HDP, dönüþerek bugünlere gelen Kürt meselesinin ürettiði bir siyasi parti mi, yoksa tarihle ve zamanla kavga ederek dönüþüme ve deðiþime direnen PKK’nýn ürettiði bir unsur mu? Bu suale dair kafa yormadan yapýlacak her HDP analizi ya da bugünlerde gündemi meþgul eden dokunulmazlýklar tartýþmasý, konjonktürel bir deðerlendirme olmanýn ötesine geçemeyecektir. HDP’yi milyonlarca seçmenden aldýðý oylarla Meclis’te temsil edilen bir siyasi parti olarak tarif etmek mümkün olsaydý, yukarýdaki sorgulamanýn da bir anlamý olmazdý. Ayný þekilde böylesi bir tarif, yaþanan dokunulmazlýk tartýþmasýnýn da büyük ölçüde farklý veya anlamsýz olmasýna yol açabilirdi. Maalesef durum bu deðil.
HDP’yi oluþturan kabaca üç bileþen var. Birincisi, Kürt meselesinin ortaya çýkardýðý maliyetin sosyolojik bir sermayeye dönüþmesi. Ýkincisi, PKK’nýn varlýðý. Üçüncüsü ise her birisi müstakil siyasi hikâyesini hitama erdirmek yerine, HDP üzerinden Kürtlere musallat olmanýn yolunu bulan sol-liberal cemaatler, isimler veya kesimler. Birinci ve ana taþýyýcý olan bileþenin sahici tabiatýna karþýn, diðer iki bileþenin büyük bir kýsýr döngü içerisinde kurgulanmýþ bir dünyada yaþadýðýný tespit etmek gerekiyor.
Bu durum, hem dillerine hem de siyasal muhayyilelerine olabilecek en tutarsýz þekilde yansýyor. Her iki bileþen de aðýr bir siyasal eþ-zamanlama krizi yaþarken, Kürtlerle ve Türkiye ile konuþabilecek, inþacý bir siyaset ortaya koyabilecek durumda deðiller. Kürtlerin üçüncü bileþene dair fazlaca bir fikri de yok zaten. PKK paketinin ‘bonusu’ olarak karþýlarýnda bulduklarý bu unsuru anlýyorlarsa tahammül ediyorlar, anlamýyorlarsa idare etme yolunu tercih ediyorlar.
Kürtlerin geride kalan süreçte HDP ve PKK’dan ve ayný þekilde devletten bekledikleri helalleþme ve normalleþme süreciydi. Bunun anlamý, elbette vesayet rejiminin ürettiði sorunlarýn ve anti-demokratik uygulamalarýn ortadan kalkmasýydý. Bu fýrsat ilk kez AK Parti ile yakalandý. Kürtler açýsýndan adeta bir ‘konkordato’ olarak okunan bu süreçte, 1990’lý yýllarda artýk tefessüh haline ulaþan vesayet rejimi, ‘Erdoðan eliyle’ yeni bir konsolidasyona tâbi tutulabildi. Ancak benzer bir durum PKK dünyasýnýn yaþadýðý iflasa raðmen, siyasal konkordatoyu bile kabul
etmemesiyle sorunun dönüþüp devam etmesine yol açtý. Bu dönüþüm Kürtlerin içerisinden deðil, PKK içerisinden HDP’nin doðmasý ve þekillenmesine sebep oldu.
Dolayýsýyla, yukarýdaki sorunun cevabýnýn PKK olduðu tespiti yapýlýrsa, HDP’ye dair süregelen tartýþmalarýn da siyasal mevsim etkilerinden arýndýrýlmýþ bir þekilde yapýlmasýnýn zemini ortaya çýkabilir. Çünkü HDP - projesi - için 7 Haziran öncesinden ülke içinde ve dýþýnda baþlatýlan ve oluþturulan siyasal iklim, HDP’nin hukuki dokunulmazlýðýný aþan bir dokunulmazlýðýn inþa edilmesini saðladý.
Türkiye içerisinde ve dýþarýda oluþturulan dokunulmazlýk zýrhý, PKK terörü ile ortadan kaldýrýldý. Bu zýrhýn kalkmasýyla, HDP’nin PKK açýsýndan takas deðeri tamamen, kullaným deðeri ise ciddi anlamda buharlaþmýþ oldu. Hâl bu olunca, HDP’nin geriye kalan hukuki zýrhýnýn PKK açýsýndan fazlaca bir deðeri bulunmuyor. Tam da bu yüzden, HDP için siyasal intihar eylem(ler)i olarak okunan çýkýþ ve tavýrlarý görmeyi baþladýk. Böylece, medyatik köpürtme eþliðinde ‘Türkiyelileþme Projesi’nden, küçük bir ilçedeki birkaç mahalleye sýkýþan akýl zuhur etti.
Bu baðlamda, dokunulmazlýk tartýþmasý da yukarýdaki kapsamda yürüyor. PKK’nýn ‘devrimci halk savaþý ütopyasýnýn’ oluþturduðu aðýr maliyetle, dokunulmazlýklarýn kaldýrýlmasýnýn neticeleri arasýnda bir deðerlendirmeyi en baþta Kürtler yapacaklardýr. Bu deðerlendirmenin ana ekseni ise Kürtlerin PKK’nýn ürettiði bir HDP’den, kendilerinin oy verdiði bir siyasi temsile geçiþ arzusu olacaktýr.
7 Haziran’dan 1 Kasým’a üstün körü yapýlan bu deðerlendirme, orta ve uzun vadede çok daha sýhhatli bir þekilde yapýlacaktýr. Aksi bir deðerlendirme, PKK ve HDP’nin ‘barýþýn savaþla mümkün olduðu’ çýlgýn tezinin kabul edilmesi anlamýna geliyor.