Saldýrý ittifaký için “ana amaç çok açýk ve net; dünya genelindeki konjonktürel deðiþimden de yararlanýp Türkiye’de ÖZGÜRLÜK-GÜVENLÝK DENGESÝNÝ bozmak!
Sevgili dostlar, konuyu biraz daha açalým ve “Türkiye özelinden Dünya geneline” geçelim...
Ýlk noktada bugün karþýmýza çýkan Amerika’ya farklý bakalým; Baþkan OBAMA “Amerikan halkýnýn” askeri-endüstriyel yapýya karþý “zaferiydi”! Siyah bir Baþkan seçilmiþ ve “savaþ makinesini” durduracaðýna söz vermiþti! Elinden geldiðince yaptý. O günlerde þu tezi ortaya atmýþtým: Vietnam’da “zirve yapan” Askeri-Endüstriyel kompleks yapý asla pes etmez, kenara çekilebilir ama bir dönem sonra her türlü imkâný kullanarak ortaya çýkacaktýr...
Peki ne olacak? Bundan sonra DENKLEMLER NASIL ÞEKÝLLENECEK?
Bu sorulara cevap 11 Eylül 2001 tarihine dönmek, oradan devam etmek istiyorum...
11 Eylül tarihini ‘sadece bir terör olayýnýn olduðu gün’ olarak algýlamak ve hatýrlamak, “dünyanýn yaþadýðý deðiþimi küçümsemek veya görmezden gelmek” olur! Ýnsanlar ne uðruna öldü? Vietnam’da, Kore’de, Irak’ta ölenler ile benzerlikleri neler? Bu insanlar gerçekten terör kurbanlarý mý yoksa dünyayý deðiþtirmek isteyen güçlerin planýnda kâðýt üstünde hesapladýklarý ölüler mi? Eðer öyleyse; sistem ve sistemi zorlayanlar bu kadar acýmasýz olabilir mi? Sistemi zorlayanlar bu kadar acýmasýzsa; Türkiye’nin Ortadoðu’da bu güçlerle yapacaðý iþbirliði veya onlara karþý koymasý hangi boyutlarda, nasýl sorgulanmalý?
Sevgili dostlar, biraz geriye gidip, ABD’de, özellikle son 60 yýl içinde geliþen ve sonuçlarý bütün dünyayý etkileyen ‘askeri güce’ dayalý yapý ile ‘finansal güce’ dayalý model arasýndaki kavgayý hatýrlamak gerekiyor. ABD’nin yaptýðý askeri harcamalar, iþgal ettiði topraklar, karþý çýkan baþkanlar, suikastlar ve sonrasýnda gelen dünya düzenindeki küçük oynamalar. Bütün bu kavga, 1945-2001 arasý yaþanan sürece damgasýný vuran fakat bir türlü adý konamayan gizli bir güç savaþýnýn dýþavurumu: ABD’yi ve dünyayý hangi grup yönetecek? 11 Eylül, bu kavganýn taþmasý ve 1945 sonrasý baþlayan süreçte, bugüne kadar birbirine kesin bir üstünlük saðlayamayan iki ideoloji arasýnda askeri modelin öne çýkmasý. Gelinen sonuç çok açýk: ‘Artýk kendini saklamayan’ askeri güce dayanan ‘yeni bir dünya düzeninden yana olanlar’ ve karþýlarýnda ‘eski dünya düzeni içinde kendine yer tutmaya’ çalýþanlar...
Peki bu kavga neden dýþa vurdu? Eski sistem içinde “tez ve antitezler” düzenli bir þekilde yerleþtirilmiþti ve manyetik alan içinde kalanlar, sorgulamadan kendilerine verilen görevleri yerine getiriyorlardý. 1945 sonrasý dünyanýn tek hâkimi olma yoluna giren ABD ve NATO güvenlik açýsýndan antitezi oluþtururken, Sovyet tehlikesi tezi oluþturuyordu; arada kalanlar, yýllarca sistemi sorgulamadan kendilerine her söyleneni yaptý. Örnek: Sovyet tehlikesine karþý, Türkiye’nin bütün güvenlik ihtiyacý, hibe görünümü ve kredi adý altýnda ABD firmalarý tarafýndan karþýlandý ve iç güvenlik, siyaset gibi konular her zaman dýþ güçlerin manipülasyonuna açýk oldu...
Sonuç 1: Yukarýda bahsettiðimiz manyetik alan, Sovyetler’in çökmesi ile daðýlýrken, askeri güce dayanan konseptin devam ederek güçlenmesi hatta eskisinden daha da ileri gitmesi için; yeni antitezlere, yeni düþmanlara ihtiyaç olduðu ortaya çýktý. 11 Eylül öncesinde-sonrasýnda ortaya atýlan “medeniyetler çatýþmasý” ve benzeri tezler, bu ihtiyaca verilen ilk cevaplardý...Bu noktada þunu sorabilirsiniz; Sovyet tehlikesinin devam etmesi neden saðlanmadý? VE BUGÜN YENÝDEN ÝKÝLÝ YAPI NASIL-NEDEN ÞEKÝLLENÝYOR? O bölgedeki “halkýn sosyo-ekonomik yapýsý” ve ana sistemin doymuþluðu buna izin vermedi. “Var olan tehlike anlayýþý” ile askeri güce dayanan tek kutuplu bir modele geçmek mümkün deðildi ve “tez-antitez” döngüsü “ABD-Komünist Rusya” denkleminden kaydý... Þimdi YENÝ DENKLEM ortaya çýkýyor! PEKÝ NASIL BÝR DENKLEM OLUÞUYOR? Özellikle ÖZGÜRLÜK-GÜVENLÝK DENGESÝ nasýl deðiþiyor?
Sonuç 2: Özgürlük-güvenlik dengesi insanýn doðasýnda olan, bilinç ve bilinçaltý dinamiklerimize kadar iþlemiþ ve insanoðlu var oldukça “sorgulanmaya” devam edecek bütünsel bir kavram. Aslýnda birey düzeyinden toplumsal bilince kadar her düzeyde devam eden bir sorgulama, bir çatýþma...Denge, tam olarak optimal noktada oluþmaz ise ortaya “ikisinden birini abartmýþ toplumlar çýkabilir. Bu noktada en önemli görev topluma yön veren mekanizmalara ve alt dinamiklere yön veren düþüncelerimizi þekillendiren toplum önderlerine düþüyor.
Son söz: Ýnsan doðasýnýn “en temel ihtiyaçlarýndan biri güvenlik”. Bu baðlamda oluþturulacak bütün “tez-antitez” döngüleri 1945-1989 arasýnda olduðu gibi mutlaka siyasal-ekonomik güvenlik unsurlarýný içerecek... PEKÝ YENÝ DENGE NEREDE OLUÞACAK? Sorgulamaya devam edeceðiz...