HDP’yi kurtarmak: Ýyi güzel de kimden peki?

HDP’nin zor durumda olduðu muhakkak. Birileri tarafýndan kurtarýlmayý bekliyor sanki. Kurtarma TÝM’leri peþ peþe söyleþiler yapýyorlar Selahattin Bey’le. Ama o söyleþiler, her nedense HDP’nin nasýl kurtarýlacaðýndan ziyade çözüm sürecine darbeyi ilk kimin vurduðunu sözüm ona ifþa etmeye yönelik. Selahattin Bey, bu röportajlarda, partisine yönelik olarak, kamuoyunda giderek artan eleþtirilere cevap vermek ve baþta HDP’ye kanýp oy verenlerden olmak üzere, kamuoyunda giderek yükselen HDP ‘den beklentilere makul cevaplar vermek yerine,  çatýþmayý,  Kandil’in baþlatmadýðýna, insanlarý inandýrmaya çalýþýyor.

 Oysa PKK sözcüleri, daha dürüst davranýyor ve çatýþmasýzlýk haline neden son verdiklerini gayet anlaþýlabilir ve güçlü ifadelerle izah ediyorlar. Selahattin Bey’e bu bakýmdan ihtiyaç yok aslýnda. Öcalan’a özgürlük (Sahi, asker polis öldürerek Öcalan’ý Ýmralý’dan çýkarabileceðine mi inanýyor Kandil’dekiler?) demokratik özerklik  ve silahlý güçlerin , özerkliðin öz savunma gücü olarak tanýnmasý, ikinci dalga (tesadüf mü acaba, birincisi de Oslo’dan sonra baþlamýþtý)  ‘devrimci halk savaþýnýn’ gerekçeleri olarak her gün birkaç defa tekrarlanýp duruyor. Oysa aklý olana ayandýr ki  Türkiye þartlarýnda hiçbir çözüm süreci, bu talepler masaya yatýrýlarak  veya müzakere konusu yapýlarak baþlayamaz veya her nasýlsa baþlamýþ bir süreç bu þartlarla yoluna  devam edemez.

Selahattin Bey, bunu biliyor elbette ama bilmezlikten geliyor. Erdoðan þunu demeseydi çatýþma olmayacaktý ya da ‘Size savaþ yaptýrmayacaðýz’ filan gibi akýllara ziyan sözlerle bilgi, hafýza ve tarih kirliliði yaratýyor, hakikati görünmez hale getirmeye çalýþýyor. Bazen Kandil’in bile aklýna gelmeyecek iftiralar atýyor. 

Suruç katliamýný mesela, Cumhurbaþkaný’nýn özel gladyosunun iþlediðini söylüyor. Gerçek Gladyo Silivri’de yargýlandýðýnda, kendi partisinin milletvekilleri, Silivri Cezaevi’nin kapýsýný mesken tutmuþlardý. Gladyonun Fýrat’ýn ötesinde ve önemli oranda ortak mutabakatlarla iþlediði cinayetlerin de hesabý sorulsun dediðimizde ne hainliðimiz kalmýþtý ne iþbirliðimiz! Þimdi kalkmýþ, Gladyoyu  yargýlayanlara ve o defterin açýlmasýný saðlayanlara çamur atýyor! Ne büyük bir çaresizlik ve sefalet hali bu! HDP de HDP’yi bu talihsiz günlere taþýyan Selahattin Bey ve çalýþma arkadaþlarý da hakikaten zor durumdalar.

Çünkü partisine oy veren vatandaþlarýn istediði basittir aslýnda: Size oy verdik, siyaset yapýn dedik, ama þimdi siz yeniden baþlayan bir terör dalgasýný aklamaya  ve gerekçelendirmeye çalýþýyorsunuz..

HDP’ye oy  veren ‘Türkiyelileþme maðdurlarý’ ile Erdoðan nefretinden muzdarip diðer ‘maðdurlarýn’ arasýnda, oyumuzu size helal etmiyoruz diyenler olduðu gibi, iþe daha damardan girip, vergilerimizle size ödenen maaþlarý da, helal etmiyoruz diyenler de var.

Diyarbakýr’da yolu kesilip, aracýna el konulan kadýn avukatýn, ‘Kürt yoldaþlarýyla’  tarihsel karþýlaþmasý ise, filmlere, romanlara konu olur, benim gücüm yetmez bu hikayeyi anlatmaya..Sýrrý Süreyya, notlarýný almýþtýr muhakkak,  emeklilik yýllarýnda bu hikayeden muazzam bir film çýkaracak ama, göreceksiniz.

Bir zamanlar Selahattin Bey’in sazýndan, sözünden etkilenip yoldaþ olan, ona Robin Hood muamelesi yapan,  ama þimdi de bir mektupla birden bire ‘yolun sonuna geldik kusura bakma heval’ mesajlarý veren arkadaþ  ise, bu zor zamanlarda kim bilir Selahattin Bey’e neler  düþündürüyordur!

 Selahattin Bey, bu defa da Cihangir’de veya  olmazsa, partisinin birinci geldiði Bebek’te denize nazýr bir mekanda oturup sazý eline alsa ve tümü de aðýt makamýndan peþ peþe on  türkü çýðýrsa, valla kimse yadýrgamaz..

Gerçekte HDP’yi deðil, ama aslýnda Selahattin bey ve Kandil’i kurtarmak için sayfalarýný ve ekranlarýný sonuna kadar açan kurtarma TÝMLER’i anlaþýlan yol yakýnken bir bir  ‘dönecekler’ ve yoldaþlýktan geriye kala kala mýzrabý kýrýk  bir saz ve boynu bükük birkaç türkü kalacak!

Zorunlu ve uzun bir açýklama: Bu yazýda amacým, HDP’yi Kandil’in kapsama alanýndan çýkarmak ve Selahattin Bey’den kurtarmak üstüne bir yazý, hafýzaya dayanan bir yazý yazmaktý, ama son günlerde, olup biten ‘þaka gibi’ diyeceðimiz o kadar hadise var ki, insanýn yazý üslubunu bile etkiliyor bazen. Konuya bir baþka yazýda daha ciddi yaklaþacaðým, söz..Ama peþinen söylemek isterim ki, HDP’nin þu an içinde bulunduðumuz siyasi ve anayasal sistemden deðil, kanaatime göre, önce Kandil’den sonra da Selahattin Bey’den daha sonra da periferisindeki etki ajanlarýndan kurtarýlmasý gerekiyor. Nasýl mý derseniz, dedim ya baþka yazýya kalacak bu önemli ve derin mevzu. Fakat bu arada, merakta kalmasýn kimse diye buraya yazmak isterim: HDP’nin kapatýlmasýna karþýyým, hiç de masumane iþlerle meþgul olmadýklarý ortada olan bazý vekillerin dokunulmazlýklarýnýn kaldýrýlmasýna da ayný þekilde karþýyým. Çünkü aslýnda HDP’de o vekiller de birer  Kandil ve Demirtaþ maðduru. Hal buyken, parti kapatarak dokunulmazlýklarý kaldýrarak, bu maðduriyetin faturasýný durup dururken, hükümete ve devlete kesmenin hiçbir makul yaný yoktur. Bu, eskiden örneklerini epey yaþadýðýmýz tuzaklara düþmemek lazým.