Hem ayýp, hem de insafsýzlýk...

Eskiden yazarlarýn gazeteye uðramasý, günün büyük bölümünü haberle iç içe yaþamasý beklenir, gazete yönetimleri de bunu teþvik ederdi. Þimdi durum biraz farklý. Býrakýn her günü, ayda yýlda bir gazeteye uðrayan yazar nâdir...

Kendimi istisna ediyor deðilim...

Gazeteye her gün uðramamam, neler olup bittiðini öðrenmeme engel deðil... Hiç deðilse þu kadarýný biliyorum: Star gazetesini de içinde barýndýran yayýn grubunun baþýndaki Mustafa Karaalioðlu kendisine yönelik olumsuz yakýþtýrmalarý hak etmiyor...

Tayyip Erdoðan’la bir telefon uzaklýðýnda fazla gazeteci yok, o yakýnlýktaki pek az meslektaþtan biri herhalde Karaalioðlu’dur. Her sýk görüþen iki kiþi arasýnda var olmasýný beklediðiniz türden övgü ve þikâyetler Tayyip Bey ile Karaalioðlu arasýnda da gidip geliyordur... Beðendiðini de, hoþuna gitmeyeni de görüþmelerinde ona aktarýyordur Baþbakan...

Yasadýþý tapeler bunu tahmin olmaktan çýkardý zaten; Tayyip Bey’in þimdilerde Star’da yazmayan iki yazardan þikâyetlerini dünya âlem biliyor...

Ancak bazýlarýnýn görmezden geldiði gerçek þu: Tayyip Bey’in yazýlarýný þikâyet konusu ettiði iki yazar bu yüzden kovulmuþ deðil... Biri, kovulmadýðýný tapeler medyaya düþtükten sonra kendisi açýkladý; yazýlarýnýn rahatsýzlýða sebep olduðundan habersiz “Ben artýk yokum” diyerek gazeteden ayrýlmýþ... Diðerine ise, tapeli konuþmadan bir yýl sonra, gazetesini yerin dibine sokan bir mülâkatý yayýmlanýnca, “Güle güle” denmiþ...

Mustafa Karaalioðlu, saðdan-soldan gelen eleþtiriler istikametinde tavýr almak, baþbakan veya bakanlar tarafýndan þikâyet edilenleri kovmak bir yana, yazarlarýný bundan haberdar bile etmeyen bir inceliðe sahiptir...

Nereden mi biliyorum? Biliyorum iþte...

Haksýzlýk, hem de büyük bir haksýzlýk yapýlýyor... Kimi gerçeði bildiði halde yapýyor bu haksýzlýðý, kimi de belli bir kesimin simge isimlerinden bilindiði için onun üzerinden daha geniþ bir gazeteci grubuna kötü gözle bakýlmasýný saðlamak için böyle davranýyor...

Ayýp ediyorlar...

Medya yöneticilerinin maaþ ve fatura ödeme dönemlerinde nasýl kývrandýðýný, zorluklarý aþmak için ne türlü çarelere baþvurduðunu iyi bilirim. Kendim yaþamasam da, o durumdaki kiþilerin fazla uzaðýnda olmadým çünkü... Hele reklâmlarýn koþa koþa gelmediði, satýþlarýn neredeyse sabitlendiði günümüz þartlarýnda... Pek çok gazeteci aylar boyu maaþ alamýyor bu piyasada...

Tanýdýðý bir banka genel müdürüne “Gönder iki milyon da maaþlarý ödeyeyim” takýlmasýyla reklâm istense ne olur?

Samimi olduðu bir banka genel müdürü varsa, medya grup baþkaný, telefonda öyle bir lâf edebilir...

Ama benim tanýdýðým Mustafa Karaalioðlu, býrakýn böyle bir sözü ciddi ciddi söylemeyi, þaka olsun diye bile sarf etmez...

“Hayýr asla, hiçbir zaman...” dediði için biliyorum bunu da...

Mustafa Karaalioðlu ‘Bu mahalle baskýsýný yenmeden, bu zincirleri kýrmadan gazetecilik olmaz’ baþlýklý meslekle hesaplaþmayý amaçlayan bir yazý yazdý önceki gün... ‘Yeni Türkiye medyasý’ adýný verdiði Star’ýn ve TV24’ün de içinde yer aldýðý gazete ve televizyonlarý farklý seslerin duyulduðu bir platform olduðu için öven, buna karþýlýk ‘eski Türkiye medyasý’ genel baþlýðý altýna girenleri tek seslilikle suçlayan bir yazý...

Gazete ve televizyonlarýn kimliklerini bir tarafa koyduðumuzda, vicdan sahibi her meslektaþýn “Ýþte böyle olmalý” diye hakkýný teslim edeceði türden bir öz-eleþtiri yazýsý...

Dün kim ne tepki vermiþ merakýyla gazetelere baktým, herkes sus pus... Medya eleþtirisi yapýlan bir internet sitesinde ise yazý övülürken yazarýna sövülüyor... Yazarlarý kovmuþ Karaalioðlu; bankacý dostuna “Gönder iki milyon” demiþ...

Ne kadar üzüldüm tahmin edemezsiniz...

Oysa onun kaleminden çýktýðý ve bugünün ortamýnda yazýldýðý için ayrýca deðer taþýyan bir yazý Mustafa Karaalioðlu’nunki...

Karþýlaþtýðýmýzda “Keþke yazmasaydýn” diyecektir o, ama ben yine de yazdým iþte...