HDP operasyonu ve ötesi

HDP’liler bu sonucu bekliyorlar mýydý? Hiç þüphe yok. Hangi demokratik hukuk devleti olsa, terörle böylesine iç içe geçmiþ bir siyasi kadronun suç dosyasýný iþleme
koyardý. 

HDP’liler belki “Biz ne yapsak bize dokunulmaz, bunun uluslararasý olumsuz yankýlarý dikkate alýnýr, öyleyse biz de kendi gündemimiz ne ise onun gerektirdiði istikamette hareket edelim. Devlet kanunlarý bizi baðlamaz” gibi baktýlar olaya.

“Kendi gündemleri”, “Dað kadrosu” ile birlikte, çözüm sürecinin bir döneminde uluslararasý odaklar tarafýndan verilen “umutlar” istikametinde oluþmaya baþladý, sürecin “silahý býrakma” boyutunu terk ettiler, aksine, Kobani’den baþlayýp Türkiye’ye uzanacak þekilde bir kantonlaþma hareketini öne aldýlar. Önce “Baþka alternatifimiz yok” diyerek, sonra da “uluslararasý odaklarla görüþüp bölgede Kürtlere alan açýlýyor” yaklaþýmýyla “Terör örgütünün uzantýsý” tanýmlamasýný içselleþtirdiler.

Kanunlarýn suç saydýðý ne varsa icra ettiler. Bu sonuç her normal vatandaþ için “tabii” idi. Bunlar “Biz belalýyýz, bize dokunulamaz” moduna girdiler. Böyle durumda devlet, ya her vatandaþa eþit davrandýðýný ispat sadedinde hareket edecek, o bugün yapýlan idi, ya da bunlarýn dokunulmazlýðýný daha da pekiþtirecekti. O, bu yapýnýn 6-8 Ekim vahþetinde alýnan vahþeti týrmandýrma rolünden çok daha ötesi demekti. Devlet, dedi ki olmaz.

Tabii bu “olmaz”dan sonranýn geliþmeleri olacaktý.

Birinci soru, acaba bu hadise içerde “Kürtlerin siyasi hareketi yok ediliyor” gibi bir algýya yol açar mý, þeklindedir. Bu soruyu Kürt vatandaþlarýmýz çerçevesinde soruyorum. Örgütün ölümüne þartlandýrdýðý bir kesimde böyle bir duygunun oluþmasý muhtemeldir. O ne kadardýr? Mesela 7 Haziran’da “Türkiyelileþme” söylemi ile alýnan yüzde 13 kadar mý? Kanaatimce kesinlikle bu deðil. Yüzde 6’ mý? Belki.

“Kürtlerin siyasi hareketi yok ediliyor” malzemesinin asýl alýcýsýnýn, belki de üretici ve pazarlayýcýsýnýn “dýþardaki odaklar” olacaðý muhakkak. Dýþardaki odaklar, asýl, bir aralýk “Bu iþi Türkiye içinde çözelim”, hatta “Türkiye Kürtlerle büyür” noktasýna gelen “Örgütün - Uzantýsýnýn” zihnini iðfal eden odaklar olduðu da muhakkak. Çözüm süreci, Leyla ZanaÞerafettin Elçi gibi tanýnmýþ Kürt siyasetçilerin “Bu iþi Tayyip Erdoðan çözer” dediði günlerde devreye girmiþti. Tayyip Erdoðan, hem kimlik problemleri, hem de Doðu-Güneydoðu’nun ekonomik maðduriyetleri alanýndaki sorunlarýn çözümü için ciddi adýmlar atmýþtý.

Örgüt bölgenin yeniden tanzimi çerçevesinde “kendisine iktidar alaný açýlacaðý, bu alanýn Türkiye’de bir bölgeyi de kapsayacaðý” vaadiyle çözüm sürecinde silahý býrakmayý deðil, aksine bölgeyi silah deposu haline getirmeyi tercih etti.

Ýktidarýn çözüm süreci hatýrýna silahlanmaya göz yummasý bilmem ne... Bunlarýn bir hesabý var kuþkusuz.

Ama çözüm sürecine ihanet örgütün fiilidir ve bu iþin ardýnda küresel iðfal vardýr.

Türkiye yeniden terörle mücadele noktasýna gelmiþtir. Üstelik tüm bölge planýnda.

Bu iþin, Sykes-Picot’dan 100 yýl sonra bölgenin yeniden tanzimi hesaplarýnýn yapýldýðý bir ortamda gündeme gelmesi bölge kadar ülkemizi de çok kritik bir sürecin içine sokuyor.

Belki þu anda HDP, o uluslararasý iðfalin Türkiye’ye yönelik komplolar halinde devam edeceðini umut ediyordur.

Batý dünyasý ile iliþkilerimizin en gergin olduðu bir dönemi yaþýyoruz. Resmen “ittifaklarýmýz”ý sorguluyoruz.

Amerika’dan Avrupa’ya, onlarýn da Türkiye’ye karþý pozisyonlarý fütursuzca aldýðý bir manzara söz konusu.

Biz “Terör bizi vuruyor, ona göz yumamayýz” diyoruz, onlar, bizim kaygýlarýmýzý hiç anlamýyor modunda, “Türkiye’yi yöneten kadrolarý” sorguluyor, yer yer aðýr suçlamalar yöneltiyor, Batýlý kurumlardan dýþlamak gibi tehditler yapýyorlar.

Bizdeki duygu, “Ne pahasýna olursa olsun” boyutunda.  

Batý da gittikçe “Ne pahasýna olursa olsun” boyutuna yöneliyor.

Bu bir kopuþu ve baþka stratejik dengelere yöneliþi getirir mi? Onun bedeli ne olur?

Hadi HDP ile bitirelim:

Acaba HDP, bölgede gerilimlerin daha da týrmandýðý ve savaþ, iç gerilimler vs ortamýnda Türkiye’nin ipini Batý’nýn çektiði bir hesaba mý oynuyor?