Hem siyaseten sakıncalı, hem de günah

Kıyamet sizin açınızdan kopmuş oldu mu?

Günlerden beri bir 25 Mart beklentisidir gidiyordu; dün pek çok kişi sabahın erken saatlerinden itibaren ‘yasaklandığı’ söylenen Twitter üzerinden açıklanacağı duyurulmuş ‘büyük gürültü’nün patlamasını bekledi. Kemter kulunuz da öyle. Gazeteye yazıyı iletme vakti geldi geçti, pek belirgin bir gürültü duyulmadı.

Yine bazı ses kayıtları düştü düşmesine, ama onlara bakıp ‘kıyamet koptu’ demek mümkün değil...

CHP’nin 2 numaralı yetkilisi, “Tayyip Erdoğan kaçar” beklentisindeydi, hatırlayacaksınız; işte o kıyamet... Hükümetin korkusundan internete erişimi bütünüyle yasaklayacağı bile iddia edildi.

Ne bileyim, belki siz bu yazıyı okuyana kadar ‘turpun büyüğü’ çuvaldan çıkarılmış olur. Ancak yine de yazımı değiştirmemin gerekeceğini sanmıyorum...

Sebebi açık: Siyasete siyaset dışı müdahalelere prim verilmesine de, bunun gizlice çekilmiş görüntüler ve ses kayıtlarının kamuoyuyla paylaşılması yoluyla yapılmasına da ilkesel olarak karşıyım ben...

Anamuhalefet partisinin lideriyle ilgili kaset yayımlanmasına da karşıydım, öteki muhalefet partisinin önemli isimlerinin pantolonsuz görüntüleri bir seçim öncesinde ortalığa döküldüğünde de...

“Montaj bunlar” itirazında bulunanların gerekçesine saygı duyuyorum, ama benim karşı çıkış gerekçem farklı: Ortalıkta görünmeyen birilerinin, nereden elde edildiği meçhul malzemelerle siyaseti dizayn etmeye kalkışmalarını, kullandıkları ‘malzemeler’ sahici —hatta yasal yolla elde edilmiş— olsa bile yakışıksız buluyorum.

Elinde siyasilerin suç işlediğine dair ‘kanıt bulunanlar, açık kimlikleriyle, bu malzemeleri yargının dikkatine sunabilir, ya da herkes öğrensin istiyorlarsa, güvendikleri gazeteciler aracılığıyla, yayımını sağlayabilirler... Ancak görünmeyen ellerin siyaseti manipülasyonuna kapı bir kere aralandı mı, oradan nelerin geçeceği hiç belli olmaz...

CHP liderini koltuğundan eden kaset yayımlanınca sevinen siyasi rakipleri, kendilerini hedef alan yeni saldırı sırasında bu acı gerçeği öğrenmişlerdir... İktidarı zora düşürdüğü için şimdiki saldırıya CHP’nin ağuşunu açması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin mitinglerini kaset potporisine çevirmesi, tam bir aymazlık...

İlkesiz bir siyasi tavırla CHP seçimden kazançlı çıksa ne olacak? Bugün iktidarı devirmek için ‘kumpas’ kuranlar yarın CHP’yi rahat bırakırlar mı? CHP’nin bu ilkesizliği yüzünden, ülkemiz siyaseti, sonu belirsiz bir ‘şantaj’ açmazı içerisine düşmüş bulunuyor.

Gölgede kalıp ellerindeki ses kayıtlarıyla siyasi sonuç almaya kalkışanlar, işi, çok daha aşağı seviyelere de düşürdü... Herkesin büyük gürültü koparacak malzeme beklediği dün, kamuoyuyla paylaşılan ses kaydı, bir siyaset adamının oğlu olmaktan öte özelliği bulunmayan bir genç adamı rezil etmeyi amaçlıyordu. Tam bir pespayelik bu yaptıkları...

Daha önce yayına verdikleri, bir eski bakanın bir gazeteciyle dostane görüşmesi sırasında kullandığı dini açıdan sorunlu ifadelere neden tepki verilmediğini —bir de utanmadan— merak ediyorlar... İki kişi arasında kalacağı düşünülerek sarf edilmiş o rahatsız edici ifadeleri herkesin bilgisi dahiline sokmanın dini açıdan çok daha sorunlu olduğunu görememeleri esasında büyük bir faciadır...

Günahları uluorta sergilemek günah değil midir?

Bir de ben “Bu işte yabancı eller var” dedikçe itiraz ediliyor...