Hayýrlý Perþembe!

Avrupa Parlamentosu (AP) önceki gün, 3 Ekim 2005'te baþlayan üyelik müzakereleri sürecini geçici olarak durdurma kararý aldý. 107 çekimser, 37 ret ve 479 evet oyuyla çýktý karar. Hukuki baðlayýcýlýðý olmayan AP oylamasýnýn, AB komisyonunca not edileceði ancak Aralýk ortasýnda gerçekleþecek liderler zirvesinde karara hukukilik kazandýrýlmayacaðý tahmin ediliyor. Zira Avrupa'nýn mülteci korkusu öyle böyle deðil. Mülteciler kapýlarýna dayansa kurþuna dizer, üstüne bir de "barbarlar Avrupa'yý istila ediyordu" diye tarih yazarlar.

***

AB'nin geniþleme stratejisinden çoktan vazgeçtiði, Brexit'ten sonra yeni ve daha gevþek bir forma kavuþturulma sürecine gireceði, 2008 krizi ve Yunanistan'ýn iflasýnýn ekonomik yönden birliði yorduðu, yabacý düþmanlýðý ve Ýslamofobi ile yükselen aþýrý saðýn birliðe karþý negatif yaklaþým oluþturduðu hülasa AB dediðimiz yapýnýn zaten havasýnýn söndüðü ve siyasi entegrasyon kabiliyetini yitirdiði biliniyor. Avrupa Parlamentosu'nun kararýný bu bilgiyle deðerlendirmek gerek. Giderek zayýflayan, belki de daðýlma evresine girmiþ bir birlik zaten yürümeyen bir müzakere süreci...

Ortak pazar olarak kurulan, giderek siyasi entegrasyon ve nüfuz temelli geniþleyen birliðin yeniden ekonomik topluluk þeklini alacaðý ve üye ülkelerin kendi ekonomik çýkarlarýný maksimize etmeye çalýþýrken rekabetin de artacaðý öngörülebilir. Türkiye zaten bir süredir Gümrük Birliði Anlaþmasý ve AB'nin birlik dýþý ülkelerle yaptýðý ticaret anlaþmalarý dolayýsýyla zarar görüyor. AB'nin son dönemde teröre verdiði destekle Türkiye'yi tehdit eden yaklaþýmýný bir kenara býraksak bile AB üyeliðinin Türkiye için zaten hiçbir albenisi kalmamýþ durumda. AB kendi iç dinamiklerini kaybetmiþ tabiri caizse devam mý tamam mý tartýþmasýnýn eþiðine gelmiþ.

Avrupa Parlamentosu'nda yapýlan oylamada öne sürülen þartlar ise Türkiye'ye karþý açýk düþmanlýk ifadesi. 7 Haziran'dan bu yana hem sýnýrlarýmýzda hem ülke içinde þiddeti çok yüksek terör saldýrýlarýyla uðraþýyorken terörle mücadele kanunlarýmýzda hafifletme þartý koþtular. "Avrupa'ya vizesiz seyahat istiyorsanýz terörle mücadeleden vazgeçin" dediler. Türkiye'nin buna evet demesi mümkünmüþ gibi.

15 Temmuz'da eþi görülmemiþ bir darbe giriþimi atlatmýþken, FETÖ, PKK ve DEAÞ terör örgütleriyle içeride ve dýþarýda kararlý bir mücadele yürütürken þimdi de "OHAL'i kaldýrma" þartý koþuyor AP.Türkiye'nin son bir yýlda yaþadýklarýnýn onda biri herhangi Avrupa ülkesinde yaþansa hukuk askýya alýnýr, OHAL deðil sýký yönetim ilan edilir, kimse de sesini çýkaramaz.  

Devletin ve milletin terörle mücadeleyi varlýk-yokluk mesabesinde algýladýðý bir vasatta, Türkiye hükümetinin AB'nin tehditlerine boyun eðmesi, telkinlerini iþleme koymasý zaten mümkün deðil; ama bu açýk düþmanlýk, 53 yýldýr devam eden üyelik kandýrmacasýnýn sona ermesine vesile olmasý bakýmýndan hayýrlý olmuþtur.

***

Sýkýcýlýðýný ciddiyet olarak pazarlayan bazý yazarlarýn, "AB konusunda hamasetle hareket etmeyelim, sorunlarý sakin ve rasyonel düþünceyle ele alalým" yollu açýklamalarýna gelince...

53 yýllýk bekleyiþin neresi rasyonel, bunun düþünülecek nesi kaldý?

17-25 Aralýk'tan sonra FETÖ'nün yargýdaki Haþhaþilerini "hukuk adamý" diyerek pazarlayanlar, programlarýný ve köþelerini FETÖ'nün yalanlarýna açanlar söylüyor üstelik bunu. Emniyet ve yargýdaki yapýlanmasýyla hukuku kendi hizmetine almýþ bir örgüte arka çýkmak için "hukuk hepimize lazým" diyorlardý. Þimdi de Türkiye'ye karþý faaliyet yürüten terör örgütlerine siyasi ve askeri destek saðlayan AB ülkelerinin aleni Türkiye düþmanlýðýna ortak oluyorlar. 2005'teki oylamayý hatýrlatýp, "o zaman da ayný AP vardý, bugün neden bu karar çýktý, düþünelim" diyerek "Bugünkü kararýn sorumlusu Türkiye'dir" demeye getiriyorlar.

Aþaðýlýk kompleksi çok kötü bir þeydir, daha kötüsü okumuþ yazmýþ ve yaþýný baþýný almýþ olandakidir.