadar güzel olsa da işin aslı sürekli çalışmakta saklı. Benim en dikkatimi çeken örneklerden birisi dünya literatüründe önemli bir yere sahip beyin cerrahımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil’dir. 94 yaşında halen aktif olarak ameliyathane ortamında bulunan ve çalışma hayatına devam eden, yeni bir kitap yazma sürecinde olan ve daha dünyaya vereceği çok  şey bulunan önemli bir bilim insanı olan Gazi Hoca’nın yaşam tarzına hayran olanlardanım. Bu hafta bahsedeceğim çalışma geçtiğimiz aylarda Jama Network Open’da yayımlanan, 50 yaş üzerindeki Amerikalı katılımcılar üzerinde yapılan, yaşama amaçlarının insan sağlığına ve yaşam süresine etkisinin incelendiği bir araştırma. Çalışmaya 50 yaş üzeri 8419 katılımcı dahil ediliyor. Çeşitli sebeplerden çalışmayı tamamlayan katılımcı sayısı 6985 olarak belirtiliyor. Çalışmada katılımcılara birtakım anketler düzenleniyor ve hayatta tutkuyla bağlı oldukları amaçlarına puanlar vermeleri isteniyor. Yaklaşık dört yıl süren araştırmada katılımcıların yaşamdaki amaç skorları ile ölüm oranları karşılaştırılıyor. Yaşamda tutkuyla bağlı oldukları amaçları olanların ölüm oranlarının daha düşük olduğu tespit ediliyor. Özellikle kalp ve dolaşım sistemine bağlı ölüm oranlarında daha belirgin düşüş gözleniyor. Bu araştırmanın sonuçlarının çok önemli olduğunu ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela hayatın farklı alanlarına karşı geliştirilen tutkuların insan sağlığı üzerine etkisi farklı farklı mı oluyor? Müzikle ilgilenmek, resim yapmak ve bunları ciddi uğraş haline getirmek yaşam süresini etkiliyor mu? Eskilerin şu sözünü çok severim; işleyen demir ışıldar. Hangi yaşta, hayatın hangi çağında olursak olalım zevk aldığımız uğraşlar bulalım kendimize. Ertelemeci zihniyet insan beynini çok kolay ele geçirebiliyor. Hayatta sorunlar hiç bitmiyor. Sorunların bitmesini bekleyip daha sonra kendimize amaçlar belirleme stratejisi pek işe yarar görünmüyor. Yaşamdaki amaçlarımızın bizi daha sağlıklı hale getirdiğini düşünerek hedeflerimize daha sıkı sarılma vakti

 

ALZHEIMER HASTALIĞI NEDEN KADINLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜR? 

Alzheimer hastalarının yaklaşık üçte ikisi kadın, üçte biri ise erkek. Yani kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülüyor. Çok yakın zamana kadar birkaç spekülasyon dışında bunun nedenine işaret edecek herhangi bir bilimsel veri yoktu. Kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklerden daha uzun olması ve kadınların depresyon oranlarının daha yüksek olması, depresyonun Alzheimer riskini artırması tahminler arasındaydı. Ayrıca Alzheimer gelişme riskini artıran bir gen olan Apolipoprotein epsilon E4 geninin kadınlarda daha fazla riski artırdığını gösteren çalışmalarda bulunmakta. Erken evre Alzheimer hastalığının tanısının kadınlarda daha zor olduğu da öne sürülenler arasında. Kadın beyninin şekeri daha iyi metabolize etmesi ve hızlıca enerjiye çevirmesi neticesinde sözel yeteneklerini daha iyi kullandığı düşünülüyor. Kadınların sözel yetenekleri daha yüksek olduğundan erken dönemde yapılan testlerde iyi sonuçlar alıp hastalığın atlanma olasılığının yüksek olabileceği bildiriliyor. Vanderbilt Üniversitesinde yapılan yeni bir araştırmaya göre Alzheimer hastalarının beyninde saptanan tau yumaklarının kadın hastaların beyninde daha yaygın görüldüğü tespit edildi. Çalışmaya 301 normal, 161 hafif zihinsel yıkımı bulunan hastalar dahil edildi. Alzheimer hastalarının beyninde normal beyinden farklı olarak beta amiloid plakları ve tau yumakları görülür. Bu çalışmada kullanılan görüntüleme yöntemi ile kadın ve erkek beyinlerindeki tau yumaklarına bakılmış. Hafif zihinsel yıkım olan hastalarda tau yumakları görülmüş. Kadın beyninde görülen tau yumaklarının erkek beyninde görülene oranla daha yaygın ve daha fazla alanı kapsadığı saptanmış. Bu çalışma Alzheimer hastalığının kadınlarda neden daha sık görüldüğü konusunda kısmen fikir veriyor. Fakat neden kadınlarda tau yumaklarının daha fazla görüldüğünü açıklamıyor. Adım adım ilerleyen bilimsel çalışmalarda bu konunun da açıklığa kavuşturulması için yeni çalışmalar planlanması gerekiyor.

 

HAFTANIN NÖROBİLGİSİ 

The Obesity Society dergisinde yayımlanan bir araştırmanın sonucuna göre yemek saatlerini ayarlayarak kilo vermemizin mümkün olduğu gösterildi. Çalışmada iki grup birbiri ile kıyaslandı. Bir gruba 8:00-20:00 arası üç öğün yemek, diğer gruba ise 8:00-14:00 arası üç öğün yemek verildi. İki gruba verilen yemek miktarı aynı olmasına karşın 8:00-14:00 arası üç öğünü tüketip sabaha kadar başka bir şey yemeyen grupta yağ yakımının daha yüksek olduğu, iştahın azaldığı ve kilo verdikleri gözlendi.