Siyasetçileri, siyasete siyasetçiden daha çok kafayý takmýþ yazar-çizer takýmýný, durmadan kamuoyu yoklamalarý yapan meslek erbabýný, içinden geçeni doðruymuþ gibi söyleyeni, beklentisini ete-kemiðe büründürmeye çalýþaný bilmem...
Biz gazeteciler için yaklaþmakta olan bir seçimin ana tahmin zemini, yakýn zamanda yapýlmýþ bir baþka seçimdir... 7 Haziran’da yapýlacak genel seçimin provasý niteliðinde olaný, henüz bir yýl önce, 30 Mart 2014’te gerçekleþti. Denebilir ki, o seçimde AK Parti’nin baþýnda Erdoðan vardý, 17-25 Aralýk “paralel darbe giriþimi”nin gölgesinde yapýlan çok özel bir seçimdi...
Bir noktayý gözden kaçýrmamak önemli; Türkiye’nin son bir yýl içinde siyasi þartlarý deðiþmedi, ülke, seçmen tercihlerini 2002 Genel Seçimi’nde yaþandýðý gibi kökten deðiþtirecek bir ekonomik kriz/sosyal çalkantý da yaþamadý... Kamuoyu yoklamalarý için kafa yoran akademisyenlere saygým sonsuz ama, ben, 30 Mart 2014 Yerel Seçimi sonuçlarýndan yola çýkmakta kararlýyým...
AK Parti oy kaybeder mi?
Bu sorunun yanýtý: Önümüzdeki bir ay içinde çok ama çok özel bir olay yaþanmasý gerekiyor. Nedeni, rakamlarda... AK Parti’nin, 2009’daki yerel seçimde Ýl Genel Meclisi zeminli oy oraný, yüzde 38.39, 2014’te ise yüzde 43.40... Parti, yerel seçim gibi “aday kimliðinin” çok önemli olduðu bir seçimde oylarýný yüzde 5 oranýnda artýrdý, devamýnda da liderini yüzde 52’lik bir oranla cumhurbaþkanlýðý makamýna gönderdi. Bu partinin oylarýnda bir düþüþ eðilimi görülmediði açýk ve oy taban zemini yüzde 45 düzeyinde þekilleniyor. Bu oraný yüzde 46-49 arasýna taþýyabilir mi, 2011 seçiminde aldýðý yüzde 49.83 oy oraný göz önünde bulundurulursa, taþýyabilir. Seçimin yaz baþlangýcýnda olmasý ve AK Parti seçmeninin “nasýl olsa iktidar deðiþmez rehavetine” girmesi nedeniyle yüzde 45’in altýna inen bir sonuç çýkar mý, zor, çünkü Türkiye asýl þimdi seçim atmosferine girdi, “seçmen dikkati” yükselecektir.
CHP ve MHP’nin durumu...
2009 ve 2014 yerel seçim karþýlaþtýrmasý yaptýðýmýzda MHP, oylarýný yüzde 17 oranýnda sabitlemiþ görünüyor. Ýlginç bir parti. “Durduðu yerde oy devþirme” kapasitesi olan tek parti gibi görünüyor. Diðer partilerin çalýþmalarýndan “huzursuzluk duyan” seçmenin yönelebileceði bir adres niteliði taþýyor. 2011 seçiminde aldýðý yüzde 13’lük oran dikkate alýndýðýnda þu anda yüzde 17 ile oy tavanýna ulaþtýðý kabul edilebilir. CHP’de de benzer bir durum söz konusu. 2011 Genel Seçimi’nde aldýðý yüzde 25.98 ile 2014 yerel seçimindeki yüzde 25.62, oy oranýnda bir “tavan sabitlenmesi” yaþandýðýný iþaret ediyor. Parti, liste belirlemelerinde ön seçime aðýrlýk verdi, bu, teþkilat çalýþmalarýnýn önceki seçimlere göre daha aktif çalýþmasý sonucunu doðurabilir. CHP yüzde 27-28 oranýný zorlayabilir mi, olabilir.
HDP’nin iþi zor görünüyor...
“Oligarþik vesayet” güçleri ve sözcülerinin “muhtemel bir koalisyon” için umutla baðlandýklarý HDP’nin yüzde 10 barajýný geçip-geçmemesi meselesi, bu seçimin merkezindeki soru olarak þekilleniyor. Seçmene pompalanan düþünce HDP’nin barajý geçebileceði yönünde, ama, rakamlar pek öyle konuþmuyor.
HDP’nin de “oy tavaný” açýsýndan MHP’ye benzer bir durumu var. 2011 seçiminde baðýmsýzlarýn aldýðý tüm oylarý bu partiye yazsak bile karþýmýza yüzde 6.57 oraný çýkýyor. Dönelim 2014’e, HDP+BDP toplam oy oraný 6.53... MHP nasýl yüzde 17’de bir “tavan” belirlemesi yapmýþsa, bu parti de yüzde 7’de ayný durumu yaþýyor. Çok kaba bir hesapla mevcut oylarýnýn yüzde 50’si kadar yani yüzde 3’lük bir sýçramaya ihtiyacý var. Bu oranýn seçmendeki karþýlýðý (toplam seçmen 53 milyon) yaklaþýk 1.8 milyon seçmenin daha önce verdiði partiden vaz geçip HDP’ye oy vermesidir. Oysa AK Parti, CHP ve (konu HDP olunca tabii ki) MHP tabanýnda böyle bir sarsýntý görülmüyor. Partinin Cihangir ahalisinden saðladýðý desteðin bir önemi yok, muhafazakar Kürt seçmen açýsýndan büyük bir soru iþareti oluþturuyor, oy artýrma zemini bir tek “batýda” yaþayan ve bugüne kadar AK Parti ile CHP’ye oy veren Kürt seçmenin mühründe þekilleniyor.
Bu seçmen HDP’yi yüzde 10 barajýnýn üzerine taþýyabilir mi, siyaset aritmetiði “hayýr” diyor. Çünkü o seçmenin, özellikle, PKK’nýn “silah þantajýna” çok soðuk baktýðýný ýskalarsanýz, hesap þaþar.
HDP’nin kendisini “Kandil’in silah gölgesinden” kurtaramamasý, bu parti açýsýndan handikap oldu. “Barajý geçemezsek...” diye baþlayan cümleleri ise seçmen açýsýndan büyük bir “tehdit”, seçmen genel davranýþý, daima ters sonuç vermiþtir. (Örnek, Evren Paþa’nýn 1983 seçimi öncesinde savurduðu son dakika tehditinin Özal’ý iktidara taþýmasýdýr.)
Türkiye iktidarýn deðiþmediði, kurulacak yeni meclisteki sandalye sayýsýnýn hayati önem kazandýðý bir seçime doðru ilerliyor...