Haydi, ikinci taşı atmaya…

Bir alışkanlığı kazanmak için veya bir kuralı gerek işyerlerinde gerekse toplumda kalıcı hale getirmek için sürekliliğe ihtiyaç vardır. Bir şey ne kadar çok tekrar edilirse o kadar alışkanlık haline gelir.

Alışkanlıklar bir süre sonra değerlere, değerler karaktere karakter ise kadere dönüşür. O yüzden, LGBT aracılığıyla dayatılmaya çalışılan kadere dur demek anlamına gelen ikinci taşı atmak ve bunu sürekli hale getirmek için millet bizi Saraçhane'ye bekliyor.

LGBT ve onun sapkın destekçileri yıllardır "onur yürüyüşü" adı altında onursuzluk gösterisi yapmaktan geri durmadılar. Bunu yapmaktaki amaçları sapkınlıklarını bu sayede normalleştirmeye çalışmaktır. Yoksa yaptıklarının onurla uzaktan yakından alakası yok.

Maksat kulakları, gözleri, zihinleri bu ahlaksızlığa alıştırmak.

Sadece ülkemizde değil, dünyada yıllardır bunu yapıyorlar.

Onların bu psikolojik savaşına aynı şekilde cevap vermek gerekiyordu. Bu cevap süreklilik kazanmalıydı.

Geçtiğimiz sene Büyük Aile Yürüyüşü adı altında yüzlerce sivil toplum kuruluşu ve on binlerce kişinin katılımıyla Saraçhane'de onursuzlara bir karşı cevap verildi.

İstanbul Saraçhane'de büyük karşılık gören bu cevap, Anadolu'nun diğer illerinde tekrarlandı. Geçtiğimiz yıl ilki yapılan Büyük Aile Yürüyüşü buluşmasının bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek.

Pazar günü Saraçhane'de yapılacak bu büyük buluşmayla şeytanın oyuncağı haline gelmiş LGBT ve sapkın destekçilerine ikinci taş atılmış olacak inşallah.

Peki, şeytana ikinci taşı atmak yeterli mi?

Hacda şeytanı temsil eden sütuna yedi taş attığımızı düşünürsek elbette yeterli değil.

Eğer iki yıldır yapılan bu büyük buluşmayı sürekli hale getirebilir ve her yıl tekrarlayabilir ve etkilerini göstermesi için de yıl boyu üzerimize düşeni yapabilirsek işte o zaman bir şeyler yapılmıştır diyebiliriz.

"Az da olsa devamlı olan makbuldür." düsturunca, bir kere toplanıp bağırıp çağırdıktan sonra dağılmak yerine her yıl toplanıp haklı tepkimizi ortaya koymak daha evladır.

Bu yüzden pazar günü ikincisi gerçekleştirilecek Büyük Aile Buluşması önemli. İnşallah saldırılar devam ettiği sürece bunu üçüncü, dördüncü ve devamı gelecek şekilde yapabiliriz.

Ve inşallah bir gün amacımıza ulaşırız ve bunu yapmak zorunda kalmayız.

Onursuzların, "onur yürüyüşü" adı altında yıllardır yaptıkları şaklabanlığa karşı bunu yapmak toplum olarak boynumuzun borcudur.

Bu sebeple pazar günü Saraçhane'de ikincisi yapılacak Büyük Aile Yürüyüşü'ne, LGBT ve toplumsal cinsiyet belasından şikâyetçi olan herkesi bekliyoruz.

Eğer bir ülkede namuslu olanların sesi namussuzlarınki kadar gür çıkmıyorsa orada arıza var demektir.

Onursuzların onur yürüyüşünde çıkardıkları gürültü kadar sesli bir karşılık veremeyeceksek kusura bakmayın ama hiç kimse şikâyetçi olmasın!

İnsanlık tarihi boyunca, karanlıkların zirve yaptığı zamanlarda, halik-i mutlak hep imdada yetişmiş, insanlığa yol göstericiler göndermiştir.

Yaşadığımız son dönemlerde insanlık kapkara bir cehalete tamamen gark olmuştur.

Saraçhane'de yapılacak Büyük Aile Buluşması bu karanlığa, bir meşale yakmak için buluşanların gücü olacak.

Bu buluşmayla ekranlarını karartacak, modalarını bozacak, batakhanelerini dağıtacağız.

Bir ana kartal pençesiyle ihanet tuzaklarını başlarında parçalayacağız.

İçine düşürüldüğümüz derin karanlığı, çocuklarımıza, yuvalarımıza, medeniyetimize azametle sahip çıkarak yırtıp atalım.

Tek tek çocuklarımızın zihinlerine girerek zehirliyorlar.

Yuvalarımıza, çocuklarımıza göz koyanların gözlerini oyma kararlılığı ile harekete geçelim, gafil olmayalım, ayartıya kapılmayalım.

Dünyada gerek sanatçı gerekse bazı siyasilerin, kendi çıkarları uğruna destek verdiği bu sapkınlıkla mücadele etmek için toplum olarak sesimizi en gür şekilde duyurmak zorundayız.

Gözünü aileye dikmiş bu melun düşmana karşı evladı olan olmayan bütün aileler ve aile olmak isteyenler Saraçhane'de bu yürüyüşe destek olmalı!

Hiç kimse, "Ben sadece bir kişiyim. Ben ne yapabilirim ki?" demesin.

Hz. İbrahim'in atıldığı ateşe ağzında bir damla su taşıyan karıncaya, "Sen bu devasa ateşe karşı bir damla su ile ne yapabilirsin?" diye sormuşlar. Karınca, "Belki bir şey yapamam ama tarafım belli olsun." demiş.

Şimdi tarafımızı belli etmenin zamanı. Unutmayın, bîtaraf olan bertaraf olur.