Birisi, Türklerin ve Kürtlerin tarih, coðrafya, kültür ve elbette din kardeþliðine suikast düzenleseydi, herhalde seksen yýllýk Kemalist sistemin yaptýðýný yapardý. Gün geçmiyor ki tohumlarý tek parti döneminde atýlan bu fitnenin bir yansýmasýný görmeyelim. Geçenlerde bir eðitim kurumunun (Koç Üniversitesi) yurdunda, bir öðrenci, bir diðer öðrenciye "hem Kürt, hem Alevi" diye iþkence etmiþ, karnýný, yüzünü yaralamýþ ve bunu da "alt ýrk"a mensuptur diye gerekçelendirmiþ. Ses kaydý yayýnlandý.
Yirminci yüzyýlýn kýrklý yýllarýnda yolu kasabanýn birine düþen bir Kürt, o zamanlar yolcu taþýmada da kullanýlan üstü açýk kamyonun þoför mahalline binerek baþka bir kasabaya gitmek istemiþ. Ama tek partinin, kardeþliðin temeline dinamit yerleþtirdiðinden, toplumun bazý kesimlerini, Kürtleri aþaðýlayacak þekilde yönlendirdiðinden haberi yokmuþ. Þoför "hem Kürt hem þoför mahalli!" diyerek bir Kürt'ün yerinin kamyonun kasasý olduðunu göstermiþ. Bugün çoðumuza fýkra gibi gelen bu yaþanmýþ hadisenin benzeri yüzlerce örnek verilebilir.
Dolayýsýyla Türkiye'de son yýllarda Kürtlere, Alevilere ve Araplara karþý ýrkçý saldýrýlar gerçekleþtirenlerin Batý'daki ýrkçý gruplarý, Hitler faþizmini falan örnek aldýklarý þeklindeki algý doðru deðil. Tek parti iktidarýnýn þekillendirdiði ve henüz özü itibariyle deðiþmeden devam eden eðitim sistemidir bu ýrkçýlýðýn ürediði esas bataklýk. Nitekim Hitler, Almanya'daki Yahudileri, çingeneleri ve diðer topluluklarý Alman ýrkýný ifsat eden "alt ýrklar" olarak nitelendirip katliamdan geçirmeden önce, tek parti bunlarýn tümünü yýllar önce Kürtlere, Alevilere, dindarlara karþý yapmýþtý zaten. Tek parti, dönemin emniyet müdürünün ifadesiyle, maðaralara sýðýnan "Dersim'in Kürtlerini yediden yetmiþe" zehirli gazlarla öldürürken, Hitler'in Yahudileri gaz odalarýnda zehirlemesine daha yýllar vardý.
Tek partinin Adalet Bakaný Mahmut Esat Bozkurt 1930 tarihinde "Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanlarýn bu memlekette tek haklarý vardýr; hizmetçi olma hakký, köle olma hakký" derken, Hitler henüz iktidara gelmemiþti bile. Yine ayný dönemlerde tek parti iktidarýnýn Baþbakaný Ýsmet Ýnönü, "Sadece Türk milleti bu ülkede etnik ya da ýrki birtakým haklar isteyebilir. Baþka hiçbir ýrkýn buna hakký yoktur" derken, Hitler faþizmi, bundan sonra, ancak Ýkinci Dünya Savaþý þartlarýnda kendini gösterecekti.
Tek parti, bu zihniyeti politikasýnýn özü ve eðitim sisteminin temeli haline getirmeden önce esaslý etütler, saha çalýþmalarý yapmýþ, yani ciddi bilimsel (!) araþtýrmalar gerçekleþtirmiþti. Bu saha çalýþmalarýndan biri, Ýsmet Ýnönü'nün 1935 yýlýnda Kürtlerin yaþadýðý illeri, ilçeleri adým adým dolaþarak hazýrladýðý meþhur rapordur. Bu raporda, Kürtlerin asimile edilmeleri için atýlacak adýmlar, izlenecek politikalar birer birer belirtilmiþ ve elbette tek parti iktidarý tarafýndan uygulamaya konulmuþtu.
Raporda Ýnönü, "Kürtlerin þehirlere yerleþmelerinin engellenmesi", "Kürtlüðün çekicilikten çýkarýlmasý" gibi akýl almaz önerilerde bulunuyor. Otuzlu, kýrklý yýllara ve sonrasýna baktýðýmýz zaman, bu önerilerin tek parti iktidarý aracýlýðýyla baþka mekanizmalarýn, kurumlarýn yanýnda, özellikle eðitim sisteminin temeline yerleþtirildiðini görüyoruz. Yani Kürtleri aþaðýlayan, onlarý "alt ýrk" gören kültürün ilham kaynaðý, hâlâ önemli ölçüde etkin olan tek partinin eðitim sistemidir.
Fýkra tadýndaki "hem Kürt hem þoför mahalli" söyleminin, "hem Kürt hem Alevi" iþkencecisini üretmesi, ancak böyle bir eðitimle mümkündür çünkü.