Hem dehaydý hem bellekti hem vicdandý

Sinema tarihinin en önemli ustalarýndan Alain Resnais’yi 92 yaþýnda yitirdik. Resnais, sinemasýnda mükemmel bileþimi yakalayabilmiþ nadide kiþiliklerden biriydi. Filmlerinde kurgu aracýlýðýyla ve sanat disiplinleri arasý iliþkilerle dahiyane anlatý biçimlerini yaratmanýn yaný sýra tarihi ve politikayý sinemada en bilinçli ve en vicdanlý içerikleri üreterek kullanan yönetmendi.  Üretme ve yenileme heyecanýný son nefesine dek koruyan Resnais hem dehaydý hem bellekti hem vicdandý...

1 Mart akþamý yakýnlarýnýn refakatinde vefat ettiðini yapýmcýsý Jean Louis Livi’nin duyurduðu Alain Resnais, Þubat ayýnda gerçekleþtirilen 64. Berlin Film Festivali’nde Altýn Ayý adayý olan, Alfred Bauer ve FIPRESCI ödüllerini kazanan “Aimer, Boire et Chanter / Sevmek, Ýçmek ve Þarký Söylemek” adlý son filminin galasýna da katýlamamýþtý.

1922 yýlýnda doðan Alain Resnais’nin kariyerini belirleyen, babasýnýn ona 12 yaþýnda Noel hediyesi olarak verdiði Kodak kamera oldu. Önce oyunculuða heves etti. Cours Rene - Simon’da öðrenim gördü. Ama 1943 yýlýnda yeni açýlmýþ olan ünlü sinema okulu IDHEC’e (bugünkü FEMIS) girdi. Kurgu bölümünde okudu. Agnes Varda ve Chris Marker’ýn da dahil olduðu, Yeni Dalga’ya göre daha politize olan Rive Gauche grubu içinde yer aldý.

Alain Resnais’nin sanat sevgisi “Van Gogh” , “Guernica” ve “Gaugin” gibi ilk kýsa yapýmlarýnda kendini hemen gösterdi. Chris Marker ile yaptýðý “Les Statues meurent aussi / Heykeller de Ölür”, Nazi toplama kamplarýndan geriye kalanlarý yansýttýðý “La Nuit et Brouillard / Gece ve Sis”, Paris’teki Ulusal Kütüphane’yi konu alan “Toute la memoire du monde / Dünyanýn Tüm Belleði” ellili yýllarýn baþýnda Alain Resnais’i yenilikçi bir yönetmen olarak lanse etti. Metin / ses ve görüntü iliþkisinde ve kurguda aradýðý yeni sentezin ideal bir bileþimini ilk uzun metrajlý filmi “Hiroshima Mon Amour / Hiroþima Sevgilim”de buldu. Marguerite Duras’ýn senaryosunu yazdýðý bu film, 2. Dünya Savaþý’nýn acýsýný derinden yaþamýþ bir Fransýz kadýnla bir Japon erkeðin aþkýný çizgisel olmayan kurguyla anlatan, savaþ karþýtý bir baþyapýttýr.

***

Resnais, sinemayý hakiki anlamda modernize eden avangard bir auteur, hiçbir konvansiyonu kabullenmeyen bir entelektüel olduðunu,  art arda gerçekleþtirdiði filmlerle kanýtladý. Resnais asla bir iddia taþýmadý, bir manifesto ortaya atmadý, ideolojik tartýþmalara girmedi, fikirlerini filmleriyle ifade etti. Altmýþlardan günümüze dek her filminde konuya özel farklý bir dil, farklý bir estetik oluþturmayý baþardý. “L’anne derniere a Marienbad / Geçen Yýl Marienbad’da”, “Muriel / Acý Hatýralar”,  “La Guerre est fini / Savaþ Bitti”, “Je t’aime, je t’aime”, “Stavisky”, “Providence”, “Mon Oncle d’Amerique / Amerikalý Amcam”, “La Vie est un Roman / Hayat Bir Romandýr”, “L’amour a mort / Ölesiye Aþk”, “Melo” sinefiller için Resnais’yi unutulmaz kýlacak filmografisini oluþturdu.

Resnais’nin senarist olarak Raymond Queneau, Marguerite Duras, Alain Robbe-Grillet , Jorge Semprun misali edebiyatçýlarý tercih eder, film müziði bestecileri yerine klasik müzisyenlerle çalýþýrdý. Sanatla yoðrulan bu filmlerin içerikleriyse Ýspanya Ýç Savaþý, Ýkinci Dünya Savaþý, Cezayir Savaþý ve Vietnam Savaþý gibi karanlýk dönemlere odaklýydý çoðu kez. Aþk ve ölüm izleyiciyi dolambaçlý yollardan saran temalarý oldu hep.

Resnais, 80 yaþýndan sonra kendini tiyatro sinema ve müzik sinema iliþkisinde yeni biçem denemelerine adadý. Alan Ayckbourn uyarlamasý “Smoking No Smoking / Sigara Ýçince Ýçmeyince” ile beyazperdede stilize bir tiyatro sahnesi yaratarak, zaman ve mekana iliþkin oyunlarýný karakterlere de yansýtarak döneminin en genç yönetmenlerinden biri olduðunu gösterdi! “On Connait La Chanson / Hayat Bir Þarkýdýr”da bütün karakterlerini playback þarkýlarla konuþturdu! Jean Anouilh uyarlamasý “Vous n’avez encore rien vu / Henüz Bir Þey Görmediniz”de farklý drama türlerini iç içe geçirdi.

Ýlk kez “Savaþ Bitti”de kurguda hem geriye dönüþ hem ileriye gidip tekniklerini ayný anda kullanan ve sinemasal zamana müdahil olan Resnais, karakterlerinin hayatýný deðiþtirdiði, onlara zaman yolculuðu yaptýrdýðý, belleklerindeki anýlarý kurmaca ile karýþtýrdýðý, filmin içindeki zamaný böldüðü, kader ve irade kavramlarýný sorguladýðý bu filmlerle sadýk bir hayran kitlesi edindi.