HDP’nin kýsýr döngüsü

PKK’nýn silahsýzlanmayý reddetmesi bir yana, tarihinde hiç olmadýðý kadar terörizme müptela olmasýyla birlikte ilk kurbanýn ‘siyaset’ olmasý mukadderdi. Siyasallaþmayý bir fobiye dönüþtürmesi neticesinde, öðrenilmiþ bir cehaletle kendisini zihinsel olarak güvende hissettiði alana, silahlara yeniden yönelen PKK, büyük ölçüde kendi ütopyasýnýn kurbaný olmuþ durumda.

Gelinen noktada, yýllardýr dillendirilen yaygýn tezlerin de birer birer çöktüðünü tespit etmek gerekiyor. Bu tezlerin baþýnda, Kürt meselesine siyasi çözümün önerilmemesinden dolayý PKK’nýn varlýðýný sürdürdüðü iddiasý geliyor. Eðer 2002’den beri Türkiye’nin yaþadýðý dönüþümü, 2009’dan beri doðrudan Kürt meselesini de ilgilendiren demokratikleþme dönemini ve Mezopotamya’nýn son beþ yýl içerisinde yaþadýðý kýrýlmalarý olabilecek en apolitik, hatta siyaset düþmaný bir veçheden okumuyorsanýz; PKK’nýn Türkiye’nin normalleþme çabalarýndan negatif ayrýlýþýný, Ortadoðu’nun kýrýlganlýklarýna ise olabilecek en yoðun þekilde eklemleniþini tespit edebilirsiniz.

Bugün gelinen noktada, PKK’nýn hýzla tükettiði tek sermaye olan Kürt meselesinden geriye kalan bakiyenin son siyasal ve toplumsal kýrýntýlarýný da tamamen bitirme sürecini yaþýyoruz. Kaldý ki, ortada duran ‘bakiyeden’ Türkiye’nin kurtulamamasýnýn ana aktörü de bizatihi PKK’dýr. Bu yönüyle bakýldýðýnda, PKK dünyasýnýn trajik ve ergen siyasal tercihin ötesine geçemeyen hendek stratejisinin bir saçmalýk olmanýn ötesinde, siyasallaþmayý reddeden bir yapýnýn kaçýnýlmaz istikameti olduðu görülecektir.

Zira sýradan Kürt’ün meselesi olmaktan fiilen çýkan Kürt meselesini en kanlý ve canlý þekilde ayakta tutmanýn tek yolu, fiktif bir söylem eþliðinde sorunun en aðýr olduðu dönemin þartlarýný oluþturmaktan geçmektedir. Öyle ki; kabaca 1990’lar denilen þartlarýn Türkiye’nin 2015 gerçekliðinden olabilecek en uzak ve kopuk bir þekilde, sürreel bir dünyanýn içerisinde Kürtlere ve bölgeye dayatýlmasý gerekiyor. Ýþte hendek merkezli ergen stratejinin ana motivasyonu tam da budur. HDP’yi de, temsil ettiði milyonlarca insanýn sorumluluðundan kurtararak yine ergen düzeydeki bir siyasal nümayiþ partisine dönüþtüren kýsýr döngü de PKK’nýn siyaset düþmaný taktik operasyonlara gömülmüþ dünyasýndan ibarettir.

HDP’nin bütün vizyonunu, son aylarda PKK’nýn ortaya çýkardýðý maliyetleri tazmin edecek bir düzeyin ötesine taþýmasý mümkün görünmüyor. Bu haliyle, 1990’larda bütün bölgeyi savaþ alanýna çeviren vesayet rejiminin aklý ve ahlâkýndan daha tutarlý olmalarýný da kýsa vadede beklemek beyhude olacaktýr. Sahada neler yaþandýðýný samimi olarak çok iyi bilen, kimin kime ne yaptýðýnýn gayet iyi bir þekilde farkýnda olan, ortaya çýkan maliyetin nasýl bir tahribata yol açtýðý gören ama PKK ile ayný ütopyanýn müptela ve mahkûmlarý olarak çaresizce kýsýr döngüsünü büyüten bir aktör olmaya devam edeceklerdir. Bu durumda PKK’nýn siyasallaþma korkularýnýn tamamýný içselleþtirmeleri kaçýnýlmaz olacaktýr. 

HDP, ihtimal ki bu korkularýný hafifletmek için bir süre baþta Meclis’teki varlýðý olmak üzere medya ve sivil toplumda yoðun bir aktivist rolü oynayabilir. Bu durum, kýzgýnlýklarýný ifade etmelerine yardýmcý olduðu oranda, kurucu bir siyasi aktör olmaktan uzaklaþmalarýna da ayný anda katký saðlayacaktýr. Hatta büyük ölçüde þikâyet diline hapsolmuþ, konu ve baþlýk ne olursa olsun mükerrer cümleler eþliðinde hem siyaset düzeyinde hem de diskur düzeyinde kýsýr döngülerini de derinleþecektir. Ve hemen herkesin, kamu vicdanýnda yargýlayýp mahkûm ettiði bir suçluyu mahkemede savunmanýn psikolojisini taþýmaya çalýþan avukatýn trajedisinden farksýz bir pozisyona hapsolmalarý kaçýnýlmazdýr. Bu kýsýr döngüden çýkýþýn yolu cesur bir þekilde aranmadýðý sürece, müvekkilin de belli bir noktada avukatýný yetersiz bulmasý ile sonuçlanacaktýr. Kaldý ki bu durum, geçmiþte HDP geleneði açýsýndan defalarca yaþanmýþtýr!