Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemi ile ilgili Anayasa deðiþikliði Meclis’te engellenemeyince, ‘hayýr’ cephesi bütün gücünü, imkânlarýný 16 Nisan’daki referandum için seferber etti.
Öyle ki, CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitmekten vazgeçti. Kýlýçdaroðlu, “Son söz Yüce Divan deðil, milletin divanýdýr” dedi.
Tamam da neden o zaman Meclis’te her türlü provokasyonu, engellemeyi, kavgayý, ýsýrmayý yaptýnýz? Millet divanýný, asýl Meclis’te hatýrlayýp deðiþikliðe destek verseydiniz, belki de en avantajlý konuma geçecektiniz. Ufukta ‘evet’i görüp korkuyla salavat getirir gibi milleti hatýrlamak, samimiyetinizi sorgulatýr tabii…
Her neyse, bu çark ediþ, Sayýn Kýlýçdaroðlu’nun benzer çarklarý hatýrlanýnca þaþýrtýcý olmayabilir. Ancak CHP’nin aleyhinedir. CHP AYM’ye gitmekten neden vazgeçti? Herhalde, “Partinizin isminde halk var, halka gitmekten neden korkuyorsunuz?” eleþtirisi etkili oldu.
Bir de sinsi ‘hayýr’cýlarýn algý operasyonu var. Son hamleleri, koro halinde, “evet rüzgârý tersine döndü” diyorlar. Sürekli ‘evet’ ile ilgili kafa karýþtýrýyorlar. Algý yönetiminde rol kapan bir kalem de umulmadýk þekilde kýlýç sallýyor. Anayasa deðiþiklik teklifi Cumhurbaþkanlýðýnda birkaç gün bekletilince, “Erdoðan kanunu geri göndermeli, referandumu engellemeli” diye yazabildi. Þimdi de “Cumhurbaþkaný sahaya inmemeli, çünkü ters teper, ‘hayýr’ýn iþine yarar” diye gözdaðý veriyor. “Ýktidar cephesi bu defa çok zorda” diyor, “tarafsýz destekçisi yok ‘evet’ cephesinin…” diye ekliyor. Bir yandan kafa karýþtýrýyor, bir yandan da uyanýklýk yapýyor: “Hayýr çýkýnca Baþbakan ve Cumhurbaþkaný yerlerini koruyacak zaten…” diyor. Yani ‘evet’e ne lüzum var, diyerek AK Parti ve MHP tabanýný gevþetmeye çalýþýyor.
Bu kalemin, zekâsýna, tecrübesine, geçmiþteki duruþuna bakýlýnca, “neden evet” sorusuna en ikna edici analizleri yapmasý beklenirken, “hayýr”ýn keskin kýlýcý olmasý beni fazlasýyla þaþýrtýyor. Onu kimsenin ikna etmesine gerek yok. Mevcut sistemin vesayetçi sistem olduðunu, darbelerle delik deþik edildiðini, milletin sandýkta seçtiklerinin Ankara’da nasýl onursuzca itilip kakýldýðýný, Parlamento’da partilerin içiyle nasýl oynandýðýný, nasýl koalisyon pazarlýklarý yapýldýðýný, 28 Þubatlarý, 27 Nisanlarý en iyi o biliyor. AK Parti’nin tek baþýna iktidar iken nasýl kapatýlmak istendiðini, 7 Haziran’dan sonra AK Parti-CHP koalisyon tezgâhý ile Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn nasýl Beþtepe’ye hapsedilmek istendiðini, bu konudaki tezgâhlarý en yakýndan o biliyor. Hatta AK Parti Kongresinin, cumhurbaþkaný devir tesliminden önce neden yapýldýðýný da en iyi o biliyor…
Biz “evet’i isterken aziz milletimizin ferasetine güveniyoruz. 21 Ekim 2007’de Cumhurbaþkanýný halkýn seçmesi referandumunda da ayný algý operasyonlarý yapýldý. “Halk seçmesin” dendi. Millet yüzde 69 ile “biz seçeceðiz” dedi. 15 Temmuz’u Batý’nýn üfürmesi ve desteði ile planlayanlar da, hain FETÖ de milleti hesap edemedi.
Türk Milleti, bir þer ittifaký ile devletimize boyun eðdirilmek istendiðinin farkýnda. Boyun eðmeyeceðiz. Algý operatörlerine aldýrýþ etmeyeceðiz. Baþlayan büyük yürüyüþ devam edecek. Menderes-Özal-Erdoðan milli ve yerli çizgisi kýrýlmayacak.
Mevcut sistem, ayaðý sýkan ayakkabý gibi, kolonlarý korozyona uðramýþ yapý gibi sýkýntý veriyor. Yeni bir yürüyüþ ayakkabýsý, saðlam kolonlarý, kiriþleri, duvarlarý ile yepyeni bir bina istiyoruz.
Batý’ya sýðýnanlar, kuru dallara tutunanlar hep yanýldýlar, yine yanýlacaklar… Sandýklardan gümbür gümbür ‘evet’ çýkacak, inþallah.