Kategorik olarak darbeye karþý olduklarý için (vaktiyle karþý olduklarýný ilan ederek kendilerini baðladýklarý için) hoca efendilerinin darbe giriþimine açýktan sahip çýkamýyorlar.
Darbe baþarýya ulaþsaydý, ne çok sevineceklerdi oysa...
Bunun alt yapýsýný hazýrlýyorlardý zaten...
Peþ peþe, “Bu böyle gitmez” yazýlarý yazýyorlardý. “Sonu Menderes gibi olacak” diyorlardý, Erdoðan’ýn yaratacaðý oldubittiye ordunun izin vermeyeceðini söylüyorlardý.
Mesela, “subliminal darbe mesajý” vermekle suçlanýp gözaltýna alýnan bir profesör, darbeden iki gün önce yazdýðý yazýda þöyle diyordu: “Birkaç gündür, ‘Ne olursa olsun iktidarda kalayým ve yargýlanmayayým’ çaresizliðinin bu kez askeriye üzerinden yol almaya çalýþtýðý yönündeki kulis söylentilerine uygun çok tehlikeli kýpýrdanma iþaretleri var.”
Hemen anladýnýz, 30 Aðustos þurasýndan söz ediyor yazar.
Þura öncesinde, Ýzmir Casusluk Davasý kumpasýna karýþmýþ subaylar hakkýnda gözaltý kararý çýkarýlmýþtý... Yazar, Cumhuriyet Savcýsý Okan Bato’nun yürüttüðü “kumpas soruþturmasý”ný, hükümetin “ne olursa olsun iktidarda kalayým, yargýlanmayayým” endiþesiyle açýklýyor ve böyle gitmeyeceðini, böyle gitmeyeceði yönünde “çok tehlikeli kýpýrdanma iþaretleri” aldýðýný söylüyor.
Bir kez daha altýný çizelim:
Bu yazý, 15 Temmuz’dan iki gün önce yayýmlandý.
Bir “kumpas soruþturmasý”ndan darbe çýkabileceði öngörüsünde bulunmak...
Bu, iþin içinde öngörüyü de aþan bir “haberleþme/etkileþim iliþkisi” olduðunu gösteriyor.
Evet, haberdarlardý.
Evet, darbeyi iþtiyakla bekliyorlardý.
15 Temmuz giriþimi baþarýlý olsaydý, savcýnýn “subliminal darbe mesajý” saydýðý yazý ve beyanlarýný hatýrlatýp, “Biz söylemiþtik, biz uyarmýþtýk” yaygarasýna baþlayacaklardý.
Bu takýmdan biri...
Kendisini “liberal” diye pazarlayan eski bir Kemalist darbeci...
Hani, “savaþ” varken “barýþ” diye tutturan, barýþ için masaya oturulduðunda dað bayýr dolaþýp “Silah býrakmak aðýrýnýza gitmiyor mu? Ne karþýlýðýnda silah býrakacaksýnýz ki?” diye terörist ayartan duayen gazeteci.
Bu arkadaþýmýz, 15 Temmuz’un püskürtülmüþ olmasýndan memnun...
Daha doðrusu, memnun olduðunu söylüyor.
Darbe püskürtülmüþ ama “Erdoðan darbesine” yakalanmýþýz.
Hayýr, sadece FETÖ’yle mücadeleyi deðil, 28 belediyeyle ilgili kayyým kararýný da “darbe” sayýyor.
Kendisi anlatsýn: “HDP’nin kazandýðý belediyelere kayyým atanmasý... Bunun adý ‘darbe’dir. Hiç kuþkunuz olmasýn. Millet iradesine, halkýn oyuna darbedir! Yerel yönetimlere dönük olmasý olayýn darbe niteliðini ortadan kaldýrmaz.”
Bu cahil zýrvasýna karþýlýk, “Kayyým atanan belediyelerde þu iþler yapýlýyordu...” diye itiraz geliþtirmenin anlamý yok. Anlamý da yok, yararý da yok.
Basit bir internet taramasý yapsa, bazý belediyelerin teröre lojistik destek saðladýðýný; yani kamu araçlarýný silah sevkýyatýnda kullandýðýný (roketatarlar bile bu araçlarla taþýnmýþ), iþ makinalarýný hendek kazmaya yolladýðýný “asfaltlama çalýþmasý” adý altýnda yeraltýna patlayýcý döþediðini görecek.
Görmek istemediði için, bakmýyor.
Gazeteci, hiç deðilse meslekî tecessüs gereði, bu 28 belediyenin partilere göre daðýlýmýna bakar. Ona göre yapar yorumunu.
Bakmýyor...
Bakmadýðý için de, “HDP’nin kazandýðý belediyelere darbe, halk iradesine darbe” diye sallýyor.
Ben söyleyeyim sevabýna:
Kayyým atanan 28 belediyeden 1’i MHP’li, 3’ü AK Parti’li. Diðerleri de HDP-DBP’li.
Bu durumda AK Parti kendi belediyelerine mi darbe yapmýþ oluyor?
Biz bu arkadaþý sadece cahil ve kör sanýyorduk.
Münasebetsizmiþ de ayný zamanda!