HDP, PKK, maske…

Çaðdaþ demokratik ülkelerin evrensel standardý, demokratik siyaset maskesi takan terör ve þiddet odaklý hareketlerin kabul görmeyeceði üzerinedir.

Terörden beslenen, terörü reddedemeyen, terörist yapýlarla organik iliþkide olan siyasi yüzlerin demokrasi maskesi takmasý hukuki ve siyasi meþruiyet sorununu gündeme getirir.

Siyasi mücadeleyi, içinde terörist yapýlanmalar ve silah kullanmayý yadsýmayan ütopyalar olan daha büyük bir yapýnýn parçasý haline getirmek demokratik bir mücadele olarak görülmemektedir.

Siyaset gerçek yüzlerle, sahici aktörlerle, özgür iradelerle yapýlýr. Siyasetin talimat vereni, gerçek sahibi ve yönlendiricisi halktýr, öyle olmalýdýr.

HDP-PKK iliþkisi üzerine bildik söylemleri tekrar etmenin bir faydasý yok. Bu devam eden bir sorunsal olarak ortada duruyor.

Kandil, 2020 yýlýnýn ‘toplumsal direniþ ruhu’ ile þekilleneceði iddiasýndaydý. Kandil’in talimatlarý geçen yýldan bu yana ‘eylemliliði týrmandýrmak’ þeklinde oluyor.

Ýþi terör ve þiddet olan, insan hayatýna kastetmeyi temel yöntem olarak belirleyen Karayýlan’ýn, “Bu rejim gerginlik, karþýtlýk ve savaþ üzerinden kendini devam ettirmek, bu þekilde iktidarýný korumak istiyor” gibi saçma ifadelerde bulunmasý ironiktir. Vefa sosyal dayanýþma gönüllülerine bile silah çekecek kadar alçalan bu illegal örgütün meþru iktidarý gerginlikle suçlamasý traji-komiktir…

Bölücü terör örgütü geçen yýldan bu yana eylemleri artýrmaya çalýþýyor ama nafile… Kandil’in Leyla Güven üzerinden açlýk grevlerini alevlendirmeye çalýþmalarý da netice vermemiþti.

Þimdi iki HDP’li milletvekili hadisesinde de benzer söylemlerle sokaklarý nasýl karýþtýrabileceklerinin hesabýný yapýyorlar. Kimi HDP’li sözcüler meþru siyaset veya demokratik zemin vurgusu yapsalar da, Kandil için her hadise onun amaçlarýna hizmet etmek durumunda…

Oysa görüyoruz ki, örgütün ve kullandýðý partinin insanlarý daða çýkaracak gücü de, sokaða dökecek gücü de oldukça zayýflamýþ durumda.

HDP’nin örgütsel yapýsý, teþkilatý ve seçmeni üzerindeki etki gücü dramatik þekilde farklýlaþýyor. Yani HDP’nin teþkilat mensuplarýnýn parti talimatlarýna uyma derecesiyle, HDP seçmeninin parti yönlendirmelerine uyma derecesi bir deðil.

Eskiden daha organik ve daha güçlü olan bu iki yapý arasýndaki bað gevþemiþ durumda. Özellikle batýlý þehirlerdeki HDP seçmeni ve HDP ideolojisinin mensubu olmadýðý halde farklý saiklerle HDP’ye oy veren seçmenler örgütsel çýkýþlara pek kulak asmýyorlar.

Bölge halkýnýn baþýna bela olan ‘eylemlilik’ hadisesini batýdaki insan niye benimsesin?

Parti-teþkilat-seçmen denkleminin çözülmeye baþlamasýnýn oy düzeyinde deðiþikliðe sebep olup olmamasý baþka bir konudur, eylemsel destek noktasýnda nasýl bir kýrýlmaya uðrayacaðý baþka bir konudur. Ýþte bu noktada ciddi bir kýrýlma yaþanmaktadýr.

HDP’nin PKK güdümündeki þiddet ve sertlik yanlýsý çýkýþlarýnýn bölge halkýnda rahatsýzlýk uyandýrdýðý biliniyor. Hendek eylemlerinden, çocuklarýn daða kaçýrýlmasýna veya bölge halkýna yönelik tehditlere kadar bir dizi tavýr tepkiye sebep oldu.

Bu yüzden HDP yönetiminin (veya Kandil’in) çaðrýlarýna HDP’ye oy veren herkesin ayný þekilde karþýlýk vereceðini beklemek son derece yanlýþ olur.

Sokaklarý terörize etmeye çalýþmak HDP’nin sadece netice alamayacaðý ve daha fazla marjinalleþeceði bir tablo ortaya çýkarýr.

HDP’nin yapmasý gereken sokaklarda maskeyle yürümek deðil, örgüt maskesini atarak siyaset yapmak olmalýdýr.

HDP için demokratik siyasetin yolu iktidara efelenmekten deðil, Kandil’e posta koymaktan geçiyor.