‘Hayta'lar! üniversite idare etmek sizin mi işiniz?

'Hayta' kelimesi, hiçbir müsbet iş yapmayan, çevresine zarar vermeyi şiar edinen, asalak geçinen ve dayatma isteklerini sağlamayı meslek edinmiş 'sülük' tıynetli kimseler için kullanılır.

Ben yine de kimseye 'hayta' demiyorum; bu kelimeyi eski ve ünlü bir siyasetçiden aldım.

Kimden mi?

Evet, bırakalım başkalarını, bizzat İsmet Paşa'dan..

***

1968'de, o da, bir ihtiyaçdan değil, sırf Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde başlayan ve dünyanın ilgisini çeken öğrenci hareketlerinden ilham alarak, bizde de öğrenci hareketleri başlatıldığı ve Avrupa'daki öğrenci liderlerinden birisi olan Kızıl Dany'nin ismiyle, gösterilerde, 'Daaa-nii!.- Daaa-nii!' tempo tutulduğu zaman, bizde de o isimle kafiye teşkil eden bir isim vardı ve bir kısım öğrenciler 'Dee- nizzz! / Dee-niiiizzz!' diye gösteri yapıyorlardı.

Ben de o zaman İstanbul-Hukuk'ta sene sonu imtihanlarına girmek için, çalışmakta olduğum Sağlık teşkilatından izin alarak, Diyarbekir'den İstanbul'a gelmişim..

Bir sabah imtihan için Üniversiteye gittiğimde bir de ne göreyim..

Üniversitenin etrafı askerle çevrilmiş, ama, içeriye ancak öğrenci kimliği olanlar alınıyor ve içerisi bir başka âlem..

2-3 bin öğrenci, Hukuk Fakültesi'nin bulunduğu iç-avluda toplanmışlar, sadece 'Dee-niii! /Deee-niii!'

diye gösteri yapıyorlar..

Kimse, kimseyi fazla bilmiyor.. Halbuki, o gün orada öğrenciler imtihana girmek için gelmişlerdi.. Belli bir grubun ise, o tempo tuttukları isimle kimi kasdettikleri anlaşılıyordu.

***

Nihayet, o sloganlar arasında, uzun boylu , esmer bir genç geldi.. 'Arkadaşlar.. Sağ-Sol yok, birlik var.. Öğrenci meselelerini çözmek için dün gece yarısı, saat 01.00'de, ben, (...) Nuhoğlu ve (...) Kumkumoğlu, bir işgal komitesi kurduk ve işgali gerçekleştirdik.. Eylemimiz, meselelerimiz halledilinceye kadar devam edecek.. vs..' dedi..

Binlerce öğrenci kuzu-kuzu dinliyorduk.. Bunu tuhaf bularak, 'Arkadaşım, siz gece saat 01.00'de bir işgal komitesi kurmuşsunuz, biz de üç arkadaş, gece saat 01.30'da bir Redd-i İşgal Komitesi kurduğumuzu açıklasak n'olacak?' diye bir soru ve itiraz dile getirdim.

Bir anda, 'Sen karşı mısın bu eyleme?' diye etrafımı çevirdiler.. 'Yok arkadaşlar.. Ben sadece, kim hangi yetkiyle bu kararı almış ve 'bir başka grup da benzer şekilde karşı bir karar alsa, n'olacak?' diye soruyorum..' dedim, ama, ben sadece imtihanlar için Diyarbekir'den geldiğim için tanıdık arkadaşlarım olmadığından, tek kişi kaldığımdan, dayak yememek için oradan topluluğun merkezinden kenar tarafa doğru uzaklaştım.

***

Süleyman Demirel başbakan.. Önceki eylemlerde, 'Yollar yürümekle aşınmaz..' diyerek, birçok eylem ve eylemcilere müsamaha ile bakmıştı. Ama, şimdi tablo başkaydı ve üniversite işgal edilmişti.. Ve o işgali kansız bir şekilde halletmek istiyordu. Ne var ki, eylemci gruplar da, başlangıçta 'Sağ-Sol yok, birlik var!' diye üniversitede, imtihan şekillerine ve hocaların ders kitaplarını öğrencilere 'kazık' fiyatlarla satmalarına karşı çıkılırken; birkaç gün sonra ülke siyasetinde kendi hedeflerine göre ve mâlum 'solcu ağabeyleri'nin matbuatta yazdıkları makaleler istikametinde, çözüm yollarını dile getirmeye başlamışlardı.

***

İş uzadıkça, tahammül mülkü yıkılıyordu. Ama, yine de bugünkülerin yaptığı gibi, milletin inanç değerleriyle, sinir uçlarıyla oynayacak 'haytalık' ve ahlâksızlıklar sergilenmiyordu.

İşte o zaman, muhalefet lideri İsmet Paşa, 'Ben bunları alkışlarım..' demeden, nihayet patladı..

-'Hayta'lar! Memleketi idare etmek sizin mi işiniz? Gidin, derslerinizi okuyun..' dedi.

O zamanlar, bu 'hayta' kelimesini sosyete solcuları anlamamışlardı bile..

***

Şimdi bu konuyu niye bilhassa hatırlatıyorum.

Şimdi İsmet Paşa'nın haleflerinden birisi olmakla öğünen Kılıçdaroğlu, çoğu, o üniversitenin öğrencisi de olmayan bir takım anarşist kimseler ve odaklarca 'istenmeyen adam' ilân edilen Boğaziçi Üni. Rektörü'ne, 'İstifa et! Memleket rahatlasın..' diyor.. Ve, '1970'li yıllarda genç insanların birbirine nasıl düşman edildiklerini gördük.. Benzer durumlara tekrar düşmemek gerekir..' diye bir gerekçe de dile getiriyordu, özetle..

Ankara Belediye Başk. Mansur Yavaş da yeni liderinden geri kalmamak istercesine 'açık mektup' yayınlamış, o da Boğaziçi Rektörü'nden aynı talepte bulunuyor, 'istifa et!' diyor.

Halbuki, öyle bir istifanın, yuları veya inisiyatifi tamamiyle o gösterilere kaptırmak olacağını ve gelecek olan başkalarını da reddedecek bir 'aymaz'lığa başvuracaklarını düşünemiyorlar.

Mansur bey, Ankara'dan binlerce insan, 'sizi istemedikleri'ne dair pankartlar ve gösterilerle makamınızın bulunduğu Belediye binası önünde gösteriler yapsalar, istifa mı edersiniz; yoksa,

'Ben halkın oyuyla geldim ve vazifemi kanunî çerçeve içinde yaparım' mı dersiniz?

***

Ya siz KK. Bey! Siz, 'partiniz içinde ihtilaflar ve kopmalar oluyor..' diye istifa ediyor musunuz?

Sizden, akıllarınca bir takım sosyal karışıklıkları hedefledikleri anlaşılan ve bir çok anarşist terör odaklarıyla dirsek teması halinde olan bu göstericilere, 'Hayta'lar!. Üniversiteyi idare etmek sizin mi işiniz? Kanun çerçevesinde yapılan vazifelendirme sizin işiniz ne?' demenizi beklemiyoruz. Ama, en azından, bir kısım 'hayta'ları cesaretlendirici sözler söylemekten kaçınamaz mısınız?

Muhalefet, iktidarda olanların her yaptıklarına karşı çıkmak mıdır?

***