HDP, Washington, Brüksel, Moskova hattı

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yarın Moskova’ya gidiyor. Demirtaş, Rusya’da temsilcilik açacak ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşecek.

Putin Rusya’sı, Sovyetler Birliği Rusya’sı olma yolunda hızla ilerliyor. Dün Ermeni komitacılarını üzerimize salanlar bugün Türkiye’ye karşı PKK terörüne sarılıyorlar. Kürt kartını tedavüle sokuyorlar.

Moskova’dan gelen haberlere göre Kürt asıllı iş adamlarına dernek kurduruldu ve bu derneğin üyelerine özel kartlar verilerek onlara kimsenin dokunmaması istendi. Demirtaş da bu gelişmenin üzerine büro açmaya gidiyor. Putin birkaç hafta önce de Ermeni kartını açtı. Ermeni soykırım iddialarının inkârını suç sayacak yasa tasarısı için düğmeye bastılar.

Kürt siyasi hareketi hiçbir zaman bağımsız bir hareket olmadı. Dikkat ediniz, seçimler öncesinde, seçimler sonrasında, her defasında Demirtaş, hemen Brüksel ve Washington’a gidiyor. Avrupa’da başta Almanya, Kürt siyasi hareketi himaye görüyor, destekleniyor. Bu merkezlere şimdi Moskova da eklendi. Üç merkez de Türkiye’ye karşı Kürt kartını devreye sokuyor. Kürt siyasi hareketine, küresel güç merkezlerinin verdiği görev ve destek tek bir amaca yönelik: Türkiye’yi zayıflatmak, Türkiye’nin önünü kesmek ve dış politikada Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak, kendi eksenlerinde bir uydu ülke halinde tutmak. Türkiye’nin kendi değerleri üzerinde, kendisi olarak ayağa kalkması ve bulunduğu coğrafyada etkili bir denge unsuru olması istenmiyor. Demirtaş bilhassa ABD ziyaretlerinden sonra partisi için yeni kararlar aldı, yeni politikalara yöneldi. 7 Haziran seçimlerine parti olarak katılma kararı, Washington ziyareti sonrasında alınmıştı. Bu ayın başındaki ziyaretten sonra da özerklikten, gözlemci ülkenin müzakere masasında olmasından söz etti. Nitekim geçen hafta yaptığı basın toplantısında “istediğimiz yönetim modeli özerkliktir, öz yönetimdir” dedi. Ekledi: “Özerkliğin, öz yönetimin müzakere edildiği, üçüncü gözlemci gücün masada olduğu” sürece dönülmesi gerektiğinden bahsetti. “Tanklarla cami yıkıldığı” yalanının ardında da şunları söyledi:

“Olay, hendek-barikat olayı değildir. Halkla birlikte direnişi büyüteceğiz. On binlerce yiğit kahraman direniyor. Halk her yerde direniyor, direnecek de. Bu direnişi ortaya koyan herkese partim adına teşekkürlerimi sunuyorum.”

Bu ifadeler HDP’nin, Türkiye’nin meselelerine Meclis çatısı altında çözüm arayan bir parti değil, KCK/PKK yapılanmasının siyasetteki temsilcisi olduğunu ve terörden medet umduğunu belgeliyor. Türkiye’de bir parti lideri; askerimizi, polisimizi, masum vatandaşlarımızı kalleşçe pusularla şehit eden, kamu güvenliğini tehlikeye atan teröristlerden “yiğit, kahraman” diye bahsetme cüretini gösteriyor.

Doğan medyasında ve Gülen medyasında Demirtaş için; “Bir yıldız doğdu. Demirtaş, kucaklayıcılığıyla, özgürlükçülüğüyle, sahiciliğiyle Türkiye siyasetinin vazgeçilmezi oldu” diye güzellemeler yapanların, “Demirtaş, hep sağduyulu davrandı, sağduyulu davranıyor” diyen kaçak genel yayın yönetmenlerinin, “HDP başka PKK başka” diye dört dönen The Cemaat tetikçilerinin acaba şimdi yüzleri kızarıyor mudur?

Kürtlerin en büyük dostu ve kardeşi Türklerdir. Kürt siyasi hareketi, Marksist-Leninist-faşist bir öz yönetim ihtirası ile Kürt kardeşlerimizi İslam’dan koparmaya, vatanın bölünmesine zemin hazırlıyor. Ama Kürt vatandaşlarımız bu oyunu bozdular. Hendeklerin başında teröristleri yalnız bıraktılar. Demirtaş’ın yalanını yüzüne çarptılar; halk destek vermedi. Demirtaş, “ halkın hendek coşkusu” diyor. 200 bin kişi evlerini terk ederken, HDP lideri hangi coşkudan bahsediyor? Halk, teröristle birlikte devletinin askerine, polisine kurşun sıkmadı. Askerimizin, teröristle masum vatandaşı ayırt etmedeki hassasiyetini gördü.

Millete değil, milletin düşmanlarına yaslananlar, yabancı başkentlerini dolaşıp Türkiye’yi jurnalleyenler ve onlardan medet umanlar her defasında yanıldılar, yine yanılacaklar...