HDP kampanyasýnýn dört özelliði var. Bunlar; “AK Parti ve Erdoðan karþýtý negatif kampanya”, “vaatçilik”, “marjinal tarzda sistem eleþtirisi” ve “söylemin þehveti” þeklinde. Demirtaþ’ýn siyasal pozisyonlarý ise, “yýkýcý siyasi rol” ve “laf sokma siyaseti” þeklinde özetlenebilir. Þimdi baþtan direk söylediðim þeyleri açmaya çalýþayým.
AK Parti karþýtý negatif kampanya
HDP kampanyasýnýn en baþat özelliði, radikal bir tarzda AK Parti ve Erdoðan karþýtlýðý üzerine kurulmuþ negatif bir kampanya olmasý. Kampanyayý “AK Parti’yi iktidardan sadece kendilerinin düþürebileceði” mesajý üzerine kurdular. Bu sebeple de kampanyaya “Erdoðan, seni baþkan yapmayacaðýz” söylemi ile baþladýlar. HDP, AK Parti karþýtlýðý için Paralel Yapý’nýn ürettiði tüm söylemleri sahiplendi. Demirtaþ meydanlarda “hýrsýzlýk söylemini” tekrar tekrar kullandý.
Vaatçilik
Bu seçimin özelliklerinden biri muhalefet partilerinin “vaatçilik” yapmasý oldu. HDP’de bu kervana katýldý. Örneðin Demirtaþ Bingöl Mitingi’nde kendileri iktidar olduðunda üç ay sonra Bingöl’ün neredeyse her türlü sorununun çözüleceðini söyledi. HDP’nin seçim vaatleri arasýnda, asgari ücretin 1800 lira olmasý, çalýþma mesaisinin yedi saate düþürülmesi, ev kadýnlarýnýn sigortalý olmasý, üniversite sýnavlarýnýn kaldýrýlmasý yer aldý. HDP’nin vaatçilik siyasetinin en önemli problemi ise HDP belediyeciliðinin baþarýlý algýlanmadýðý bir ortamda inandýrýcý olmamasý.
Marjinal tarzda sistem eleþtirisi
HDP’nin kampanyasýnýn üçüncü özelliði “marjinal tarzda sistem eleþtirisi” yapýlmasý. Marjinal dememin sebebi bu siyasetlerin geleneksel Kürt seçmenine uzak olmasý. Kampanyanýn bu boyutuna muhtemelen bu seçimde HDP’ye eklemlenen Cihangir Türklerinin, Gezi Muhalefetinin ve Alevi oylarýný alma endiþesi etkili oldu. Özellikle seçim beyannamesine bu özellikler daha fazla yansýdý. “Diyanet kaldýrýlsýn”, “Okullardan din dersi kaldýrýlsýn” vb. söylemler bu sebeple üretildi.
Söylemin þehveti
HDP kampanyasýnýn dördüncü özelliði, liberal sol dil üzerinden “söylem þehveti” üzerine kurulu olmasý. Söylem þehvetinden kastým þu: Her þartta ve her durumda kendini en doðru, en haklý, en ahlaki, en üstün, en bilen pozisyonda görecek þekilde söylem kurma. 40 yýllýk þiddet geleneðinden gelmelerine, kendi içinde ve rakiplerine ölümcül þiddet uygulamalarýna raðmen, kendilerini “yeryüzünün en barýþçýl insanlarý”, neredeyse “çiçek çocuklar” þeklinde lanse ediyorlar. Halleri ile söylemleri arasýndaki bu uçurum “söylem þehveti” olarak adlandýrýlmayý kesinlikle hak ediyor.
Demirtaþ’ýn siyasal rolü yýkýcý
Demirtaþ lider deðil yönetici. Kürt milliyetçiliðinin parti bölümünün eþ baþkanlýðýný yapmak gibi kritik bir rolüne raðmen, hafýzalarýmýzda pozitif bir liderlik örneði yok. Demirtaþ’ýn þu ana kadar, þu þekilde þiddeti önledi, can kurtardý, Kürt Sorununun çözümüne kritik þu katkýyý saðladý diyebileceðimiz bir siyaset üretmedi. Aksine, Diyarbakýr annelerine “para aldýlar eylem yapýyorlar” dedi. 6-7 Ekim olaylarýnda 50 ölüme neden olacak sokaða çýkma çaðrýsý yaptý. Sürekli devlet þiddetini eleþtirdi ama PKK’nýn þiddet kullanýmýný eleþtirmeye yönelik tek cümle etmedi. Kritik zamanlarda hep PKK vesayeti altýnda kaldý.
Laf sokma siyaseti
Demirtaþ’ýn en baþarýlý olduðu þey, “söylemin þehveti” havasýna girip, stand up tarzýnda “laf sokma” becerisi. Sürekli kendini “mutlak haklý” pozisyona getirecek, karþýndakini “mutlak kötü” haline getirecek sözler üretme telaþýnda. Dilinde bir denge yok. Sözleri Kürt milliyetçiliði hareketine baðlý olanlarýn dýþýndakilerinin kalbine ve ruhuna tesir etmiyor. Ralph Waldo Emorson’un bir sözü var: “Ne olduðun kulaklarýmda öylesine çýnlýyor ki, ne dediðini duyamýyorum”. Bu söz Demirtaþ’a çok uygun.