Dün HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliği düştü.
Yine dün HDP'nin kapatılması ile ilgili süreç başladı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. İddianame, Yüksek Mahkeme'ye gönderildi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli haftalardır, HDP'nin kapatılması gerektiğini partisinin Grup toplantısında dile getiriyor.
HDP ile PKK'nın aynı olduğuna dair öylesine somut deliller var ki, iddianamede bunların hepsini göreceğiz.
Bu konuda önemli 3 husus var: 1. HDP yönetici ve milletvekillerinin cüreti, pervasızlığı ve meydan okuması. 2. Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Babacan'ın HDP'ye sahiplenmeleri. 3. "Kapatmanın faydası olmaz, tekrar parti kurulur" yollu parmak sallama...
1. HDP/PKK sırtını ABD'ye ve AB ağalarına dayadığı için devletimize, yargıya meydan okumayı hiç bırakmadı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın medyada pek yer almayan konuşmasında (videosunu geçtiğimiz Pazar Beyaz TV'deki Ortak Akıl programımda yayınladık) yer alan şu ifadeye bakınız:
"PKK bir terör örgütü değildir. Biz Sayın Öcalan'ın arkasındayız. Kandildeki dostlarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız, Sayın ( Murat) Karayılan, Sayın (Cemil) Bayık, Sayın (Sabri) Ok, Sayın Ronahî Serhat ve Sülbüs Perî... Bu insanlar dağlarda, Hakkâri gençleri dağlarda, Hakkârilinin çocukları dağlarda..."
Saydığı ilk üç isim, PKK terör örgütünün kurucularıdır.
Ronahi Serhat,Terör örgütü PKK'nın kadın örgütlenmesinin sözde lideridir.
Sülbüs Peri kod adlı terörist, KCK Yürütme Konseyi'nin 7 üyesinden biridir. PKK yöneticisidir. PAJK'ın örgütlenmesinde görev almış, uzun yıllar dağ kadrolarında bulunduktan sonra örgütün Kandil'deki karargâhında görevlendirilmiş...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etti.
HDP Eş Genel Başkanı Buldan, terörü kınamayı bırakın, "PKK bir terör örgütü değildir" demektedir. Terör örgütü elebaşlarından hem de meydanlarda, "Kandil'deki dostlarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız" diye bahsetmektedir.
Devlet ve millet olarak biz bu meydan okumaya daha fazla tahammül edemeyiz.
2. İçlerinde HDP olduğu için "Zillet İttifakı" dediğimiz bloğun liderleri, Biden da cesaret alarak HDP'yi meşrulaştırmaya, kapatılmasını önlemeye uğraşmaktadır.
Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Babacan, o kadar çağrı yapılmasına rağmen bir defa olsun HDP'ye dönüp,
"Türkiye'nin partisi olun, şiddetle aranıza mesafe koyun, PKK terörünü kınayın" dememişlerdir...
Tekrar soruyoruz:
Niye HDP'yi savunurken "siz de şiddetle/terörle aranıza mesafe koyun" diye bir çağrıda bulunmuyorlar?
Bu, samimiyetsizlik değil midir?
3. "Parti kapatmak çözüm değildir" diyenler, HDP'nin kapatılmasına karşı duruyorlar.
Evet, geçmişte kapatıldılar, tekrar kurdular, öyle oldu. Ama artık devran değişti.
PKK'nın içeride ve dışarıda beli kırıldı.
Artık mağaralardan başlarını çıkartamıyorlar.
Suriye'nin kuzeyindeki harekâtlarla yer ile yeksan oldular.
Yeniden parti kursunlar da görelim. Aynı yolun yolcusu olurlarsa bakalım nefes alabilecekler mi?
HDP'nin kapatılması; Türkiye'nin demokratikleşmesi, kalkınması, Haçlı/Siyonist oyunları bozması adına milletimizin beklentisidir...