HDP bir daha Diyarbakır’ı kazanamayacak

Gün gün takip etiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 Ocak’ta başlayan Afrin harekâtının asıl derin etkileri olacaktır. Türkiye’nin iki binli yıllarının sosyal, kültürel, siyasal yapısı etkilenecek, Türk dış politikasının yeni hamleleri, bu harekâttan ve onu takip eden harekâtlardan hız ve güç alacaktır. 

Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı. Afrin’den sonra Münbiç, sonra Fırat’ın doğusu Kobani ve Irak sınırına kadar olan bölge var. Kısacası, Afrin’le başlayan harekâtlar silsilesi ile Türkiye’nin Suriye sınırında, bize tehdit olacak bir PKK devleti kurulmasına asla izin verilmeyecek. 

Afrin harekâtının derin etkileri olacaktır. 

1. Türkiye, 35 yıldır uğraştığı, binlerce şehit verdiği bölücü PKK terörünü nihayet bitirecek, teröristlerin beslendiği kaynakları kurutacaktır. Çünkü Suriye sınırından sonra ya da bu arada Kuzey Irak’taki PKK kampları, Kandil de tesirsiz hale getirilecektir. 

Türkiye böylece dış politikada Batı’nın bize karşı kullandığı en etkili terör silahını susturacaktır. Bizi iç savaş ortamına zorlayan, kardeş kavgası ve vatanımızı bölme tehdidi ile sürekli tedirgin/huzursuz eden bir saldırıyı nihayet sonlandıracağız. Her ayağa kalktığımızda, belimizi doğrulttuğumuzda bize indirilen sopayı tutan eli bükeceğiz. Enerjimizi, maddi gücümüzü tüketen, bizi oyalayan, hasımlarımıza koz veren son yarım asrın en büyük Haçlı saldırısını püskürtmüş olacağız. 

2. HDP bir daha Doğu ve Güneydoğu’da belediye seçimlerini kazanamayacak. Afrin’den başlayan sınırlarımızı bölücü tehdidinden arındırma harekâtlarıyla, PKK terör örgütünü yerle bir ederken, içerde Siyasi Kürt Hareketinin bütün ümitlerini bitireceğiz. 

Bölge insanımızın bir kısmı, HDP’nin terörü bitirecek barışçıl bir siyasi hareket olabileceği umuduyla 7 Haziran seçimlerinde onlara bir şans tanıdılar. Ama gördüler ki asla Türkiye’nin partisi olamayacaklar. Olamazlar çünkü asla bir barış projeleri yok, sadece ihanet peşindeler. 

HDP’ye oy verenler de hakikati gördüler; bölücü, dine soğuk, mütedeyyin Kürt vatandaşlarımıza hasım bu siyasi hareketi terk etmeye başladılar. 

1 Kasım seçimlerinde işareti verdiler. 16 Nisan referandumunda ‘Evet’in en büyük destekçilerinden oldular. 

Büyük fotoğrafı gördüler. Kürt siyasi hareketinin, sadece Batı’ya yaslandığını, İsrail ve Avrupa’ya teminatlar vererek, ABD silahlarıyla Türkiye ile savaşa girme hayalleri kurduklarını gördüler. 

Bölge insanımız şunu da gördü. HDP/PKK, Kürt halkı için savaş vermiyor. Masum Kürt çocuklarını, gençlerini, annelerini gözünü kırpmadan katlediyorlar. Ve vicdanlarına şunu sordular: ABD Kürtleri sever mi hiç? ABD Kürtleri neden sevsin? Menfaatinden başka bir şey düşünmeyen bu Batı, PKK/HDP gözü dönmüşlüğüne bu kadar silahı Kürtleri sevdiği için mi veriyor. 

Cevabı da buldular: Batı siyasi Kürtçüleri sırf İsrail’in güvenliği ve petrol/enerji yolları ve İslam düşmanlığı yüzünden provoke ediyor, kışkırtıyor, Türkiye’nin üzerine salıyor. 

Üstelik Barzani örneğinde olduğu gibi Kürtleri hemen satıveriyor. 

PKK’yı da satmaya başladı ve tıpkı Barzani gibi onları da satacaklar… 

İşte bu hakikatler, HDP’yi siyaseten bitirecektir. Bir daha Diyarbakır’da ve şu anda ellerindeki belediyelerde asla seçim kazanamayacaklar. 

3. En deren etki, gençliğimiz üzerinde olacaktır. İdealsiz, gününü gün edenler nesiller yerine dava adamları çoğalacaktır. 

Afrin harekâtıyla başlayan yürüyüş, 15 Temmuz’daki dirilişin devamı olacaktır. Milli ruhun şahlanışı devam edecektir. Millete yaslanmanın, kendi öz değerlerimize dönmenin, milli ve yerli oluşun dışında milletçe bir çıkış yolumuzun olmadığı hakikati gençliğe, yeni nesillere derinlemesine etki edecektir. 

Öylesine içten “beklemesinler” selamı gönderecekler ki... 

Yeni nesiller, artık 15 Temmuzların, Afrinlerin, Münbiçlerin kahramanları ile heyecanlanacak, gurur duyacak, onların izinden gidecektir. 

Yabancıların kahramanlarına özendirilen nesiller yerine kendi kahramanlarıyla büyüyen gençlik gelecek. 

Pak alınlarından öpülesi gençlik…