Hem ayıp ettin, hem yazık ettin hocam!

Profesör diyor ki, “İçkiye yasak getirirseniz, bonzai patlar...”

Bunu, Murat Belge’nin de yazarları arasında bulunduğu operasyon gazetesinde söylüyor.

Nasıl oluyormuş peki?

Profesör söylesin: “Her gün ölümlere neden olan bonzainin toplumda bu kadar yaygınlaşmasının altında, iktidarın alkole getirdiği yasaklar var...”

Fakat bir dakika...

Biz değerli profesörle aynı ülkede, aynı şartlarda, aynı gerçeklik dilimi içinde mi yaşıyoruz? Şu “alkol yasağı” denilen şey nasıl bir yasaktır? Bu içki türünün tüketilmesine nerede, ne zaman, hangi yaptırımlarla sınırlama getirilmiştir?

Ben bilmiyorum ve duymadım.

Profesör biliyorsa söylesin.

Hükümet, bir tarihlerde, “içki düzenlemesi” adı altında, alkolün satışına belli saatlerde sınırlama getiren yasa çıkarmıştı... Profesörün de çok sevdiğini tahmin ettiğim ve “değerlerini” paylaştığı uygar Batı ülkelerindekine benzer bir yasa...

Hatta daha gevşek tutulmuş bir yasa...

Bu yasaya göre, günün belli saatlerinde alkol satışı yasak... İçilmesine, evde bulundurulmasına mani bir durum yok... Yasağın uygulandığı saatlerde içkili bir yere gidip nefsinizi köreltmenize de herhangi bir mani yok.

İster gündüz, ister gece, isterse sabaha karşı, ruhsatlı mekânlara gidip içebilir, “Ne olacak bu memleketin hali” diye geyik çevirebilirsiniz.

Profesörün beyanatlarını okuduğunuzda, sert yasaklarla donatılmış bir ülkede yaşadığınızı sanıyorsunuz.

Ortada kaygı verici bir tablo varmış.

Öyle miymiş?

Fransa’da durum nasılmış 
acaba?

Londra’da nasılmış?

Londra’da içki kriziniz depreştiğinde, alkollü içki bulabilir miymişsiniz? Gecenin bir yarısında bir yerlere gidip içebilir miymişsiniz?

New York’ta nasılmış?

Brüksel’de nasılmış?

Devam ediyor Profesör: “Toplumun, özellikle de gençlerin nefes alma alanlarını daraltırsanız, uyuşturucu kullanımı patlar. O zaman buyurun bonzai namazına.”

İddialı, bir o kadar da esprili Profesör, belli ki sadece içki yasağından söz etmiyor... “Yaşam alanları” ifadesi, belli ki, içki düzenlemesi dışındaki uygulamaları (Profesörün sevdiği ifadeyle söylersek) “imliyor...”

Demek ki bu ülkede gençlere başka şeyler yapılıyor! Onları bonzainin kucağına itecek başka kısıtlamalar söz konusu!

Herhalde bunu anlatmaya çalışıyor Profesör...

Biz de o “başka” ve “farklı” şeyleri merak ediyoruz işte.

Ne yapılıyor gençlere?

Ne oluyor?

Hangi uygulamalarla yaşam alanları daraltılıyor da, Profesöre, “O zaman buyurun bonzai namazına” şeklinde espri patlatma imkânı doğuyor?

Devam etsin mi?

Etsin...

Devam ediyor Profesör, “Türkiye’de alkol kullanım oranları Batı’ya göre daha düşük olduğu halde, alkole sınırlama getirmenin altında ideolojik kararlar var.”

Uygar Batı’daki düzenlemenin (içki satışı düzenlemesinin) “oranlarla” ilgili olmadığını/olmayacağını en iyi Profesör bilir. Burada gerekçe, “Tüketim oranı yüksek olunca düzenleme yapılabilir, tüketim oranı düşük olunca düzenleme yapılamaz” olmasa gerek.

Kaldı ki, oranlar hakkında ne biliyor Profesör?

Hangi veriye göre konuşuyor?

Hangi istatistiğe göre böyle bir “indirgemede” bulunuyor?

Bu soruların cevabı yok.

Maksat, herhalde, “Paralel polislere operasyon yapıldı, bonzai patladı” algısını güçlendirmek...

İşin hazin tarafı ne, biliyor musunuz?

Profesör, “benzerlerinden” (son zamanlarda ancak psikiyatrinin konusu olabilecek tavırlar sergileyen liberal benzerlerinden) ayırdığım ve dikkate değer bulduğum bir bilim adamıdır.

Severim ve fikrine değer veririm.

Elbette sabuklamaları değerinden bir şey eksiltmez... Ama üzüldüm.

Kendisini adına üzüldüm.

Hem ayıp etti, hem yazık etti.