Halil Berktay’ýn Sabah gazetesine verdiði söyleþi çok etkileyiciydi. AK Parti’yi yerden yere vuran, Kandil’in ‘devrimci halk savaþý’ stratejisini bile Sayýn Erdoðan ve AK Parti’ye fatura eden malum aydýnlarýn tutumundan farklý bir bakýþ ve analiz söz konusuydu.
Evet hiçbir þey eskisi gibi deðil. 13 yýlýn getirdiði baþarýlardan sonra AK Parti, bir duraklama dönemi yaþýyor þimdi ama Türkiye’nin bugünkü koþullarýnda, AK Parti, aldýðý veya korumaya devam ettiði oy kitlesi itibariyle, Türkiye’nin en güçlü partisi durumunda.
AK Parti’nin bazý liberal/sol aydýnlarla arasýnýn açýlmasý meselesinde Berktay, son derece isabetli tespitler ve yorumlar yapýyor.
‘2002-2012 arasýnda askerî vesayetin tasfiyesi temelinde AKP ile ittifak yapan kesimler nezdinde Erdoðan’ý nefret objesi haline getirmeye çalýþma giriþimi, Taraf’ýn son dönemine rastlar. 2011’den sonra baþlayýp geliþti; Gezi ve 17-25 Aralýk 2013’ta doruða çýktý. Perde arkasýnda ne olmuþ olabileceðine girmek istemiyorum. Beni entrikalardan çok ideoloji ilgilendiriyor. Sol aydýnlarýn bazý zihinsel alýþkanlýklarý olageldi. “Teori bizim, tarihin yönünü biz biliyoruz, makro tabloyu biz görüyoruz, buradan kaynaklanan bir entelektüel üstünlüðümüz var.” Böyle bir kibir, kendini büyük görme söz konusu.’ (Sabah, Ýsa Tatlýcan-Halil Berktay Söyleþisi)
Topluma ve baþarýlý bir lidere üstten bakan oryantalist tavrýn, kibirle alakasý var elbette. Ama kibrin ötesinde baþka þeyler de var. Baþýndan beri uluslararasý güçlerle, içerde iktidar kaybý yaþayan güçlerin, Erdoðan’a karþý ittifaklarý vardý. Berktay’ýn ifade ettiði gibi bu ittifakýn, medyada gerçekleþtiði alan Taraf gazetesi oldu. O gazeteye 2012 yýlýna kadar yazdým. Durumu galiba ilk fark edenlerden oldum. Garip manþetler, Ahmet Altan’ýn, ‘Kürtler’in yarýsýný isyana hazýr olduðunu vazeden, Erdoðan’ý padiþah, Davutoðlu’nu sadrazam olmakla suçlayan yazýlarý ve sonra, gazetenin tümünü, yazarlarýyla beraber, ajan, kontra gören, Karayýlan’ýn kaleme aldýðý mektubun birdenbire ve tam sayfa gazetede yayýnlanmasý. Bir þeyler oluyordu, ama ne?
Devir, Oslo’dan sonra, karþýlýksýz ve tek taraflý demokratik özerklik ilanlarý ve her gün sivillerin öldüðü devrimci halk savaþý devriydi.
PKK bugün gibi, devletin doksanlý yýllarýna benzemeye çalýþýyor ve psikolojik harp yapýyordu. Milletvekilleri daðlarda PKK’lýlarla kucaklaþýyor, CHP milletvekili kaçýrýlýyor ve PKK’nýn Þemdinli’yi ele geçirdiði yolundaki haberleri Taraf manþete taþýyordu.
Þimdi bir deðil birkaç ‘Taraf’ var. Ya da bir deðil birkaç ‘Sözcü’ var..
Þimdi bir deðil, sayýsýz Çandar ve sayýsýz miktarda H. Cemal var..
Sonuç þudur: Türk aydýnlarý ve medya, öyle bir düþünsel sefalete saplanýp kaldý ki, HDP’ye taktiksel ama PKK’ya stratejik bakýyorlar artýk.
Bu kesimin gözünde, HDP fani, PKK baki!
‘Baþ düþman’ ilan ettikleri Erdoðan’ý durdurmanýn ve yenilgiye uðratmanýn yolunun, PKK’nýn istediðinde silahlarý konuþturup, siyaseti esir alma gücünden geçtiðine inanýyorlar.
PKK, bu tutumun gayet farkýnda ve bu tutumun ona açtýðý geniþ tolerans alanýný da iyi kullanýyor. Liberal sol/aydýnlarýn bir kýsmý, her gün onlarca þehidin geldiði bir Türkiye’de, þiddete ve teröre tanýnan toleransýn daha uzun bir zaman, korunamayacaðýný biliyor elbette. Bu yüzden, ‘seni baþkan yaptýrmayacaðýz’ söyleminden, PKK ‘savaþ’ çýkarýnca, ‘sana savaþ yaptýrmayacaðýz’ söylemine geldik. Erdoðan çatýþma istiyor ve aydýnlarýmýz bu çatýþmayý engellemeye çalýþýyor!.
Orhan Pamuk da kervana katýlmýþ! Duygusal bir yazarýmýz o, Nobel ödülünü, iktidar çatýþmalarý, bu çatýþmalarda kaybeden ve kazanan insanlarý anlatmadaki baþarýsý veya bir ülkenin siyasi hafýzasýna tuttuðu ýþýk ve bu hafýzanýn yarattýðý acýlarý, yasý anlatmasý nedeniyle filan deðil, ‘þehrin nostaljisini anlatmadaki baþarýsý’ nedeniyle aldý.
‘AKP savaþýn oylarýný arttýracaðýna inanmamalý’ demiþ!
Bu yakýþtý mý þimdi?
Nobel ödüllü bir yazarýmýz Orhan Pamuk. Barýþ istiyorsa, ki hiç þüphem yok, KCK’ya bir çaðrý yapsýn ve silahlý mücadeleyi durdurup Türkiye’yi terk etmesini istesin.
AK Parti’nin ‘savaþla oylarýný arttýrma’ planlarý böylece suya düþsün!
Pamuk Türk aydýnlarýna böylece ‘PKK’nýn fani, HDP’nin baki’ olduðunu da hatýrlatmýþ olsun, ezber bozsun, benim tanýdýðým, kitaplarýný Diyarbakýr cezaevinde okuduðum Orhan Pamuk’a yakýþan budur..