Hiç sanmýyorum.
Doðrudan hedef Ýran elbette.
Lakin Türkiye’nin de hedeflenmediðini söylemek akla ziyan olur.
ABD’nin Ýran’a yönelik “ekonomik yaptýrýmý”ndan söz ediyorum.
Görünüþte ekonomik ama gerçekte geniþ çaplý bir politik saldýrý bu.
Daha doðrusu politik sonuçlar devþirmeye yönelik ekonomik bir kýskaç operasyonu bu.
Ekonomi sadece bir araç.
Hedef, Ýran’daki rejimi devirmek.
Ýçerde bir isyaný tetikleyerek bunu gerçekleþtirmek.
Ýran’daki rejim, bölgede Ýsrail’in varlýðý için ciddi bir tehdit.
ABD çýkarlarý için de...
ABD’nin umurunda olan tek þey, kendi çýkarlarýdýr.
Ýran’daki rejimin demokratik olmasý veya koyu diktatoryal olmasý zinhar umurunda olmaz ABD’nin.
ABD’nin demokrasi ve insan haklarý diye bir derdi yok.
Ýran’daki rejimin dinsel kýlýklý diktatoryal bir rejim olmasý ve yönetici elitin gýrtlaðýna kadar yolsuzluða batmýþ olmasý bahsi diðerdir.
Bu daha çok genç Müslüman kuþaklarýn üzerinde ibretle düþünmesi gereken bir konudur.
Zira iktidar olgusunun, özellikle de mutlak iktidar olgusunun nasýl deðerler sistemimizi dejenere ettiðinin çarpýcý emsallerinden biridir Ýran tecrübesi.
Sadece yönetim anlayýþý düzeyinde deðil mezhepçiliðe yaslanan bir rejimin Ýslâm dünyasýnda yol açtýðý derin kýrýklarýn ve telafisi güç tahribatlarýn canlý bir örneðidir Ýran.
Bunun Þiilik adýna yapýlmasý ile Sünnilik adýna yapýlmasý arasýnda kendi adýma bir fark görmediðimi de yeri gelmiþken belirtmek isterim.
Ýran’ýn bu yönünü bizler kendi aramýzda eleþtiririz.
Lakin Ýran’ýn ABD tarafýndan yutulmasýna asla göz yumamayýz ve dahi rýza gösteremeyiz.
Ýran’daki rejimin kanlý bir iç isyanla devrilmesine seyirci kalmak, ABD’nin çýkarlarýna hizmet anlamýna gelir.
ABD kaba kuvvetin simgesidir.
Üstün askeri gücüyle her dilediðini yapmaya çalýþmaktadýr.
BM Güvenlik Konseyi’ni devre dýþý býrakarak dünya kabadayýsý gibi ülkelere yönelik infazlar yapýyor.
Racon kesiyor açýkçasý.
Ve herkese de “hodri meydan!” diyor.
Ýran ile iliþkiye girecek herkesi düþman ilan ediyor.
Ambargoyu delecek olanlarý cezalandýracaðýný açýk açýk ilan ediyor.
Bu “meydan okuma”nýn sadece Ýran’a yönelik olmadýðýný söylemeye bile gerek yok.
Türkiye’nin bu ambargodan ne kadar etkileneceðini tahmin etmek hiç de zor deðil.
Bu ambargonun zamanlamasýna dikkat edersek politik þifreleri çözmekte zorlanmayýz.
Papaz meselesiyle baþlayan kriz ekonomimizi doðrudan hedefe alan bir saldýrýya dönüþmüþ durumda.
Görünen o ki ekonomik bir krizle beraber iç homurtularýn yükselmesi amaçlanýyor.
15 Temmuz’un arkasýnda ABD’nin olduðuna ve en önemlisi 15 Temmuz’un devam ettirildiðine inanýlýyorsa ABD’nin Ýran’a yönelik politikasýnýn Türkiye’yi de kapsamadýðýna inanmak en hafif tabiriyle ahmaklýk anlamýna gelir.
Bu gerçeði bilerek tedbirlerimizi almalýyýz.
Bizi doðrudan ve dolaylý hedef alan saldýrýlar karþýsýnda bünyemizi saðlam tutmalýyýz.
Her türlü senaryoya ve saldýrýya karþý her dem uyanýk olmalý ve tek beden olmayý saðlamalýyýz.
Ýkisi birbirinden farklý.
Birisi ne kadar gerekliyse öbürü o kadar zararlý.
Kendine güveni olmayan kendisiyle beraber el attýðý her þeyi berbat eder.
Egosu þiþkin olan ise kendisiyle beraber her þeyi tüketir.
En tehlikelisi nedir söyleyeyim:
Özgüven kýlýfýna bürünmüþ ego þiþkinliði.
Narsisizme varan kibir ve küstahlýk.
Bu hastalýk sadece bireylerde bulunmaz; devletlerde de bulunur.
ABD bunun tipik bir örneðidir.