HDP belediyeleri, PKK ve kayyum

KCK eş başkanı Bese Hozat 15 Temmuz 2015 günü çıkan PKK bülteni Özgür Gündem’deki köşesinde “ateşkesin bittiğini, yeni sürecin devrimci halk savaşı olduğunu” ilan etmişti. 

Bir yıl dolmak üzere. Hendek terörü, özerklik ve öz savunma stratejisinin bu bir yılda PKK-HDP siyasi hattını getirdiği nokta tam bir ifşa ve iflas noktası oldu. Şehirlerden temizlenen PKK şimdi kırsaldan ve sivil alanlardan kazınıyor. Son olarak PKK’ya personel maaşı, iş makinesi, gençlik örgütlenmesi görünümüyle destek veren HDP’li belediyelere yönelik-nihayet- hukuki bir çalışmaya gidiliyor.

İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin incelediği belediyeler artık Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişlerince ve Maliye Bakanlığı MASAK ekiplerince de takibe alınıyor. Belediyelerin 7-8 bin TL’ye varan maaşlar ödediği işçilerin hesaplarından PKK’ya para aktarılıp aktarılmadığı kontrol edilecek ve bağlantı belgelendiğinde hem belediye hem çalışanlar hakkında idari ve adli süreçler başlayacak.

Süreçler muhtemelen şöyle işleyecek: Teröre destek verdiği kanıtlanan belediye başkanı görevinden alınıp yargıya teslim edilir ve yerine mahkeme kararıyla kayyum atanır. Kayyum tanımlı sürede, tanımlı görevini tamamlayınca o ilde-ilçede seçime gidilerek yeniden bir belediye başkanı seçilir.

PKK’yla irtibatlı personelin görevine son verilir ve haklarında yargı süreci başlatılır. 

HDP’deki belediyelere ait 150’den fazla gençlik merkezi, gençlik kampı ve halk merkezi var. Bunlar YDGH, PKK-PYD’ye eleman kazandırma, terör propagandası yapma, Kobani’de silah, patlayıcı ve canlı bomba eğitimine adam gönderme amacıyla kullanıldığı, terör saldırılarına karışanların geçmişlerinde bu merkezlerin olduğu biliniyor. Bu yapıların terörist üretim merkezi olmaktan çıkarılması şarttır.

***

Şu son bir yılda her şey gözümüzün önünde oldu aslında. Beş yüzü aşan şehidin acısı, PKK’nın bölgeyi işgale kalkışması, büyükşehirleri kana boyaması nedeniyle tahammül zorlaştı ve zanlar belgelere dönüştü.

Biliyoruz ki PKK’nın mahallelere, ilçelere açtığı hendekler Biksi dipçiğiyle değil belediyelere ait iş makineleriyle kazıldı. 

Asker, polis ve devlet görevlilerini öldürmek için hazırlanan patlayıcılar yollara döşendikten sonra yeri belli olmasın diye HDP belediyelerince asfaltlandı.

Eline silah verilen çocuklar HDP gençlik merkezlerinden geçti. KCK kadrosu ya da teröristlikten ölenlerin yakınları HDP belediyelerinde istihdam edildi.

Bunlar suçtur. Cana, mala, ülkenin huzuruna kast etmektir ve hiçbir hukuk devletinde buna müsaade edilemez, edilmemelidir.

***

Belediyelerin personel giderlerinin Türkiye ortalaması yüzde 11.7 iken, bu oran en fazla yüzde 30’lara kadar çıkarken ve AK Parti, CHP ve MHP belediyeleri buna uyarken HDP’li belediyelerde personel giderleri yüzde 90’lara ulaşıyor.

Bu paranın halka belediye hizmet olarak değil, terör baskı tahakküm olarak döndüğü gerçeği Türkiye’ye, PKK bağlantısı HDP’ye bilinmeyen de değildir. Bilakis... Dağlıca’da 12, Çukurca’da 24 askerimizi şehit eden teröristlerden 9’unun belediye personeli olduğu unutulmamalıdır.

Vezneciler’de 6’sı polis 12 insanımızı katleden PKK’lı canlı bombanın tabutunu HDP’li belediye başkanlarının omuzladığı da unutulmamalıdır.

Ya da Diyarbakır belediye başkanıyken Osman Baydemir’in çöpçü olarak istihdam ettiği KCK’lı biri tarafından sorgulanıp cezalandırıldığı...

Ya da şimdiki başkan Gültan Kışanak’ın işçilere ortalama 4 bin lira maaş öderken, terör suçundan tutuklananları ve ailesini 2 bin lira maaşla teminat altına aldığı... 

Ya da HDP belediyelerine kayyum denir denmez Karayılan’ın kayyumları öldürürüz tehdidi...

HDP’de sanılan belediyelerinin PKK’ya mülk edildiğini görmek için başka delile gerek var mı?